Demirel: “FETÖ’nün siyasi ayağı nerde?”

MHP İl Başkanı Raşit Demirel’in, basın açıklaması:
Geçtiğimiz Pazar günü, yani 2 Ekim'de idrak ettiğimiz Muharrem ayının birinci günü olan Hicri Yılbaşının Türk-İslam alemine hayırlara vesile olmasını,  hüzün ve matem ayı olarak bilinen bu ayda yapılan duaların Allah katında makbul ve kabul olunmasını niyaz ederim.
İKİ AYI ARASINDA SIKIŞTIK KALDIK                                                                                    Dünyada ne kadar bela, ne kadar terör ve ne kadar ihanet örgütü varsa, alayı bizimde içinde yaşadığımız coğrafyaya gelip yerleşmişler. Bir tarafta Esad, Rusya, İran, diğer tarafta ABD, Suudi Arabistan, Barzani, beri tarafta IŞİD, PKK-PYD, El Nusra. Türkiye adeta terör örgütlerinden başını kaldıramaz durumda kalmıştır. Burnumuzun dibinde Suriye, Suriye’nin içersinde de kilometrelerce uzaktan gelen ABD ve Rusya. İki ayı arasında kaldık. ABD ve Rusya arasındaki menfaat çekişmesinden doğan restleşmenin nereye uzanacağını kestirmek mümkün değil. Kesin olan şey, bu çatışmanın zaten bataklığa dönmüş olan bölgeyi, tamamen kan gölüne çevirmesidir. Her durumda akan kan ve gözyaşının Müslüman kanı ve gözyaşı olduğundan, ABD'de, Rusya'da işin insan faktörüne bakma gereğini hissetmiyor. Bizi asıl dehşete düşüren, bütün hesaplar Müslümanlar üzerinden yapıldığı halde, bunun hala nasıl görülmediği ya da görmemezlikten gelindiğidir.  
LOZAN ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ?                                                                         İslam dünyasının dağınık, atıl ve dış müdahalelere açık durumda olması akıl almaz boyuttadır. Bu durum devam ettikçe, kan, gözyaşı, ihanet ve bölünme hiçbir zaman eksik olmayacaktır. Bu kadar dehşetin, ihanetin ve ince hesabın içinde kendi varlığını ve sınırlarını güvenceye almaya çalışan Türkiye, birden bire ortaya atılan ‘Lozan zafer mi hezimet mi?‘ tartışması içerisine itiliyor, ülke sevdası taşıyan herkesle birlikte hepimizi hayretler içerisine düşürüyor. Rusya'nın Esad'la işbirliği, ABD'nin PKK uzantısı PYD'ye her türlü imkânı sağlaması, PKK’nın da Suriye’den edindiği kazanımları ülke sınırlarımız içerisine taşıması ve kanlı eylemlerine devam etmesi bir kenara bırakılıp, suni olarak yaratılan Lozan-Serv kıyaslamasıyla büyük önder Atatürk’le, 2.Abdülhamit hanı karşı karşıya getiriliyor. El âlem uzayı karış karış tarıyor, yeni keşifler yapıyor, Jüpiter'in uydusunda su olup olmadığını tespit etmeye çalışıyor, sanki ülke olarak biz bunları çoktan halletmişiz de geriye Lozan kalmış gibi Lozan'ı masaya yatırıyoruz. Türkiye'nin varlığını tescil ettiren, 8 aylık süre içerisinde verilen mücadeleyi yedi düvele kabul ettiren Lozan antlaşmasını bırakalım da tarihçiler tartışıp değerlendirsin.
FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI NEREDE?
Ülke olarak, FETÖ, PKK, IŞİD başta olmak üzere, bütün terör örgütleri ile aynı anda mücadele etmek durumundayız. Kış mevsimine girerken bu mücadelenin hiç olmazsa birinden kesin sonuç alalım ki, hem itibarımız, hem de milletimizin morali düzelsin. Güvenlik güçlerimiz de milletinden aldığı pozitif enerjiyle terör örgütlerinden birini diskalifiye edip ülkemiz ekonomisine zarar veren unsurlardan birini bertaraf etsin. Bu güne kadar PKK köpeklerine karşı güvenlik güçlerimiz çok başarılı bir mücadele sürdürmüştür. Allah güvenlik güçlerimize güç ve kuvvet versin yaptıkları mücadelede de her daim onları muzaffer eylesin. PKK ile yapılan mücadeleye karşı FETÖ ile yapılması gereken mücadele, maalesef istenilen seviyede değildir. FETÖ karşısında hükümetin bir duraklama devrine girdiğini ve özellikle bu kanlı örgütün üst yöneticileri ve siyasi uzantılarına bir türlü dokunamadığını ibretle izliyoruz.  FETÖ terör örgütünün siyasi ve diğer ayaklarının ortadan kaldırılması yönünde çok fazla bir şey yapıldığını söyleyemeyiz. Bunu yapmıyorsunuz, ya da yapmak istemiyorsunuz. Madem öyle, hiç olmazsa dokunulmazlığı kaldırılan siyasi uzantıların yargı önüne çıkarılmasını sağlayın da PKK’nın siyasi ayağını meclisten uzaklaştırın. Yapacağınız böyle bir uygulama inanıyoruz ki güvenlik güçlerimize de büyük bir moral sağlayacaktır. Bu işte kararlılık ve vatan sevgisi ön planda olmalıdır. Zaman, hamaset nutuklarıyla dikkat dağıtma dönemi değildir. Artık ucuz ifadeler, gizli hesaplar bir kenara bırakılmalı. Çünkü, Türkiye terör belasından kurtulmuş değildir. Her gün bir ya da birkaç şehit haberi almaktayız. Terör örgütü PKK, FETÖ'nün boşluğunu doldurmak için FETÖ’nün bıraktığı yerden var gücüyle saldırmaktadır. Her gün yüreğimize ateşler düşerken, ciğerlerimiz yanmaktadır.
 
