DİNAR, TARİHİNE VE KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIK !...
 
Lütfen yazının içeriğini okuyun, başlığını okuyup atmayın, cevizin dış görünüşüne bakmayın önemli olan cevizin içidir.
 
Bizler her ne kadar Dinarlılar olarak, Dinarlı olmaktan gurur duysakta, kuru kuruya gurur duymanında bir anlamı yoktur.
İnsanlar geçmişiyle övünürler. Bizim geçmişimiz öyle basite indirgenecek kadar kötü olmadığını geçte olsa anlamamız lazımdır.
Dinarımızın altı hazine üstü buram buram tarih kokan kültürel efsanelerin yaşandığı tarihsel bir yerleşim alanıdır.
Cenabı Allah bazı nimetleri insanoğlunun hizmetine sunmuştur. Dinardan çıkıp Aydın ovasına hayat veren kaynak suyun Dinardan çıkması Dinar için bulunmaz bir nimettir ama ne yazık ki biz bundan yararlanamıyoruz.
Su hayattır suyun olmadığı yerde insanların ne kadar sıkıntı çektiklerini bilmeyen birisi varsa çıksın ortaya söylesin!.
Yazımın başlığında,
“ DİNAR TARİHİNE VE KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIK” diye yazdım.
İnsanlar geçmişine sahip çıkmıyorsa, geçmişini inkâr etmiş anlamına gelir.
Bir insanın kendi memleketinde ne kadar huzur içinde müreffeh yaşıyorsa, o insanlar yaşamanın zevkine o zaman varmış olurlar.
Yaşamda en büyük etken ekonomidir. İnsanların yaşadığı beldeye dışarıdan sıcak para ne kadar çok girerse o beldenin insanları müreffeh yaşamanın tadını o zaman çıkarmış olurlar.
Bir beldenin kalkınması için illede fabrikalar kurmaya gerek yoktur. Kurulursa elbette iyi olur ama Dinardaki tarihsel eserlere sahip çıkıp, Turizmin hizmetine sunduğumuz zaman Dinarın ekonomisinde bir canlanma olacaktır. Bu gün sıcak para bacasız fabrika dediğimiz tarizimdedir.
Ege ve Akdeniz bölgeleri turizm açısından en hareketli bölgeler arasında birinci sırada yer almaktadır.
Türkiyenin neresinden bu bölgelere gitmek isterseniz gidin bu yol Dinardan geçmektedir.
Açık ve net olarak söylüyorum, günün 24 saatinde Dinarın içerisinden 100’ün üzerinde tur otobüsleri geçiyor. Biz bunlardan neden yararlanmıyoruz? yetkililer bunu düşündüler mi hiç?
Tur operatörleri turistin nerde konaklayacağını, nerde ne içip ne yiyeceğini, nerde nereleri gezeceğini ve göreceğini Tur operatörleri organize ediyorlar.
Biz bunlarla görüşmeyi hiç düşündük mü?
Dünyada ilk Müzik Yarışmasının yapıldığı yer Dinar olarak patenti alınmıştır.
Dinarın Tarihini, Kültürünü ve yaşanmış tarihsel efsanelerini anlatan, Avukat Mehmet Özalp, Turhan Çekinir ve İngilizce Öğretmeni Bilgen Tosunun hazırladığı 60 sayfadan ibaret olan kitabın bir yaprağında İngilizce, karşı yaprağında da Türkçe olarak hazırlamış oldukları bir kitaptır.
 Ayrıca Mehmet Özalp kendi imkânları ve araştırmalarıyla hazırlamış olduğu ikinci kitabı olan “MARSYAS’IN İLİNDEN” isimli kitabında yine Dinarın yaşanmış olan efsanelerini anlatan bu kitabı buram buram tarih ve kültür kokan bir kitaptır.
Av. Mehmet Özalp bir Dinar sevdalısı olarak, Suçıkanda açılmış olan YAŞAM MÜZESİNİN açılmasına öncülük etmiştir.
Yaşam müzesine kazandırdığı tarihi eserlerin her parçasına bir numara verilerek envantere kayıtları yapılmıştır.
Bu müze turizm açısından Dinara kazandırılmış bir hazinedir.
 
