Baro'dan 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü' Açıklaması
Afyonkarahisar Baro Başkanlığı Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Av. Selcan Hıdıroğlu, 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü' dolayısı ile yaptığı açıklamada, kadına karşı yönelen şiddetin aileden başlayarak tüm toplumu olumsuz yönde etkilediğini ve bunun bir insanlık suçu olduğunu söyledi.
Afyonkarahisar Barosu'nda, beraberinde Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu'nun bir başka üyesi Av. Nilgün Seçen ile bir basın toplantısı gerçekleştiren Ev. Selcan Hıdıroğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 1999 yılında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle mücadele günü olarak ilan edildiğini ve insanlık suçu olan şiddetle mücadelenin o yıllardan bu yıllara elzem olduğunu kaydetti. Türkiye'de ve tüm dünyada hemen hemen her gün, insanın içini acıtan kadına yönelik şiddet haberlerin duyulduğunu söyleyen Hıdıroğlu, "Kadınlar yalnız yaşadığında, evlendiğinde, ailesinin yanındayken fark etmiyor her durumda şiddetin mağduru oluyor. Her gün ortalama 5 kadının canı hunharca katlediliyor. Yüzlerce kadın fiziksel şiddete uğruyor. Yüzlerce kadın psikolojik destek alıyor. İntihar ediyor. Yüzüne bakmaya kıyamadığımız küçücük yavrular zorla gelin oluyor. Bu hususta günlerce konuşulabilir, sorunlar öyle üç beş satırla izah edilebilecek gibi de değildir. Kitaplar yazılır, yazılıyor da. Bizlerin duyduğu milyonlarca kadının çığlığından kulağımıza gelen fısıltılardır. Zira şiddete uğrayan kadınlar bunu gizlemeyi, aile içinde saklamayı pek çok sosyal nedenden, baskıdan dolayı tercih ediyor" dedi.
"BİZ KADINLARI TOPLUM OLARAK CİNSEL KİMLİĞİMİZ İLE ALGILAMAKTAN VAZGEÇİN"
Yapılan araştırmalarda Türkiye'de kadın nüfusunun yüzde 80'ninin mutsuz olduğunun istatistiklerle ortaya konduğunu dile getiren Hıdıroğlu, "En kötüsü de öğretilmiş çaresizlikleri ile bunun normal olduğuna da inandırılmış olmalarıdır. Tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de yıllardır şiddete dur diyoruz. Her dur dedikçe baskılar ve şiddet bir adım daha artıyor. Çünkü tabiri caiz ise kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz. Elbette yasal düzenlemeler yapılıyor, ancak toplum bilincini sağlamak bazen yasal düzenlemeden daha da önem arz ediyor. Bu sorun toplumsal bilinçsizlik sorunudur. Şiddet uygulayan sadece erkekler midir? Kızını döven, kızını çocukken gelin eden, kızların okumasını yasak gören anneler, babaanneler, anneanneler yok mudur? 'Sus kocaya laf söylenmez, kocadır hem döver hem sever' diye nasihat veren kadınlarımız yok mudur? Bu toplumsal sorunun çözümü için cinsiyet ayrımı yapmadan, kadın - erkek her sorumluluk sahibi bireyin duyarlı davranarak bu insanlık dışı davranışlara, bu insanlık suçuna son vermek için el ele vermesi gerekir. Kadınlar her şeyden önce insandır. Bireydir. Biz kadınları toplum olarak cinsel kimliğimiz ile algılamaktan, yargılamaktan vazgeçin. Tüm dünya vazgeçsin. Daha güzel yarınlar için daha huzurlu bir toplum için kadınların mutluluğu şarttır" diye konuştu.
Editör: Haber Merkezi