Altınokta Körler Derneğinin

15 Ekim Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler Bağımsızlık Ve Güvenlik Günü Nedeniyle

Kamuoyuna Basın Açıklamasıdır

15 Ekim Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler Gününün Tarihçesi

1921 yılında bir trafik kazası sonucu görme engelli olan bir fotoğrafçı Londra sokaklarında, çevredekilerin kendisinin görme engelli olduğunu anlaması ve dikkat çekici olması için bastonunu beyaza boyayarak dolaşmaya başlar. Bu deneyim o denli başarılı olur ki, 1931de Fransız Görme Engellilerinin örgütü, Görme Engellilerin bastonunun beyaza boyanmasını ve beyaz baston adıyla simgeleştirilmesini kararlaştırır. Bu uygulama giderek yaygınlaşır ve Görme Engellilerin kullandığı baston, beyaz baston olarak anılmaya başlar. 1963te John Kenndy zamanında 15 Ekim günü, “Beyaz Baston Güvenlik Günü” olarak ilan edilir. Hatta Beyaz Baston Yasası çıkarılarak beyaz baston kullanımının hem kullanıcılar hem de muhatapları tarafından uyulması gereken kuralları saptanır. Sonunda 1969 yılında Srilanka’nın başkenti Colombo’da toplanan Dünya Görme Engelliler Federasyonu 15 Ekim gününü, tüm dünyanın Görme Engellileri için Beyaz Baston Görme Engelliler Günü olarak kabul eder.

BEYAZ BASTONUN GÖRME ENGELLİLER İÇİN ÖNEMİ

Beyaz baston her şeyden önce Görme Engelliler için bağımsızlığı ve özgürlüğü temsil eder. Diğer insanlar için ise görme engelli bireyleri temsil eder. Kamuoyu görme engeli bireyleri, beyaz bastonuyla tanır. İkinci olarak beyaz baston görme engellinin güvenliğini sağlar. Çukurları, engelleri algılayarak onlardan sakınmasına olanak sağlar. Bu sayede mesafeleri ve engelleri aşarak hedefine ulaşmasını mümkün kılar. Aynı zamanda Beyaz bastonlu görme engelli bireyi görenler için, beyaz baston bir “dikkat” işaretidir. Onu gören yaya, ihtiyacı varsa yardıma koşabilir. Onu gören sürücü, bir kazaya meydan vermemek için daha dikkatli davranabilir. Beyaz baston görme engelli için bir öz-güven aracıdır. Beyaz baston sayesinde kimseye gereksinim duymadan ya da bağımlı olmadan hareket edebilen görme engelli birey, giderek kendine olan güvenini pekiştirir. Dışardan gözlemleyenler için beyaz baston, görme engelli bireye saygı ve hayranlık duymanın aracıdır. Öyle ya, hiç kimseye minnet etmeden ve çekinmeden beyaz bastonunu çekip yürüyen görme engelli birey, kişilerde oldukça büyük hayranlık ve saygı uyandırır.

Beyaz baston, Görme Engellilerin en yalansız dili ve en dolayımsız sembolüdür. O aynı zamanda en yalın iletidir kamuoyuna: işte ben buyum görme engelliyim. Görme engelli olmaktan utanmıyor, ezilmiyorum. Kimseye yük olmadan mesafeleri aşıyor, hedefime ulaşıyor ve özgürlüğümü yaşıyorum.

Binlerce yıl önce onunla düştüm yollara; aştım dağları . Bugünkü ufku aydınlatan şafaklara ulaştım. İşte ben onunla güçlüyüm. Onunla yeni ufuklara doğru yürüyor, koşuyorum.

Biz engelliler, istatistiklerin 9 milyon dolayında gösterdiği büyük bir kitleyiz. Ailelerimizle birlikte sayımız 35 milyonu aşmaktadır. Engelli olmayı ya da engelli doğmayı kendimiz seçmedik. Bu durumu, ülkemizin olumsuz yaşam koşulları ve hükümetlerin ağır ihmali “armağan” etti bize.

Anayasamızın 2. maddesi devletimizin “sosyal” niteliğini açıkça belirtmektedir. Sosyal devlet, toplumun en güçsüz kesimlerinden başlayarak vatandaşlarının sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik gibi temel gereksinimlerini karşılayan devlet demektir. Devletin “sosyal” niteliğini yaşama geçirmek, hükümetlerin anayasal yükümlülüğüdür. Ne yazık ki hükümetler, bugüne dek bu yükümlülüklerini, yeterince yerine getirmemişlerdir.

Ülkemizdeki engelli nüfusun % 90’ından fazlası istihdam ve eğitim olanaklarından yoksundur. Toplam nüfusun % 12’sini oluşturdukları halde ulusal gelirin sadece on binde 28’i engelliler için harcanmaktadır. Kentlerimiz, açık alanlarımız, konutlarımız engelliler yok sayılarak planlanmıştır. Haklara, hizmetlere, mekânlara ve bilgiye erişebilmemizin önünde büyük engeller bulunmaktadır.

