Aşk sınır tanımıyor

Bugün 14 Şubat...

Sevgililer günü.

Kişi nerede olursa olsun, gönlünde bir sevdiği varsa bulunduğu yerin hiç önemi yok.

Sevgiyi belirtmek için illa 14 Şubat’ın gelmesini beklemeye de gerek yok.

İster dört duvar arasında olunsun, ister tarlada...

Bugün Sevgililer günü olduğu için, sizlere gerçek ‘sevginin, aşkın’ sınır tanımadığını çok güzel anlatan bir olayı aktaracağım.

**

FETÖ/PDY soruşturmaları sürerken Ankara’dan ByLock listesi ulaşmıştı Afyonkarahisar Emniyet Müdürlüğüne.

İlgili birimin başındaki yetkili Müdür doğruca FETÖ/PDY soruşturmaları Savcısı Osman Çabuk’un yanına gitti.

Listeyi uzattı.

İsimlere baktı Osman Çabuk.

Emniyetin pek çok ayrı kritere göre oluşturduğu listelerin bir kopyası da Savcı Osman Çabuk’un bilgisayarındaydı.

Bu ByLock listesinde ismi geçenlerle, diğer listelerde bulunanlar arasında bir karşılaştırma yapıldı öncelikle.

Bu ByLock listesinde adı olupta, diğer listelerde de adı çakışanlar için Sulh Ceza Hakimliğinden gözaltı kararı çıkartıldı öncelikle.

Bir kaç gün sonrada hiç bir listede adı geçmeyipte, sadece Ankara’dan bu gelen listede ismi geçenler için aynı işlemler yapıldı.

Alkaloid Fabrikasında çalışan bir gencin de ismi vardı son gelen ByLock listesinde.

O isim içinde Sulh Ceza Hakimliğinden gözaltı kararı çıkartıldı.

Adresine gidildi, gerekli incelemeler yapıldı.

Şahıs gözaltına alındı.

Emniyet’te ifade vermek istemedi.

Savcı beye konuşacağım’ dedi.

Çıkartıldı Savcılığa.

Benim bir ilgim yok Savcı bey bu örgütle. ByLock nedir bilmem. Ben yüklemedim böyle bir şeyi telefonuma’ dedi.

Aynı ifadeyi Hakimin huzurunda da verdi.

Ama listede adı vardı bir kere.

Yapılabilecek bir şey yoktu.

Tutuklandı, cezaevine gönderildi.

Üzerine basa basa ‘kendisinin bir ilgisi olmadığını’ söylemesi Savcı Osman Çabuk’un hafızasına kazınmıştı.

**

Cezaevinde diğer FETÖ/PDY şüphelileriyle aynı koğuşa konuldu.

Nişanlıydı.

Mektuplaşıyordu nişanlısıyla.

Nişanlısı sevdiği kişiye yürekten inanıyordu.

Senin böyle bir şeyle alakan olmadığını biliyorum, vakit geçirmeden evlenelim. O zaman seni görebileceğim. Eşlerin yararlandığı haklardan faydalanabileceğim’ demekteydi genç kız.

Delikanlı ise buna karşı çıkıyordu;

Benim bir suçum yok ama ne olacağım belli değil. Biraz bekleyelim’ demekteydi.

Ara ara soruyordu Genç kız, ‘Ne yapıyorsun, vaktin nasıl geçiyor. Gökyüzünü görebiliyormusun?’ tarzından sorular...

Bu sorulara cevap veriyordu delikanlı.

Günün şu saatlerinde açık havaya çıkıyoruz. Gökyüzünü görüyorum. Cezaevinin tam karşısında bir inşaat var. ancak orayı ve gökyüzünü görebiliyorum zaten.’

Genç kızın dikkatini çekmişti bu sözler.

Hemen cezaevinin etrafındaki inşaatlara bakmaya gitti.

Gördü bir inşaat.

Sevdiğinin söylediği saatte çıktı oraya. İnşaatın tepesine.

Baktı cezaevinin o tarif edilen yerine.

Pek çok insan vardı bahçede.

Volta atıyorlardı.

Bağırdı avazı çıktığınca...

Sevdiğinin ismini söyleyerek.

Seni seviyorum....

