Arslan,”İnsanlarımız her konuda mağdur”

Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan’ın haftalık basın toplantısı açıklaması:

Kıymetli hemşehrilerim hepinizi hürmetle selamlıyorum Esselamü aleyküm.

Bugün 27 Temmuz 2020 Pazartesi. Yeni haftamızın ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Geçen hafta Hakkari Çukurca’da terör örgütü tarafından düzenlenen hain saldırıda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Bu saldırının faillerini ve terörü en ağır şekilde lanetliyorum.

İNSANLARIMIZ HER KONUDA MAĞDUR.

Bu acı hadisenin yanı sıra hepimizi derinden yaralayan bir olaya daha temas etmek istiyorum. Hayatının baharında gencecik bir kızımız vahşi bir cinayete kurban gitti. Bu vahşi cinayette hayatını kaybeden Pınar Gültekin’e Allah’tan rahmet diliyorum. Şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu bir kere daha vurgulamak istiyorum. Bir başka mağdur kadına da değinmek istiyorum. Hava Harp Okulu öğrencilerinin yaşadığı mağduriyet bilinmektedir. Bu öğrencilerin aileleri perişan ve dertli. Buldukları her fırsatta dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. Bunlardan birisi olan Melek Çetinkaya katıldığı bir tv programında evlat acısı ile kullandığı bazı ifadeler sebebiyle, o programın akabinde hakkında tutuklama kararı veriliyor. Bu kadın bir anne acılı, dertli, yüreği yanan bir anne. Bu acıları siz şiddetle bastırmaya kalkarsanız emin olun 15 Temmuz’un hesabını kesinlikle soramazsınız. Mağdur insanları cezalandırırsınız kaos büyür. Mağdur insanların bedduasını alırsanız; bunun altında kalırsınız, bu basit bir şey değil. Bu tutum ve davranışlarınızdan vazgeçin artık. Hem Melek Çetinkaya hem de diğer veliler adalet arıyorlar. Öğrencilerin bir darbe planladıklarını düzenlediklerini iddia etmek hakikaten ayıptır. Bu karar mutlaka gözden geçirilmelidir hem Melek Çetinkaya hakkında verilen kararın hem de hayatlarının baharındaki öğrencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.

ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ. ANCAK İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN AMACI ŞİDDETİ ÖNLEMEK DEĞİL, AİLEYİ YOK ETMEK.

  1. gündeminde maalesef şiddet ve cinayet haberleri epeyce yer tutmaktadır. Şunu bir kere daha ifade edelim ki şiddetin her türlüsüne karşıyız. Şunu da belirtmek isteriz ki şiddet uygulayana ceza vermekle de bu işin önü alınamaz. Şiddetin sebepleri de mutlaka ele alınarak, bu sebepler ortadan kaldırılmalıdır. İstanbul Sözleşmesine baktığımızda sebeplerle ilgili hiçbir şey yoktur. Sadece ceza. Bu yeterli olmaz, olmamaktadır. Nitekim sözleşmenin uygulanmasından sonra şiddet olayları azalmamış aksine artmıştır. Zaten sözleşmenin amacı da şiddeti azaltmak değil aileyi yok etmektir. Kadına şiddeti önleme ifadesi sadece gerçek amacı gizlemenin üzerini örten süslü bir ifadedir. Bugün yapmamız gereken toplumumuzun değer yargılarına düşman bu sözleşmeden çekilmektir. İngiltere, Rusya, Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Slovakya, Letonya gibi pek çok ülke sözleşmeyi onaylamamaktadır. Polonya ise sözleşmeden çekilme kararı almıştır. biz de sözleşmeden çekilmeliyiz. Şiddeti önlemek amacı ile tüm siyasi partilerin katılımı ile bir kurul oluşturularak çalışma yapmalıyız.

ÜLKEMİZİN PROBLEMLERİ DEFTERİNİ DE ACİLEN AÇALIM.

Bildiğiniz üzere geçen Cuma Ayasofya Camii uzun bir aradan sonra ibadete açıldı. Bu konudaki memnuniyetimizi ve mutluluğumuzu dile getirdik. Emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyoruz. Ayasofya’nın açılması ile birlikte önümüze açmamız gereken bazı konuları belirtmek istiyoruz. Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklar ortada ve bütün dünyanın gündeminde. Ne yazık ki artık hukukun gücünden değil güçlünün hukukundan söz eder olduk. Bu husus acilen ele alınmalı, mağduriyetler en kısa zamanda giderilmelidir. Böyle bir şey yok diyerek gerçeklere karşı gözlerimizi kapatarak bu mesele geçiştirilemez. Söz gelimi ülkemizde artık tutukluluk bir tedbir değil, fiilen cezaya dönüşmüştür. İktidarın anlayışına zıt bir şekilde karar veren hakimler hemen sürgüne gönderiliyor bu kabul edilemez.