 
 
   Biz bu güne kadar Dinarın tarih ve kültür beldesi olduğunu tanıtamadık ama Belediyenin gayret ve çabaları ile Dinarda yaşanmış olan bir efsaneyi Afyon Kocatepe Üniversitesi ile ortaklaşa yaptığımız Dünyada ilk müzik yarışmasının yapıldığı yerin Dinar olduğunu kanıtlamak için 6–11 Mayıs 2010 tarihinde 1. Uluslar arası Marsyas Kültür Sanat ve Müzik Festivali olarak kutladık.
2012 yılında ikincisini kutladığımız bu festivalin patentini alarak kutlamış olduk. Bundan sonra böyle bir festivalin Dünyanın hiçbir yerinde kutlanması mümkün değildir.
Turizm bacasız bir fabrikadır. Bu fabrikanın temeli Dinarda vardır. Üzerine yapılacak olan inşasının yapılmasını bekliyor(!)
Turizmden yararlanmanın çeşitli yolları vardır. Bu yol Dinarda yukarıda saydığım nedenlerle mevcuttur.
“Rahmetli 8 nci Cumhurbaşkanımız Turgut Özalın Dinara geldiğinde söylediği bir söz vardır.
Un var, Şeker var Helva yapacak birileri lazım işte bu helvayı biz yaparız demişti”
Şimdi Dinarında elinde patenti alınmış “ Uluslar arası Marsyas Kültür Sanat ve Müzik Festivali” var.
Bunu iyi kullandığımız zaman Dinar bir Turizm cenneti olarak kapılarına Avrupa’ya açmak için Dinarlılardan ilgi bekliyor.
Yapılacak iş çok kolay.
Ne yapmamıza gelince:
 
1-      Dinara çok acil olarak ( İnformation ) Danışma bürosu açılması gerekiyor.
2-      Tur Operatörlerini Dinara davet edip onlarla görüşme yapmalıyız,
3-      Tur operatörlerine Suçıkanı ve YAŞAM MÜZESİNİ tanıtmalıyız ve bu kitapları Tur Operatörlerine vermeliyiz.
4-      En az 5 kişilik gönüllü turist rehberleri oluşturmalıyız.
      5- Biz bunları yaptığımız zaman Dinarda bacasız fabrikanın temelini atmış oluruz.
Biz ayağımıza gelen nimeti elimizin tersiyle itiyoruz ondan sonrada ne olacak bu Dinarın ekonomisi diyoruz.
Burada bir gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum: 1974 yılında Ankara Anadolu Medeniyetler Arkeologlarından para bilimcisi Melih Arslanın bir açıklaması olmuştu,
Açıklama aynen şöyle: Dinarda basılan sikkelerin bir yüzünde Nuhun gemisi, diğer yüzünde de insan resimlerinin olması bize Nuhun gemisin Ağrı Dağı yerine Dinar’ın Kumalar yaylasının 1250 merte yükseklikte olduğunu gösteriyor demişti, ben bununla ilgili birkaç defa teferruatlı köşemde yazı yazdım ama maalesef hiçbir kimse bunu galeye almadılar.
Ankara’daki en yetkili kişi bunu açıklayacak biz hadi oradan diyeceğiz. Biz böyle bir Dinarda yaşıyoruz.
Biz Armut piş ağzıma düş diyeceğiz. Yok, öyle haybeden geçinmek.
Bu yazdığım yazıların yetkililerce ve Dinarlılarca ciddiye alınmasını, gerektiğinde bu konularla ilgili acil bir toplantı yapılmasını öneriyorum.
Ünlü fizikçi Albert Einstein dediği gibi,” yeniden üretilmeyen zamandır.” Elimize geçen zamanı iyi kullanalım.
15- Ekim–2012
Saygılarımla
HİLMİ ÇALIŞKAN 
 
Editör: Haber Merkezi