Sesi duyan herkes sesin geldiği yere doğru döndüler.

Sevdiği gençte.

Bu kez cezaevi bahçesinden aynı cümle inşaatın tepesine ulaştı.

Bende seni seviyorum

İnşaatın tepesinden kimsenin beklemediği bir teklif geldi, genç kızdan...

Benimle evlenirmisin Aşkım?

  • Evet aşkım

Bu karşılıklı sevgi sözcükleri devam ederken araya Cezaevinin İnfaz Koruma Memurları girdiler.

Genci hemen koğuşuna götürdüler.

Daha sonra Cezaevi İdaresi ‘örgütsel tavır sergilediği’ gerekçesiyle ‘Hücre’ cezası verdi.

Tam 15 gün hücrede kaldı.

Boyu uzun olduğu için hücrede epey sıkıntı çekiyordu.

Hücre dar geliyordu.

Kimsenin yüzünü göremiyordu.

Dua etti;

Yarabbi bir insan yüzü göster bana.’

Bu duanın ardından aradan bir gün bile geçmemişti.

Hücrenin kapısı açıldı;

Çık bakalım’ dedi İnfaz Koruma Memuru.

Afallamıştı.

Ne oldu?’ diye sordu çekinerek.

  • Ne olacak’ dedi Memur, ‘Savcı bey seni çağırmış

Eyvah diye iç geçirdi.

Demek ki bu hücre cezasına katlama gelecek diye düşündü.

Kısa bir süre sonra çıkardılar Savcı Osman Çabuk’un karşısına.

Oturabilirsin’ dedi Savcı.

Oturmak istemedi.

Kaşları çatık, öfkeli, gür sesiyle emir tarzında konuşacak bir Savcı profili vardı kafasında buraya getirilmeden önce.

Ama aksine, güleryüzlü ve kendisine insanca davranan bir kişiyle karşılaşmıştı.

Oturmadı önce.

Savcı ikinci kez ‘oturabilirsin’ deyince çekinerek ilişti koltuğa.

Sordu Savcı Çabuk;

İfaden de bir ilginin olmadığından bahsetmiştin. Senin bir ilgin yok ise bu ByLock senin telefonuna nasıl indi?

Yine aynı şeyleri söyledi.

İlgim alakam yok benim bu işlerle Savcım’ dedi. Kendisini anlattı.

  • Peki senin gibi başka kişiler var mı cezaevinde senin durumunda olan?’ diye sordu Savcı.

Evet, aynı benim durumum da olan bizim koğuşta şu şu isimler de var. 7 kişiyiz biz bu durumda olan. Ben ve bu arkadaşlar zaten o FETÖcüler ile bir araya gelmiyoruz

Notlarını aldı Savcı Osman Çabuk.

Peki çıkabilirsin, tekrar görüşeceğiz’ dedi Savcı.

Kalktı ayağa, tam çıkacak iken geri döndü, ‘Savcım siz beni bunu sormak için mi çağırdınız, başka bir nedeni yok mu beni çağırmanızın?’ diye sordu tüm cesaretini toplayıp.

Başka nedeni yok tabiki. Sen ifaden de üzerine basa basa ilginin olmadığını söylemiştin. Senin ve senin gibilerin durumunu inceliyorum, o nedenle çağırdım. Sen ne zannetmiştin?’ diye sordu bu kez Savcı Osman Çabuk.

Anlattı o zaman başından geçen o inşaatın tepesindeki sevdiği ile görüşmesini ve hücre olayını.

Sonra hücrede yaptığı duayı anlattı;

Bir kişi beni dinlese, bir kişi beni anlasa. Bir insan yüzü görsem diye dua etmiştim Savcı bey. Allahımın duamı bu kadar çabuk kabul edeceğini düşünmemiştim’ dedi ve hıçkırıklara boğuldu.

Sonra çıktı Savcı Osman Çabuk’un odasından. Geri götürüldü Cezaevine. Fakat bu kez hücreye değil, normal koğuşa.

Savcı Osman Çabuk ilerleyen günlerde bu kişinin verdiği diğer isimlerle görüştü.

Görüşmelerini Emniyet’teki ilgililer ile paylaştı.

Birlikte bir durum değerlendirmesi yaptılar.

Bu arada günler geçiyordu.