Toplumumuzda engellilere yönelik ayrımcı değer yargıları, tutum, davranış ve uygulamalar son derece yaygındır. Ücretsiz ya da indirimli tarifelere ve sosyal yardımlara dayanan sosyal hizmet sistemimiz, aciz ve yardıma muhtaç engelli imajının doğmasına ve pekişmesine yol açmıştır. Bu yüzden engelliler toplum içerisinde eşit kişiler olarak değil, bakılması, korunması ve yardım edilmesi gereken “zavallı kişiler” olarak görülmektedir. Bu yanlış yapılandırılmış sosyal yardımların etkisi altında engelliler de kendilerini öyle görmeye başlamışlardır. Dolayısıyla örgütlenmeye ve mücadeleye olan talep bir hayli zayıflamıştır.

Engelli çocuklar ve kadınlar her türlü ihmal ve istismara, şiddete ve kötü muameleye karşı korunmasızdır. Engelli kadınlar, engelliliğe ek olarak kadın olmaları nedeniyle de haksız ve ayrımcı uygulamalara daha fazla maruz kalmaktadırlar.

Derneğimizin de içinde bulunduğu engelli örgütlerinin yoğun mücadeleleri sayesinde elde edilen kimi kazanımlarımız da son yıllarda birer birer elimizden alınmakta, zaten son derece sınırlı olan ve sıkı koşullara bağlanmış bulunan engelli aylıkları ve evde bakım ücretleri kesilmektedir. Yürürlükteki Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği nedeniyle önemli hak kayıpları yaşanmaktadır.

Bu olumsuz zincir, böylece uzatılabilir.

Altınokta Körler Derneği olarak bu olumsuz gidişe sesimiz yettiğince “DUR!” diyoruz ve yetkilileri göreve çağırıyoruz.

İKTİDARI VE MUHALEFETİYLE TÜM SİYASAL PARTİLERE SESLENİYORUZ!

  • Bizler, himaye, himmet, sadaka değil, herkesle eşit haklara, fırsatlara ve olanaklara sahip, başı dik vatandaşlar olarak yaşamak istiyoruz.
  • Hak öznesi vatandaşlar ve toplumsal bir taraf olarak kabul edilmek istiyoruz. Kimsenin yardımına gereksinim duymadan yaşamını sürdüren, kendi kendine yeterli bağımsız bireyler olmak istiyoruz.
  • Engellilere, kadınlara ve çocuklara yönelen ayrımcılık, dışlama, şiddet, taciz ve istismarın sona erdirilmesini istiyoruz.
  • Salgın hastalıklar, beslenme yetersizliği, akraba evliliği, iş ve trafik faciaları, savaş ve terör gibi sakatlık kaynaklarının kurutulmasını istiyoruz.
  • Dünya Sağlık Örgütünün ICF standartlarına uygun yeni bir Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği istiyoruz.
  • İlaç, beyaz baston ve yardımcı araç-gereçlerin ücretlerinin tamamının devletçe karşılanmasını istiyoruz.
  • Nitelikli, işlevsel ve erişilebilir bir eğitim istiyoruz. Üretim süreçlerinde verimli ve etkin olarak yer almak istiyoruz.
  • Engellilerin üniversiteye giriş sınavlarına istedikleri illerde ve yardımcı özel cihazlarıyla girmelerinin sağlanmasını istiyoruz.
  • Haklara, hizmetlere ve bilgiye erişimin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
  • Herkes için tasarlanmış kentler, sokaklar, konutlar, ürünler ve yaşanabilir bir ülke istiyoruz.
  • Toplumsal yaşamda, bilimde sanatta ve siyasette etkin olarak yer almak istiyoruz.
  • Temsil organlarında sadece engelli sorunları için değil, ülke ve dünya sorunlarının çözümüne katkı sunabilmek istiyoruz.
  • Her şeyden ücretsiz ve indirimli yararlanmak değil, engellilikten kaynaklı ilave giderlerimizi karşılayacak düzeli bir engelli aylığı almak istiyoruz.
  • Tüm vatandaşlara, ücretsiz bakım hizmeti sunulabilmesi için bir an önce bakım sigortasının kurulmasını istiyoruz.
  • Nesnel, adil ve etkili bir sosyal yardım sistemi istiyoruz.
  • Engelli aylığı ve evde bakım ödeneği gibi sosyal haklarla ilgili kriterlerde engellinin bir birey olarak görülmesini istiyoruz.
  • Birçok dünya ülkesinde olduğu gibi Beyaz Baston Yasası adı altında çıkartılmış bağımsız bir Beyaz Baston Yasasının hayata geçirilmesi için hükümetimizin konuya sahip çıkmasını istiyoruz.
  • Engellilere araç alımında tanınan ÖTV muafiyetine getirilmek istenen sınırlamanın kaldırılmasını istiyoruz.

AYRILMAZ BİR PARÇASI OLDUĞUMUZ TÜRKİYE TOPLUMUNA, HÜKÜMETİMİZE ve SİYASAL PARTİLERE SESLENİYORUZ!

  • Bizim sorunlarımız tüm toplumun sorunlarıdır.
  • Sorunlarımıza ve istemlerimize sahip çıkın.
  • Haklı mücadelemize destek olun.

Çünkü kadınıyla erkeğiyle, engelli olanı ve olmayanıyla, çocuğu, genci ve yaşlısıyla, etnik ve inançsal çeşitliliği ile Türk Toplumu olarak kaderimiz ve geleceğimiz ortaktır.

ALTINOKTA KÖRLER DERNEĞİ

Afyonkarahisar Şube Başkanı Hakan ERDOĞAN

Editör: Haber Merkezi