ŞEHİTLERDEN GERİYE KALAN BİZİM NAMUSUMUZDUR
Tablo bu kadar hazinken, 15 Temmuz şehitleriyle terörle mücadele şehitleri arasında bir ayrım yapmakta bize göre doğru değildir. Ziyaret ettiğimiz şehit ailelerinin bu konuda haklı olarak serzenişlerini dinliyor ve cevap veremediğimiz içinde yutkunup kalıyoruz. Şehitlerimizin  yeri gönüllerimizde, tanımı ise yüce kitabımız Kuran-ı kerimde yazılmıştır.
15 Temmuz'da tarih yazan şehitlerimizin hakkını ne kadar ödeyemezsek, terörle mücadelede emsalsiz mücadele göstererek canlarını seve seve feda eden kahramanlarımızın hakkını da bir o kadar ödeyemeyiz.
Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, ruhlarına azap çektirecek kıyaslamalardan vazgeçilmelidir. Şehitlerimizin hepsi kahramandır ve hepside bizim için değerlidir. Geride bıraktıkları da Türk Milletinin namusuna emanettir. Ağrının Doğubeyazıt İlçesi ile Van’ın Çaldıran ilçesi arasında kalan Tendürek dağı bölgesinde şehit olan, yedi aylık hamile eşinin gözyaşları arasında uğurladığı Gökhan Şengül’ün mertebesi, Özel Kuvvetler de korkusuzca direnerek şehit olan Astsubay Ömer Halis Demir'den, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeye engel olmak için sokak ortasında katledilen sivillerden, manen ve vicdanen daha az değerli değildir. Her üçü de şehit, her üçü de vatan kahramanıdır. Onun için diyoruz ki, şehitlerimizin hepsini aynı duygularla rahmetle anmak, millet olarak hepimizin boynunun borcudur.
 
 
ADALET OLMADAN DÜZEN OLMAZ
Her gün onlarca kişi partimize gelip haksızlığa uğradığını beyan etmektedirler. Biz MHP olarak, 16 Temmuzdan bu yana ne söylediysek aynısını söylüyoruz. ‘At izi, it izine karışmasın. Kurunun yanında da asla yaş yanmasın.’ Gün geçmiyor ki müracaatlar ve şikayetler son bulmuyor. MHP olarak bize ulaşan şikayetleri rapor haline getirip günü gününe Genel Merkezimize ulaştırıyoruz. Gördüğümüz kadarıyla ilimizde bir hayli tutuklama ve açığa alma var. Bunların ne kadarı suçlu ne kadarı suçsuz olduğunu tabi ki bilemiyoruz. Bildiğimiz tek bir şey var ki o da tutukluların hiç birisi Adil Öksüz değildir. Açığa alınanların, ihraç edilenlerin ya da tutuklananların çocukları ve aileleri perişan durumda. Tutuklulardan ve ailelerden sürekli haksızlığa uğradıklarına dair mektuplar alıyoruz. Bunların hangisi doğru, hangisi değil bilemiyoruz. Gerçek olan bir şey var ki bazı aileler kışa gireceğimiz şu günlerde ekonomik sıkıntı yaşamaya başladılar. Geç gelen adalet, adalet değildir. Sürecin bir an önce hızlandırılması, kaçma endişesi taşımayan tutukluların denetimli olarak serbest bırakılmaları, aileler ve toplum açısından faydalı olacağı kanaatini taşıyoruz. Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. İnsanlarımızı incitmeden onları ötekileştirmeden bunu başarmak zorundayız. Başka bir alternatifimiz yok. Söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığı ve birliği olduğuna göre duygusal öfke ve kinlerimize yenik düşmeden, insanlarımızın milli ve manevi duygularını zedelemeden bu enkazın altından hep birlikte çıkmalıyız.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Editör: Haber Merkezi