Büro Memur-Sen’den Engelliler Günü Programı
 
BÜRO MEMUR -SEN Engelli komisyonu tarafından tertiplenen kahvaltı buluşmasında Başkan Ali Keskin’in konuşması;
Siz hiç tekerlikli sandalyede oturup koşmayı denediniz mi?

Siz hiç gözlerinizi bağlayıp annenizi görmeyi denediniz mi?

Siz hiç kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini, su içirmesini beklediniz mi?

Siz hiç konuşmayıp şarkılar söylemek istediniz mi?

Siz hiç duymayıp kordon da martıların sesini dinlemek istediniz mi?


            Bu soruları çoğaltmak mümkünken ‘Ol mahiler ki derya içredir derya bilmez’ sözü ile Rahman olan Allah’ın bizlere bahşettiği sayısız nimetler içinde yüzüp farkında olmadığımız çağımızda farkındalık oluşturmak için burada toplanan Büro Memur-Sen’in kıymetli yönetimi ve değerli misafirlerimiz istişaremize hoş geldiniz.
            Şu anda özellikle Müslüman coğrafyasında yaşananlara kayıtsız, ilgisiz ve vurdumduymaz kalan dünya insanlığının içine düştüğü merhametsizlik, ruhsuzluk ve körlük engeli yanında yüreği ölmemiş, insanlık sevgisi ile dolu fiziksel yada zihinsel engelli kardeşlerimizin engeli hiç yok hükmündedir.  Biraz önce saydığım vurdumduymazlardan biri olan Birleşmiş Milletler 1992 yılında almış olduğu bir kararla 3 Aralık tarihini ‘Uluslararası Engelliler Günü’ olarak tespit etmiştir. Türk –İslam coğrafyasının kadim medeniyetinde ise Abdullah İbni Ümmü Mektum ile somutlaşan, Şefkatli Rabbimizin engellilere muhataplığı ve efendiler efendisi Sevgili Peygamberimizin uygulamaları ile şekillenen, tüm dünyaya örnek ve ibret olacak  en üst perdeden vurgu vardır.
            Meşhurdur ki Peygamber efendimiz Kureyş’in ileri gelenlerine dini tebliğ ederken doğuştan görme yetisini kaybetmiş olan sahabe Abdullah İbni Ümmü Mektum yanına gelerek, “Yâ Re­sû­lal­lah, bana Kur’ân okut. Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret.” Dedi. Peygamberimiz Kureyş’in ileri gelenlerinin üzerinde fazla durduğundan, İbni Ümmü Mektûm’la ilgilenemedi. İbni Ümmü Mektûm, Peygamberimizden cevap alamayınca, ar­zusunu birkaç defa tekrar etti. Peygamberimiz ona aldırmayıp yüzünü buruştu­rup döndü, sözünün kesilmesini istemedi, onlarla konuşmaya devam etti. Fakat çok sürmedi, tam sözünü bitirip kalkacağı sırada İlahî ikaz gel­di ve “Yanına âmâ geldi diye yüzünü ekşitip döndü! Nereden bileceksin, belki de o günahlarından arınacaktı… Yahut o öğüt alacak ve o öğüt kendisine fayda vere­cekti... Öğüte ihtiyaç duymayan kimseye gelince, sen ona yöneliyorsun. Onun inkâr ve isyan pisliği içinde kalmasından sen mesul değilsin. Sana koşarak ge­len ve Allah’tan korkan kimseyi ise ihmal ediyorsun. Sakın! O Kur’ân bir öğüttür… ayetleri nazil oldu.   Bundan sonra O şefkat peygamberi, nerede İbni Ümmü Mektûm’u görse kendisine “Ey Rabb’imin beni ikazına sebep olan kardeşim, merhaba!” diye latife yapardı, ikramda bulunurdu.
