Derviş,”Yüzde 10 barajı kaldırılmalı”

Yeniden Refah Partisi İl Başkanı İbrahim Derviş Suna, “Temsilde adaletin sağlanamamasının en önemli sebebi ise, ülke genelindeki  % 10 Seçim Barajı uygulamasıdır” dedi.

Seçim ve Siyasi Partiler Kanunları ile ilgili açıklama yapan Yeniden Refah Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı İbrahim Derviş Suna, seçimlerde yüzde 10 barajının kaldırılması gerektiğini en azından yüzde 5’e çekilmesi gerektiğini savundu.

Suna yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi: “Ülkemizde Seçim ve Siyasi Partiler Kanunları en çok değiştirilen kanunlardır. Zira her iktidar, kendi pozisyonunu güçlendirmek için, kanun değişikliği yoluna gitmektedir. Amaç, Mecliste çoğunluğu bulunan, iktidar partisinin, yapılacak seçimlerden güçlü çıkması olunca “Temsilde Adalet İlkesi” sağlanamamaktadır.

Temsilde Adaletin sağlanamamasının en önemli sebebi ise, ülke genelindeki  % 10 Seçim Barajı uygulamasıdır.  Başta Erbakan Hocamız olmak üzere, Milli Görüş olarak, yıllardan beri, hiçbir demokratik ülkede olmayan % 10 barajın kalkmasını talep ettik. Bunun mümkün olmaması halinde ise, pek çok demokratik ülkede olduğu gibi hiç olmazsa % 5’ler seviyesine çekilmesi gerektiğini söyledik. Bu uygulama, adaletsizliğe yol açmakta ve millet iradesinin Meclise tam olarak yansımasına engel olmaktadır.

Ülkemiz de yapılan seçimleri bu konuda, bir incelemeye tabi tuttuğumuz da, çıkan sonuçlara bakınca, ne demek istediğimiz daha net anlaşılacaktır. % 10 Ülke Barajı uygulanan 1987 seçimlerinde 19,5 oranında oy, 1995 seçimlerinde %14 oranında oy  1999 seçimlerinde  %18,5  oranında ve 2002’de %45  tutarındaki oy parlamentoya yansımayarak tasnif dışı kalmıştır. 

Aynı şekilde, 1987 seçimlerinde ANAP %36,1 oyla milletvekillerinin %64,9’unu, 1991’de DYP %27 oyla milletvekillerinin %39,5’unu almış, 2002 seçimlerinde ise %34,4 oy alan Ak Parti %66,4 oranında elde ettiği milletvekili sayısıyla tek başına iktidar olmuştur.

Burada tartışılması gereken konu, Yönetimde İstikrar adına bu kadar büyük orandaki oyun, parlamentoya yansımamasının ne kadar demokratik olduğudur. Her iki ilke birlikte değerlendirilerek adil bir çözüm bulunması mümkündür. Buda Yeniden Refah Partisinin önerisi olan ülke barajının en azından % 5’e çekilmesidir.

Değinmek istediğimiz diğer bir konu da, seçim ittifaklarıdır. Bu düzenlemenin getirilmiş olması, ittifaka dahil partilerin ülke barajından kurtulmuş olmaları da yukarıda bahsettiğimiz gerekçelerimizi ortadan kaldırmamaktadır. Zira bu imkan olsa dahi, siyasi partiler bir ittifaka girmeye mecbur edilmektedir. Bunun ise demokratik bir uygulama olmadığı kanaatindeyiz. Siyasi partiler, tek başlarına veya bir ittifaka dahil olarak seçime girme konusun da özgürce karar verme imkanına sahip olmalılardır.

Siyasi Partiler kanununda yapılacak değişikle, daha önce gündeme gelip yapılamayan, Siyasi Partilerin kapatılmasının, zamana ve zemine göre yorumlanabilecek kriterlerden kurtarılarak, herkesin kabul edeceği objektif kriterlere bağlanmasıdır.

Geçmişte Milli Görüş partilerinin, özellikle de 28 Şubatın karanlık ve soğuk günlerinde iktidar partisi olan Refah Partisi'nin kapatılması, Fazilet Partisi'nin kapatılması milletimizi derinden yaralamıştır. Yine aynı şekilde, iktidar partisi olan Ak Parti’ye karşı açılan kapatma davasının kabul edilmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla, geçmişte yapılan yanlış uygulamaların tekrarlanmayacağının bir garantisi yoktur.                                               

Siyasi Partilerin kapatılmasına millet karar vermelidir. Asıl olan, milletin sandıkta partileri kapatmasıdır. Bu husus uzun zamandır kimse tarafından dile getirmese de, Türk Demokrasisi için ciddi bir tehdit olarak varlığını sürdürmektedir. Bu konuda uluslararası hukuka uygun, gelişmiş demokrasilerde uygulanan bir düzenleme yapılması mecburiyeti vardır.

Yeniden Refah Partisi olarak, ilk yapılacak Genel Seçimlerde iktidara geleceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yukarıdaki taleplerimizi, bugünün muhalefet, yarının iktidar partisi olarak haykırıyoruz. Amacımız ülkemizin, millet iradesine uygun, Temsilde Adalet ilkesi göz önüne alınarak, daha demokratik seviyeye ulaşmasıdır. Teşkilatlanmasını 80 il 720 ilçede yaparak ve tarihin en coşkulu Büyük Kongresini 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlayarak seçime girme hakkını alan Milli Görüşçü kadrolar olarak ifade ediyoruz.”

Editör: Haber Merkezi