Bir kez daha çağırdı o kişiyi.

Yemin billah’ ediyordu, ‘Benim bir alakam yok’ diyordu.

Aldığı istihbari raporlarda şahsın söylediklerini doğruluyordu.

Tekrar inceleyeceğim, tekrar görüşeceğiz dedi Savcı Osman Çabuk.

Cezaevine geri götürüldü.

Sonra temmuz ayının bir gününde Savcı Osman Çabuk o kişi ile birlikte diğer 6 kişinin serbest bırakılması için gereğini yaptı.

Adli Kontrol şartıyla serbest bırakıldılar hepsi de.

Hepsi de birer birer Savcı Osman Çabuk’a uğradılar. Dualar ediyorlardı. Hepsi işlerinden olmuşlardı. Bazıları açığa alınmış, bazılarının da çalıştıkları yerler ile ilişikleri kesilmişti, ama hepsi de dua ediyorlardı.

İddianamelerinizi hazırlamayacağım şimdi, biraz bekleyeceğim. Bu ByLock dökümleri gelsin, inceleyeceğim ondan sonra değerlendireceğim, Hakkınızda örgüt üyeliği ile ilgili başkaca bir delil yok. Sadece ByLock kaydınız var. Dökümlere göre karar vereceğim’ dedi Savcı Osman Çabuk.

Buna da şükür’ dediler. En azından evlerinde, aileleriyle beraber olabileceklerdi.

Aradan bir kaç ay geçti.

Mor beyin’ konusu gündeme bomba gibi düştü.

Savcı Osman Çabuk’a ulaştı ‘mor beyin’ vasıtasıyla kendilerine istemleri dışı ByLock yüklenen kişilerin listesi.

Baktı, inceledi...

Bu 7 kişinin de adı vardı o listede.

Daha önce ve sonra, ‘sadece ByLock’ olduğu için bıraktığı diğer isimlerde çıktı o listede.

İçi rahatlamıştı Savcı Osman Çabuk’un.

İnceleme safhasında olan bir kaç kişi vardı halen tutuklu olan o listedekilerden.

Başsavcı Mehmet Özel hiç vakit geçirilmeden o tutukluların da serbest bırakılmasını istedi.

Diğer İllerde bu durumda olan yüzlerce, binlerce kişi vardı.

Bazıları hakkında davalar açılmış, hatta cezalar bile verilmişti.

Ama Afyonkarahisar’da böyle bir mağduriyet yaşatılmamıştı.

Hakkındaki tek delil ‘ByLock’ olanlar için iddianame bile hazırlanmamıştı.

Bekletilmişti bu durumdaki kişiler özellikle.

Kılı kırk yaran Afyonkarahisar Emniyeti, Savcılığı ve 2. Ağır Ceza Mahkemesinin bu öngörüleri bir kez daha görülmüştü.

Tüm Türkiye’de pek çok mağduriyet yaşanırken, Afyonkarahisar bu konuda da farkını bir kez daha göstermişti.

**

Mor beyin listesi geldikten sonra Savcı Osman Çabuk vakit geçirmeden önce bu kişiler için ‘takipsizlik’ kararını verdi. Başsavcı Mehmet Özel hiç vakit geçirmeden ‘onadı’ bu kararların hepsini.

Sonra ‘Takipsizlik’ kararları ilgili kurumlara gönderildi ve bu kişilerin ‘işlerine geri dönebilmeleri’ için gerekli yazışmalar süratle yapıldı.

O birbirini seven iki gence gelince...

İşine iade edildi genç.

Şimdi sırada düğün var...

Allah muradlarına erdirsin.

Bir not daha...

Bu kişilerin hiç birisi Devletimize küskün, kırgın değiller.

Çünkü Devletimizin ilgilileri onlara, daha ‘Mor Beyin’ listesi ortaya çıkmadan inanmış, güvenmişti.

Beddua okumuyorlar birileri gibi.

Aksine...

Devletimizin bu terör örgütleriyle mücadele de başarıya ulaşması için dua ediyorlar.

Tabiki en büyük dualardan birisi Savcı Osman Çabuk’a.

//

//

Pişman olanları, bilgi verenleri Devletimiz unutmaz...

