Ak Partili bir vatandaşın analizi..

Ak Parti’ye gönül vermiş , emek vermiş bir vatandaşın Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştırmaya çalıştığı mektubu aynen yayınlıyoruz..

“Tüm Samimiyetimle ifade etmek isterim ki, bu gün burada yazacaklarımı sokak ta kahve de Cami Bahçelerinde AK Parti’lilerin kendi aralarındaki tüm sohbetlerinde konuştuklarını biliyorum. Çünkü bende konuşuyorum.

Fakat hiçbiri aynı söylem ve eleştirilerini Genel de yapmıyor, yanlış anlamayın, GENEL derken, Teşkilat bünyesinin dışında demek istiyorum.

Yani, sabah akşam eleştirdikleri bir konuyu, konunun muhatapları ile bir araya geldiklerinde, sanki iki saat önce eleştirdiği yanlış gördüğü garipsediği ak parti ye ve teşkilatlara yakıştıramadığı her şeyi unutuyor!

Unutmalarını geçtim, Susmalarını Tepkisiz kalmalarını da geçtim de! Az önce kendi eleştirdiklerini, ola ki o anda önemli bir ak parti li büyüğün yetkilinin yada vekilin yanında başkası söylesin, o kişiye saldıracak derecede tepki veriyor!.

Verdiği o tepki ile beraber, o vekilin yanında EN BÖYÜKKKK Ak Parti’li olurken, orada eksik yanlış gördüklerini aktaran kişi HAİN hatta orada yüzüne demeseler de arkasından FETÖ cü ilan ediliyor!.

Öyle ya! ‘’ sen kimsin lan çakal!.. Sen kimsin ki, Ak Parti yi eleştirebiliyorsun?..
Seni gidi FETÖ cü Kripto seni ‘’

Ne yani, ömrünü bu dava için harcamış olman kendin ailen anan baban la beraber hiçbir karşılık beklemeden hiçbir menfaat beklentisi olmadan sadece ve sadece vatan millet devlet ümmet için bu davanın peşinde olman sana bu hakkı vermez!.

İşte son zamanlardaki AK PARTİ nin reel e izdüşümünü anlatıyorum.

Öncelikle belirtmek istiyorum ki, Tamamen kendi düşüncelerimi anlatmaya çalışacağım.

AK Parti de üyeliğim dışında hiçbir etki yâda yetkiye sahip değilim.
Hatta gerekirse bundan da rahatsız olan var ise kâğıt üzerinde istifamı da sunarım.

Bu gün ele almak istediğim konu İLÇE KONGRELERİ..

Birileri eleştiri, kimi öz eleştiri, kimisi de hainlik diyebilir.

Fakat ben ÖZ BE ÖZ ELEŞTİRİ diyorum.

O Zaman gelin asıl konumuza başlayalım.

Kongreler başlıyor, yani il ve ilçe başkanları yönetimleri..

Konuya bodoslama tabiri ile girmek istiyorum.

Ak Parti nin kuruluşundaki teşkilatlar ve bugünleri düşünerek bir karşılaştırma yapmak istiyorum.

Bir ilçe başkanımız vardı, aynen şu ifadeleri kullanırdı,

-Partiyi yeni kurduk, 28 Şubat dönemleri ve açtığı yaralar daha çok taze, İnsanlar işlerinden aşlarından olma korkusunu yaşadığı dönemler..
Öyle ki, bazı vatandaşlarımız kendilerini geçmiş, Ak Parti ye yakın durursam: evladım, oğlum, kızım hatta damadım işinden olur korkusunu yaşıyor.

Parti binasının önünden geçen dostlarımız, bize selam verirken bile ellerini havaya Kaldırmadan bel hizalarında salladığı, abartmak gibi olacak ama vebalı muamelesi gördüğümüz dönemlerdi!..

İşte bu minvalde bu konuyu işlemek istiyorum.

Öyle zamanlar ki, şimdi ki gibi Audi’lerle BMW Mercedes’ler Wolsvagen’lerle değil,
bir Reno 12 ye, yedi kişi binip köy köy, mahalle mahalle, kahve kahve, sokak sokak gezen teşkilatlardan bahsediyorum.

Gittikleri yerlerde insanların burun kıvırdığı adeta hastalıklı muamelesi gören teşkilatlar dan bahsediyorum..

Kahvelere gidip oradaki vatandaşlara konuşma yapacakları zaman kahvedeki televizyonun sesini sonuna kadar açıp dalga geçerek kovar gibi davranışların arasında verilen bir mücadele den bahsediyorum..

Ama onlar bıkmadı, mücadele ettiler. Bir şekilde kendilerinin bu davaya olan inançlarının ne kadar samimi olduğunu anlatırken liderleri Erdoğan’ın da bu ülke hatta bu ümmet için olmazsa olmaz olduğunu bıkmadan usanmadan anlattığı dönemler..

Ak Parti öncesi ülke zaten biçare durumdaydı, bir yanda wlitler diğer yanda ise ezilenler vardı, teşkilatlar ezilenlerin yanındaydı..

Onlar, kafelere değil kahvelere gittiler

Caddelere değil, köylere sokaklara gittiler, her zaman HALK GİBİ HALKTAN birisi oldular ve bunu da bu millete hissettirdiler..

O zamanlar iktidar değilsiniz ha!..
Öyle para akmıyor, hiç kimse gelip te partiye yardım edeyim falan yok, aidat verecek üye yok..

Ben parti nin kirası vb ihtiyaçları için evindeki TELEVİZYONU satanları biliyorum..

Yahu köylere ziyarete gidecekler iki araba bulamıyorlar, arlarında üçer lira beşer lira toplayıp benzin koyuyor, gidecekleri köyün kilometresini hesap edip o kadar benzin alabiliyorlar..

Refah Parti’si döneminde ilçenin en zenginlerinden olup dava için bütün malını mülkünü kaybedenleri hatta sonradan belediye de işçi olarak çalışacak kadar zora düşenleri biliyorum..

Çok uzatıyorum değil mi?
İçinizden atıyor diyenlerde vardır, ama bilenler şu anda okuyor ise iç çekiyorlar..

Bunların hepsi gerçek arkadaşlar. İsimleri ben vermiyorum ama onlar biliyorlar..

Dedik ya, o zamanlar teşkilatta başkan olmak zuldü, zordu..

Genel merkez de kimi başkan yapacağına karışmazdı, yeter ki bu dava için koşacak birileri olsun derdi, bilirdi ki, hiçbir şeyin olmadığı bir yerde menfaat güdülmez. Gütsen ne olacak yok ki, işte bu nedenle gerçekten dava şuuru ve bilinci ile mücadele eden ağabeylerimiz, ablalarımız büyüklerimiz vardı.

Hepsinden Haklarını helal etmelerini istiyorum, bu dava için mücadele etmiş bu gün hayatta olmayanlara Allah’tan Rahmet diliyorum.

Gelelim Günümüze!

Bu gün İlçe başkanı olmak için alenen savaş var, o kadar ki, bu savaşta eski dostlar arkadaşlar akrabalar birbirlerine karşı mücadele içindeler.

Tatlı bir rekabetten bahsetmiyorum.

Bu gurupların birde Ankara’daki ağabeyleri var, hayatlarında on kere gelmedikleri bir yerde kimin teşkilatın başına geçeceğine karar veren ağabeyler..

Her şey yalan..

Kongre süreçleri başlamadan zaten başkan olacak kişi bellidir..”

(Devamı yarın)