            Daha bitmedi Hicret’ten sonra cihat başlayınca eli silah tutan bütün müminler savaşa katıl­dı. Savaşa katılanları öven “Müminlerden oturanlarla cihat edenler müsavi ol­mazlar.” mealindeki Nisâ Sûresi’nin 95. âyet-i kerimesi nazil olduğunda  Hz. İbni Ümmü Mektûm orada hazır bulunuyordu. Peygamberimize, “Ey Allah’ın Resûl’ü, cihada gücüm yetseydi ben de gider­dim, fakat âmâyım!” dedi. Bunun üzerine Rahim olan Rabbimizden ‘özür sahibi olanlar müstesna’ ayeti nazil oldu.
                Rehberimiz ve yaşam modelimiz Kutlu Nebi, Medine’ye yerleştikten ve Mescid-i Şerif’i yaptıktan sonra ona en büyük şeref sayılan müezzinlik vazifesini verdi. Efendimizin 3 müezzininden birisi oldu. Efendimiz zamanında ayeti kerime ile muaf tutulmasına rağmen sefer ve gazalara katılmaya gayret ediyordu ama tamamına katılamıyordu. Şefkatli Nebi kendisini yaklaşık 13 defa Sefer ve Gaza zamanlarında Medine’de Vekil bıraktı. Nihayet Hz. Ömer döneminde Kadisiye savaşına katılmış sancaktarlık yapmış ve şehit olmuştur.
                Rabbimizin Fermanından ve Peygamberimizin uygulamalarından alacağımız dersler  şunlardır:
  • Yasalar yapılırken mutlaka engellilerin hakları korunmalıdır.
  • Engelli insanlara özel ayrıcalıklar tanınmalı, korunmalı ve hayatları kolaylaştırılmalıdır.
  • Sosyal faaliyet alanında topluma engellilik seminerleri ve paneller düzenlenmeli toplumun engelliye bakış açısı değiştirilmelidir.
  • Vasıfsız engellilerin meslek alanında eğitimleri için kurslar açılmalı veya açılan kurslara destek verilmelidir.
  • Belediye bünyesinde kurulmuş olan özürlüler müdürlüklerini araç, gereç ile bütçe verilerek aktif hale getirilmeli, özürlüler müdürlüğü bulunmayan belediyelerde tam donanımlı özürlüler müdürlüğü açılmalıdır.
  • Engellinin kimsesinin olmayışı gibi nedenlerden dolayı bakıma muhtaç olanlara bakım evleri açılmalı ve bu bakım evlerinde profesyonel elemanlar çalıştırılarak engellilerin huzurlu yaşam sürdürmeleri sağlanmalıdır.
  • Engellilikten kaynaklı kullanmak zorunda olunan yürüme cihazı, ortez, protez, tekerlekli sandalye gibi araç gereçlerin Belediye ve diğer kuruluşlarca temin edilmesi sağlanmalıdır.
  • Memur Sen Konfederasyonunda ve Büro Memur-Sen’de olduğu gibi, sivil toplum örgütleri, engellerin kaldırılması ve engelli haklarının topluma duyurulması konusunda farkındalığın oluşturulması için şu an icra ettiğimiz gibi faaliyetlerin desteklenmesi, teşvik edilmesi gerekmektedir.

     
Türkiye nüfusunun yaklaşık %13 ünün engelli olduğunu düşündüğümüzde her birimiz bir engelli adayıyız. Bedenimize ve çevresel şartlara hükmetme şansımız yok.  Bu itibarla Sendikamız, başta Kübra Saltık üyemiz olmakla birlikte Engelliler Komisyonu oluşturmuş bulunmaktayız. Kurum amirlerini ziyaretlerimizde yaşadığınız sıkıntıları dile getirmek ve yetkili mercilere iletilmek üzere talep, öneri ve şikayetlerinizi rapor haline getireceğiz. Bu konuda desteklerinizi bekliyoruz ve bizi şimdi yalnız bırakmadığınız gibi bu konuda da yanımızda olacağınızdan eminiz. Tekraren davetimize katılıp bizi şereflendirdiğiniz için hepinize teşekkür eder, huzurlu,mutlu ve saadetli günler dilerim. Söz şimdi sizlerde…Allah’a emanet olun.
 
Editör: Haber Merkezi