FETÖ/PDY nin bazı kuruluşlarında görev almıştı bir süre.

O’da tutuklanmış, hatta ceza almıştı.

Baktı gördü ki, FETÖ Lideri gerçekten bir Terör Elebaşısı.

Yıllarca kendilerine gösterildiği gibi değil. Tam bir terörist.

Amaçları Ülkemizi perişan etmek. PKK’dan bir farkı yok.

Düşündü, taşındı...

Savcı Osman Çabuk ile görüşmek istedi.

Bazı anlatacakları vardı.

Götürdüler Savcı Osman Çabuk’un makamına.

Savcı bey ben şu kadar yıl ceza aldım. Ama gerek sizin ve gerekse Hakimlerin söylediklerini unutamıyorum. Bu örgüt bizleri kullandı. Farkındayım bunun. Allah onların gereğini yapsın. Hep budur duam. Sizler canla başla mücadele ediyorsunuz. Benim cezam verildi ama bildiklerimi anlatmam gerektiğine inanıyorum. Bu mücadeleye bende katkı koymak istiyorum.....’ diyerek bildiği bazı ayrıntıları verdi Savcı Osman Çabuk’a.

İşte o anlatılanlar puzzle’ın bazı yerlerini birleştirdi.

Ayrıntıları ileri de anlatırım elbette.

İşte böyleleri de var cezaevinde.

Bir şeyi de vurgulamak gerekiyor.

Devletimiz testiyi kıranla, su taşıyanı ayırt ediyor.

Hiç bir şey boşa gitmiyor, gitmeyecek... Bu bilinmeli.

Devlete bildiğini samimi olarak anlatanların içleri rahat olmalı.

Onlar için mutlaka güzel günler olacaktır.

Devletimiz şefkatlidir.

Ama...

Halen daha bu şefkatinin değerini bilmeyenler içinde olması gerektiği gibi olacağından kimse şüphe duymamalıdır.

//

Savcının talebi...

Bir not daha paylaşayım...

İlçelerimizden birisinde bir kadın FETÖ/PDY davasından soruşturma geçirmişti.

Bir derneğe üye olduğu içindi bu soruşturmanın nedeni.

Hakkında ‘yurt dışına çıkış yasağı’ vardı.

Daha önceden Hac için başvuru da bulunmuşlardı.

Bu yılki kura çekimini de bir yandan heyecanla bekliyorlar, diğer yandan da ‘yurt dışı çıkış yasağı’ nedeniyle de içlerindeki korkuyu atamıyorlardı.

Kadıncağızın bir suçu yoktu ama, konu komşunun ısrarı ile o derneğe üye olmuştu.

Ne FETÖ ile bir ilgisi vardı, ne de onların içinde yer almıştı.

Kura çekimleri yapıldı.

Eşiyle birlikte kendisinin de ismi yer almıştı bu yıl Hacca gidecekler listesinde.

Mutlu mu olsalar, üzülseler mi bilemediler.

İlçedeki Savcılığa gittiler.

Oradan Afyonkarahisar’daki Savcılığın bu konuda bir karar verebileceği bilgisini aldılar.

Geldiler buraya.

Sordular, Savcı Osman Çabuk’un bu dosyalar ile ilgilendiğini öğrendiler.

‘Acaba görüşebilirmiyiz?’ diye endişe içerisinde Savcı Osman Çabuk’un odasının kapısına kadar geldiler.

O sırada kapı açıldı.

Şöyle bir göz attılar içeriye.

Genç bir kişi vardı masanın diğer tarafında.

Galiba Savcının yardımcısı bu’ dediler.

Soralım en azından, Savcıya derdimizi nasıl anlatabiliriz? Ne der, nasıl bir adamdır?

Girdiler içeriye.

Buyur amca’ dedi masanın başındaki genç adam.

Oğlum biz Savcı Osman bey ile görüşmek istedik ama, sana soralım önce. Nasıl bir adamdır bu Savcı Osman bey. Bizim bir maruzatımız var, bizi dinlermi acaba?

Biraz sert bir adamdır amca bu Savcı bey ama siz oturun önce ayakta kalmayın. Sizin derdiniz neydi, neden geldiniz? Söyleyin bana hele’ dedi Genç adam.

