Akpınar, “Zam yağmuru yaşanıyor”

Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Erhan Akpınar, haftalık basıntoplantısında yaptığı açıkamada;.

“Kıymetli basın mensupları, çok kıymetli dava kardeşlerim hepinizi hürmetle selamlıyorum, esselamüaleyküm.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletimizin bağımsızlık konusundaki vazgeçilmez kararlılığını arkasına alarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Öncülük ettiği Milli Mücadele hareketi ile milletimizin esarete asla boyun eğmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir. Aziz Atatürk’ün din ve vatan uğruna yaptığı bu mücadeleyi millet unutmayacaktır.

İstiklal mücadelesinde Anadolu topraklarını işgal eden emperyalist ülkeler bugün aynı planlarını çok daha tehlikeli ve sinsi oyunlarla gerçekleştirmeye çalışmaktadır; ancak milletimizin tıpkı Milli Mücadele günlerinde olduğu gibi bu sinsi planları boşa çıkaracak inanç, azim ve kararlılığı karşısında emellerine ulaşamayacaklardır. Milletimiz, sahip olduğu tecrübe ile bu oyunları boşa çıkaracaktır. Bizler tarih boyunca, dünyaya huzur ve saadet getirmiş bir ecdadın varisleriyiz. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Bugün dünyaya hakim olan açlık, sefalet, kan ve gözyaşına son verecek iradeyi yine milletimiz ortaya koyacaktır. Bu vesileyle vefatının 81. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarımızı ve bu vatan için canını vermiş bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz.

FATİH VE ANTALYA’DA YAŞANAN OLAYLARIN EN BÜYÜK SORUMLUSU İKTİDARDIR.

Toplumun büyük bir ekonomik sıkıntıda olduğunu ve geçim şartlarındaki zorlukların insanları intihara sürüklediği ortadadır. Ancak unutulmamalıdır ki intihar geride kalanlara yöneltilmiş ağır bir suçlamadır. Bu hadise açıklanan tek haneli enflasyon rakamları ile sokağın gerçekliklerinin örtüşmediğinin en bariz göstergesi olmuştur. İktidar rakamlarla oynamayı bir kenara bırakmalı, gerçeklerle yüzleşerek problemi çözme gayreti içinde olmalıdır.

ENFLASYON RAKAMLARI SOKAĞIN GERÇEKLİĞİNDEN UZAK

Ak parti iktidarının ekonomide çizdiği iyimser tablonun vatandaşın gerçekliğiyle bağdaşmıyor.Bu acı hadiseler ortadayken hâlâ ekonominin iyiye gittiğini iddia etmek en büyük yalan ve en büyük aldatmaca olmaktadır. Bir ülkede intihar ile yoksulluk doğru orantılıdır. Son dönemlerde artan intihar vakaları derinleşen ve büyüyen yoksulluğa işaret etmektedir.

Ak parti iktidarının faiz ve ranta dayalı ekonomi politikası Türkiye'de derin bir yoksulluğa neden oluyor "Bir ülkedeki büyüme oranı aslan payı hangi sektördeyse o devletin bizatihi politikasıdır. Bugünkü öncü sektörler bankacılık ve inşaat sektörüdür. Bu demektir ki devletin politikası faiz ve rant politikasıdır. Bu halde yoksulluğa kurban verdiğimiz hayatların failleri gelir dağılımında adaleti sağlamak yerine faizci ve rantiyeci düzeni devam ettirenlerdir"

ZAM YAĞMURU YAŞANIYOR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tüketici enflasyonunun yüzde 8 düşerek tek haneye indiğini müjdeledi. Ancak hepimizin yakından bildiği gibi vatandaşın kullandığı en temel ürünlerin fiyatları adeta uçtu. Zam yağmuru değil, zam sağanağı yaşanıyor. İğneden ipliğe herşeye zam gelirken enflasyonun düştüğü açıklamalarına ne demeli! Tabi bu durumda enflasyonun tek haneye düşmesi, hayat pahalılığı karşısında ezilen vatandaşa inandırıcı gelmedi. Geçim sıkıntısı çeken, ay sonunu kıt kanaat getirmeye çalışan milyonların vicdanı bu rakamları kabul etmiyor. Klasik tabirle söyleyecek olursak vatandaşın enflasyonu ile resmi enflasyon rakamları arasında dağlar kadar fark var.