BASIN VE FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ DEFTERİNİ DE AÇMALIYIZ.

24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı idi. Basın camiasına kutlu olsun. Ancak Türkiye bugün basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında ne yazık ki 154. sırada. Birçok gazeteci tutuklu durumda, iktidar şimdi de sosyal medyada sansür uygulamanın peşinde. İnsanımız fikirlerini özgürce dile getirmekten endişe ediyor. Bildiğiniz üzere dün sosyal medya düzenlemesi meclise geldi. Sosyal medyada bir takım düzenlemelere ihtiyaç olabilir lakin bu ihtiyaç bahane edilerek sosyal medya üzerinden fikir özgürlüğünün kısıtlanmasını ve muhalefetin susturulmaya çalışılmasını doğru bulmuyoruz. Neymiş efendim sosyal medyada ahlaksızlığın önüne geçilecekmiş, denetim sağlanacakmış. Çok açık bir şekilde söylemek istiyorum ahlaksızlığın yayılmasını dert ediyorsanız kendi elinizde olan kanalların gündüz kuşağına akşam dizilerine bir bakın. Her türlü ahlaksızlık bu kanallarda mevcut. En ahlaksız olaylar her gün istisnasız bu millete teşhir ediliyor. Bunlarla alakalı en ufak kaygı gütmeyenlerin sosyal medyada ahlak bekçiliğine soyunmaları inandırıcı değildir. İktidar her şeye hükmetme çabasından vazgeçmeli, tarihin akışına karşı durmaya çalışmamalıdır. Çünkü tarihte hiçbir baskıcı ve yasakçı iktidar bu tavrı ile başarılı olamamıştır.

BUGÜN EKONOMİ DEFTERLERİNİ DE AÇMALIYIZ.

Hep dile getirdiğimiz gibi ekonomi iyi gitmiyor. Her geçen gün evvelkini aratır hale geldi. Rakamlarla oynamak kimseyi kurtarmaz, milletimiz bizzat sıkıntıyı yaşıyor. İşsizlik; 3 milyon 775 bin kişi olmuş gibi gösteriliyor ama bu rakamların azından 7-8 milyon civarında olduğu biliniyor. Açlık Sınırı; 2.431 TL Yoksulluk Sınırı; 7.919 TL. Geçen yıl; 2 milyon 500 bin kişi bireysel kredi borcunu, 2 milyon 700 bin kişi de kredi kartı borcunu ödeyemedi. Tüketici kredisi ve kredi kartı borcu 583.6 milyar liraydı. 2019’da İcra dosyası sayısı 20 milyonu aştı. Bu rakamlar sıkıntını ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.

TARIM DEFTERİNİ DE AÇMALIYIZ.

Şimdi fındık sezonu geliyor farklı rakamlar havada uçuşuyor. Tarım Bakanı bir rakam veriyor ki bu rakam üreticilerin erbabının tahmininden yüksek bir rakam, başkaları daha düşük seviyede rakamlar ortaya atıyorlar. Fındık, her zaman bizim derdimiz. Dünyada üretimin %65'ini karşılayan bir ülke, nasıl olur da fındık fiyatını belirlemede etken olamıyor? Bunu anlamak mümkün değil. Samsun’un Çarşamba ilçesinde, arazinin en verimli yerine biyokütle enerji santrali kurmaya kalkıyorlar. Bu kadar verimli bir tarım arazisinden başka bir yer kalmadı mı? Siz gidip çiftçinin elinden ekmeğini alacak bir yatırıma o ovada neden tevessül ediyorsunuz?

KULLANILMAYAN KYK BİNALARINI OTOPARK YAPIN.

Son olarak ilimizde 3 adet eski KYK binası var. Buralar depreme karşı dayanıksız diyerek boşaltılmıştır. Şimdi bu binalar kötü amaçlar için kullanılmaktadır. Gerekli prosedür yerine getirilerek buralar otopark haline getirilebilirse emin olun trafik yoğunluğunda bir azalma olacaktır. Yaygın olarak 50-60 araçlık park yerlerine ihtiyacımız olduğunu daha önce dile getirmiştik. Bu imkan değerlendirilmelidir. Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltılan bu binaların yerine afaki kiralar ödenerek yurtlar kiralanmaktadır. Öyle ki bir yıllık kira ücretine binanın tamamı yapılabilir. Yazıktır, günahtır. Binaları ya otopark olarak kullanın, ya yeni yurt binası yaparak AFSÜ öğrencilerine verin, hiçbir şey yapamıyorsanız yıkın. Hiç değilse kötü işlere alet edilmesinler. Komşular da esnafta huzursuz olmasınlar.

Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.

Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan.

Editör: Haber Merkezi