Tam dertlerini söyleyeceklerdi ki kapı açıldı içeriye Savcı Osman Çabuk’un kalemindeki görevlilerden birisi girdi, ‘Sayın Savcım istediğiniz dosyaları getirdim’ deyince oturmakta olan karı koca birden ayağa kalktılar; ’Kusurumuza bakma Savcı bey, biz daha yaşlı ve daha farklı birisidir sanıyorduk Savcı. Kusurumuza bakma’ dediler.

Savcı Osman Çabuk güldü, ‘Oturun, sıkıntınız nedir onu söyleyin’ dedi.

Anlattı karı koca dertlerini.

Siz biraz bekleyin, dosyanızı getirteyim dedi, birde çay söyledi onlara.

Bir kaç dakika sonra dosya geldi.

İnceledi Savcı Osman Çabuk,

Sonra döndü karı koca çifte;

Tamam şimdi işinizi görürüm sizin ama sizden bir isteğim olacak. Bu isteğimi yerine getirecekseniz yurt dışı çıkış yasağını kaldıracağım.’

Afallamışlardı.

Acaba Savcı bey ne isteyecekti?

Akıllarına hemen acaba para mı isteyecek? diye geldi.

Sonra karı koca birbirinin yüzüne baktı, ikisi de aynı şeyi düşünüyorlardı.

Acaba isteyeceği miktarı denkleştirebilirmiyiz?

Sonra döndüler Savcı beye;

Söyleyin siz Savcı bey’ dediler. Ürkek ve çekingen bir ifadeyle.

Siz Hacca gideceksiniz değilmi?

  • Evet

Siz oraya gittiğinizde sizden istediğim şekilde dua edeceksiniz bana.’

Şaşkınlıkları daha da artmıştı İlçeden gelen karı kocanın.

  • Nasıl dua etmemizi istersiniz?

Yarabbi Afyonkarahisar’daki Savcı Osman Çabuk’a yardımcı ol. O’nun haktan, adaletten ayrılmamasını sağla. Hata yapmasını engelle. İşlerinde kolaylıklar nasip eyle.

İşte aynen böyle dua etmenizi istiyorum sizden’.

Bu sözleri işiten karı koca, duygulandılar.

Kadıncağız çıkardı mendilini gözlerini sildi.

Yutkundular.

Ne düşünmüşler, Savcı Bey ne istemişti...

  • Elbette Savcı Bey. Allah sizin gibi insanları eksik etmesin.

Aslında Savcı Osman Bey dosyayı inceledikten sonra dosyayı görevliye iade ederken bir not iliştirmişti o dosyaya;

Takipsizlik kararıyla birlikte, yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması içinde Emniyete bir yazı hazırlayın.’

Bir kaç dakika içerisinde istediği yazı geldi Savcının.

İmzaladı.

Karı koca kapıdan çıkarken gözyaşları içerisindeydiler. Ellerine sarılmak istediler Savcının,

  • Allah sizden razı olsun... Allah Devletimize, Milletimize zeval vermesin...’

//

//

Başsavcımız ne demişti?

Yukarıda anlattıklarım yaşanan yüzlercesinden sadece bir kaçı...

İşte Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı bu denli şefkatle yaklaşıyor insanımıza.

Görüşmek isteyen herkes ile görüşüyorlar. Dertlerini dinliyorlar.

Yeni Başsavcımız Mehmet Özel’de İlimize gelir gelmez arkadaşlarıyla yaptığı ilk toplantıda bu hususa işaret etmişti;

Vatandaşımıza ayıracağımız her dakikayı; daha iyi Türkiye ve hataların olmasını minimize edecek bir şey olarak görüyorum. Adalet her zaman herkese lazım. Hizmet ve gönül kapımızı herkese açık tutmalıyız. Vatandaşın güveneceği kapı burasıdır. Bu bilinçle hareket etmeliyiz. Burada Ay yıldızlı Bayrağımız altında ve Vatanımızda görev yapıyorsak bunun kıymetini çok iyi bilmeliyiz.’

Böyle Başsavcımız, Savcılarımız, Hakimlerimiz olduğu sürece adaletin terazisinin şaşmayacağından eminiz.

Hepsine görevlerinde başarılar diliyoruz.

Editör: Haber Merkezi