Zamlara şöyle bir göz atalım. Bir yılda yapılan zamlar:

Elektriğe : % 60

Doğalgaza : % 52

Akaryakıta : % 30

Gıdaya : % 50

Beyaz ete : % 40

Çaya : % 30

Süte : % 50

Durmak bilmeyen zamlara son olarak ise, boğaz köprüleri ve otoyol geçiş ücretleri ile hızlı tren ve posta bedellerine yapılan yüzde 20 zam eklendi.

Son günlerde ardı ardına zamlanan elektrik, son bir yılda yüzde 60,6 artan fiyatıyla halkın fiyat artışından en çok dertli olduğu giderler arasında yer alıyor. Hem vatandaşın hem de sanayicinin en önemli gideri olan enerji zamları bir yılda yüzde 60 oldu.

Doğalgaz, elektrik, akaryakıt ve gıdaya gelen bu zamların neresini değerlendirelim. Bunlar, orta gelirli ve dar gelirli ailelerin temel ihtiyaçlarıdır. Ve bu zamlar da adeta ailelerin ekonomisinin belini kıran düzeydedir.

Zaten elektrik ve doğalgaz, enerji maliyetlerini artıran kalemler olduğu için buradaki artışların hemen her şeye yansıması da kaçınılmaz oluyor.

Üstelik önümüzün kış olduğunu hesaba katınca, ısınma ihtiyacı karşısında büyük bir mağduriyet yaşanacağı ve faturaların cep yakacağı açıkça ortadadır.

Bir süredir yeni bir moda var. Zammın adı değişti. Güncelleme diyorlar, fiyat değişikliği diyorlar. Diyorlar da, bunları demekle ekonomi düzelmez. Gerçekler değişmez.

Hükümet yetkilileri ülke ekonomisinde bahar havasından bahsetse de bunun yalancı bir bahar olduğu görülmektedir. Çok uzun süredir beton ve asfalttan başka bir alana yatırım yapılmıyor. Sonunda durum tıkandı ve ekonomi darboğaza girdi.

Ekonominin uçuşa geçtiğini söyleyen iktidara sormak lazım: Halk ağır vergiler altında eziliyor, geçim sıkıntısı yüzünden bankalara borçlanıyor, enflasyon sebebiyle ay sonunu getiremiyor ama ekonomi uçuşta. Zam yağmuru yaşanıyor ama enflasyon düşüyor.

Ülkenin bir an önce faiz, döviz ve borsa üçgeninden oluşan rant sistemini terk edip hemen yerine yatırım, istihdam ve üretimden oluşan reel ekonomiye geçmesi gereklidir. Üretmeyen bir ekonominin, yatırım yapmayan bir ülkenin ekonomi çarklarının doğru dönmesi, işsizliğin üstesinden gelmesi mümkün değildir. Yatırım, üretim, istihdam olmadan ve bunlara dayalı bir büyüme sağlanmadan halkın refah düzeyi artmaz. Ülkenin reel üretim gücünün geliştirilmesi gerekmektedir.

BU HÜKÜMETİN YAPTIĞINI HERKES YAPAMAZ(!)

Ben hükümeti tebrik ediyorum. Her yerde yapılamayacak ! bir işi yaptılar. Nasıl hesap ediliyorsa artık enflasyon ile zamlar arasında vatandaşların moralini yerine getirmek için bir uçurum meydana getirdiler. Artık zam enflasyonu etkilemiyor.

