AKÜ’DE "FİLİSTİN MESELESİ VE KUDÜS" PANELİ
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) öğrenci kulüplerinden Sosyoloji Kulübü tarafından 3 Ocak 2013 tarihinde düzenlenen "Filistin Meselesi ve Kudüs" konulu panel, ANS Kampusü 2. Eğitim Binası Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Başkanlığını AKÜ Tarih Bölümü Öğretim Elemanı Arş. Grv. Hasan Hüseyin Güneş'in yaptığı panele AKÜ Sosyoloji Bölümü öğrencilerinden Musa Gürel, Merve Işık, Azmi el-Halili ve Hatice Borucu konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmacıların İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulme dikkat çektikleri panelde Hatice Borucu Siyonizmin ortaya çıkışı ve İsrail devletinin kuruluşu ile ilgili bilgiler vererek, "Siyonizmin kökeni, 1870'li yıllara dayanıyor ve adını Kudüs'teki Siyon Dağlarından alıyor. Siyonizmin temeli, Tanrının seçilmiş halkı olarak ifade edilen halka bir yurt sağlamaktır. Burjuvazi milliyetçiliği çerçevesinde gelişiyor ve bu amaçla örgütleniyorlar. Ancak seçilmiş kutsal halk iddiasının getirdiği ayrıcalık daha sonraları bir ırkçılığa ve bunun etrafında gelişen Siyonist faaliyetlere neden oluyor. Burada kendilerine yurt arayan Yahudiler arasında bir kesim Siyonist, Yahudilerin yerleşim alanı olarak Arjantin ve Brezilya'yı uygun görürken, diğer bir kesim Siyonist de Filistin'i uygun alan olarak göstermişlerdir. Zaten Yahudiler için, kutsal kitapta da belirtildiği gibi, "vaat edilmiş topraklar" olarak ifade edilmektedir. Zamanla ülke arayışları Filistin'de kesinlik kazanmıştır. Ancak süreç içerisinde değişim gösteren, sadece toprak edinmek istemeyen mutsuz bir halkın talebinin ötesine geçerek, saf bir İsrail devleti kurmayı amaçlayan, yayılmacı ve sömürgeci bir politika haline dönüşüyor. Yahudiler, kendilerine yurt edinmek için Filistin topraklarını isteseler de fikriyatları değişerek, sınırları hiçbir şekilde çizilmeyen bir devlet oluşturmaya çalışmışlardır" dedi. Borucu konuşmasında İsraillilerin sınırları genişletme emrini Tevrat aldıklarını ve Kitab-ül Mukaddes'in soykırımı, devlet terörünü emrettiklerini söyleyerek, Filistinli halka yaptıkları işkencelere ve zulme dini bir kılıf bulduklarını da sözlerine ekledi.
 
Musa Gürel konuşmasında Filistin'deki birinci ve ikinci intifada ile ilgili bilgiler verdi. Gürel konuşmasında Filistin'in her Müslüman, her Türk ve her birey için farklı bir anlam taşıdığını belirterek, "Filistin kimileri için özgürlük mücadelesi, kimileri için dünyada topraklarında kovulmuş bir halkın varoluş mücadelesidir. Filistin, sadece Türkiye için değil, tüm Müslüman aleminin tarihinin kalbidir. Filistin topraklarında yıllarca esaret altında yaşayan, mücadelelerini yılmadan sürdüren Filistin halkının tek amacı, özgür bir devlet olmak, hakkı olan topraklar üzerinde yaşamak ve Filistin'in çektiği zulüm ve işkencenin son bulmasıdır" şeklinde konuştu. Gürel, "intifada" kelimesinin sözcük anlamını da açıkladığı konuşmasında "İntifada kelimesi silkinmek, hareket etmek, sarsılmak anlamında kullanılır. Filistin halkının İsrail'e karşı ayaklanmasına, mücadelesine "halkın intifadası", "halkın silkelenmesi" şeklinde ifade edilir" dedi. Gürel konuşmasında Birinci ve İkinci intifada süreçleri ile ilgili de bilgiler verdikten sonra İsrail siyonizminin temel varsayımının bütün dünyada sadece Yahudi ırkının üstün olduğunu kanıtlamak olduğunu, zalim bir devlet olan bu Siyonist devletin amacının kendisine her anlamda mahkum, güçsüz bir Filistin devleti oluşturmak, hatta Filistin'i tamamen ortadan kaldırmak olduğunu ifade etti.
 
Filistinli olan Azmi el-Halili de konuşmasında Filistin'in El-Halil şehrinden AKÜ'ye geldiğini belirterek, oradaki Müslümanların ve Yahudilerin yaşantılarını anlattı. Bu şehirde yaşayan Müslümanların Yahudilerden dolayı yaşadıkları sıkıntıları dile getiren E-Halili, iktisadi hayat bakımından fakirlerin Müslümanlardan, zenginlerin ise Yahudilerden oluştuğunu söyledi. El-Halil şehrinin H1 ve H2 olmak üzere ikiye ayrıldığını, H1 kısmının Filistinliler için, H2 kısmının da Yahudiler için olduğunu ve bu kısmın İsrail toprağı olarak addedildiğini ifade etti. Kendisinin H2 diye adlandırılan topraklarda yaşadığını belirten El-Halili, bundan dolayı zorluklar yaşadıklarını da dile getirdi. Merve Boncuk ise konuşmasında Oslo sürecini anlatarak, "İsrail'in amacı bir yandan toprakların tamamında denetim sağlamak, Yahudi yerleşimleri ile Filistin nüfusunu birbirinden ayırmaktı. Oslo'nun yarattığı en büyük yanılsamalardan biri, Oslo Anlaşmalarının ve bu sürecin barışı sağlamaya yönelik bir süreç olduğudur. Bu yanılsamaya en fazla kapılan kesim, Filistin halkının geneli ve İsrail Barış Hareketi olmuştur" dedi.
Editör: Haber Merkezi