TÜRKİYENİN DIŞ POLİTİKASI YENİ DEN ELE ALINMALI

Bildiğiniz gibi ABD ile bir görüşmeden söz ediliyor. Bizim kanaatimizce görüşme olmaması daha uygun olur. Çünkü Trump’ın tavırlarına karşı bizim de bir tavır koymamız icap eder. Her ne olursa olsun, bu ziyaretten de ülkemiz, milletimiz için bir hayrın çıkmasını murad etmek, bu memleketin evlâdı olarak vazifemizdir. Ama bir de gerçeklik var. Tekrar altını çiziyorum; bakınız Irak’ın işgali, Afganistan’ın tarumar edilmesi, Libya’nın hâli, bakınız Suriye’nin hâli, bakınız bölgemizde birtakım örgütlerin palazlanması hâli, bakınız DEAŞ belâsı, bakınız, bakınız, …. Bütün bunlar, her ABD’ye geliş gidişten sonra artmıştır, çoğalmıştır.

Bizim ülke, millet ve coğrafyamız adına ABD’ye gidiş gelişlerle bir çözüm bulunamamıştır. Buradan da bir şey ummak, çok saflık olur ama bu ziyareti Sayın Cumhurbaşkanının yapmama gibi bir lüksü de yoktur. Ancak asıl mesele de gidip gitmemek değil, Türkiye’nin dış politikasının yeniden ele alınıp, yeni temeller üzerine inşa edilmesidir.

PARAYI BİZ VERDİK UÇAĞI İSRAİL ALDI.

Türkiye, 2002’den beri projesinin içinde bulunduğu, 1 milyar 300 milyon dolar ödediği F-35’leri hâlâ teslim alamazken, projenin üreticileri arasında bile bulunmayan İsrail, kendisi için özel tasarlanan F-35Adir’leri ilk defa uluslararası bir tatbikatta kullandı. ABD, Yunanistan, İtalya ve Almanya’nın yer aldığı “Blue Flag 2019” tatbikatı Tel Aviv’in gövde gösterisine dönüştü. F-15, F-16 uçaklarının yer aldığı tatbikatta F-35’lerin diğer uçaklarla uyumu denendi. Tatbikata birçok ülke de delege ve gözlemci sıfatıyla katılıyor. Tatbikat, birbirinden farklı savaş senaryolarını simüle etmeyi amaçlayan bir egzersiz niteliğinde. Tatbikat havadan karaya, havadan havaya saldırıları, radar ve SAM tehditlerine karşı geliştirilebilecek önlemleri kapsıyor. 12 gün sürecek tatbikata Yunanistan F-16 ile katılıyor. Almanya 6 Eurofighter uçağı ile tatbikatta yer alıyor.

DİNDAR NESİL YETİŞTİRMEK LAFLA OLMAZ.

Son olarak bir hususa değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı bir konuşmasında “Yine söylüyorum, dindar bir nesil yetiştireceğiz” diyor. Sayın cumhurbaşkanına sormak istiyoruz, acaba dindar nesli, Din Kültürü dersine Hristiyan olan ve Hristiyanlığı yaymak için çalışan öğretmenlerle mi yetiştireceksiniz? Ya da İsrail alfabesini Uygur alfabesi diye tanıtarak mı yetiştireceksiniz? Rotary derneklerinin okullarda faaliyetlerde bulunmasına izin vermenizin sebebi dindar nesil yetiştirmek için mi? Fulbrıght eğitim komisyonunun hazırladığı müfredat ile mi dindar nesil yetişecek? Ne yazık ki Ak parti 17 yıldır bu milletin duymak istediğini söyleyip, tam tersini yapmaktadır. Bizim insanımızın duymak istediklerini söylüyor, bizim insanımızda“ne konuştu, helal olsun” diyerek mutlu oluyor. Kurtuluşumuz ancak araştırmak ve sorgulamakla olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum.”dedi.

Editör: Haber Merkezi