DP Genel Başkanı Uysal, GİK’in ilk toplantısını, 14 Mayıs 1950 tarihinde Demokrat Parti’nin iktidara gelişinin 62. yıldönümünde yaptı.
“Türkiye, 14 Mayıs 1950 günü gerçek bir demokrasi bayramı yaşamıştır”
“Türkiye, 14 Mayıs 1950 günü gerçek bir demokrasi bayramı yaşamış; sivil siyaseti, kayıtsız şartsız millet egemenliğini, kalkınmacı, liberal ekonomik düzeni, dışa açık, barışçı diplomasiyi, huzur ve refah içinde büyümeyi tercih ettiğini sandıkta göstermiştir. “
“Bu geleneğin bir evladı olarak bugünün önemine binaen bizden ayrı kalan herkes için bir davet günüdür. Partimiz tarihinde yerlerini alanlar bizlerin gönüllerinde yerlerini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Bugün herkesi yeniden kucaklıyor ve partimize davet ediyoruz.”
(DP Basın Merkezi – 14 Mayıs 2012) – 6 Mayıs 2012 tarihinde Demokrat Parti Genel Başkanlığına seçilen Gültekin Uysal, yeni seçilen Genel İdare Kurulu’nun (GİK) ilk toplantısını, 14 Mayıs 1950 tarihinde Demokrat Parti’nin iktidara gelişinin 62. yıldönümünde yaptı. Uysal, bir bölümüne Rahmetli Aydın Menderes’in eşi Ümran Menderes’in de katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, “Türkiye, 14 Mayıs 1950 günü gerçek bir demokrasi bayramı yaşamıştır” dedi. DP Genel Başkanı Uysal, konuşmasında eski partilileri de demokrat parti çatısı altına davet etti.
Genel Başkan Gültekin Uysal Genel İdare Kurulu’nun (GİK) yaptığı ilk toplantının açılışındaki konuşmasında şunları söyledi:
Yaklaşık 4 saat süren GİK toplantısında Genel Sekreterliğe Baki Mert,
Genel Muhasiplğe ise Niyazi Aktaş getirildi.
 “Saygıdeğer dava arkadaşlarım, kıymetli GİK üyelerimiz, demokrasi mücadelesinin eşsiz kahramanları, Demokrat Parti’nin yılmaz ve yorulmaz mensupları ve bugün aramızda bulunan Demokrat Parti’nin, deyim yerindeyse altın hissesine sahip Menderes ailesinin kıymetli mensupları, kıymetli hanımefendi ve siz değerli basın mensupları. Önemli bir günde, büyük bir tevafuk içerisinde, kongremizde rahmeti yaşamıştık. Rahmetin yağdığı bir günde, iki büyük mutluluğu hep beraber yaşıyoruz.
“Bugün iki sevinci bir arada yaşamaktayız”
Bugün 14 Mayıs. Bugün bizleri bir araya getiren o kutlu günün heyecanıyla Genel İdare Kurulu’muzun da ilk toplantısını yaparak iki sevinci bir arada yaşamaktayız. Demokrasiyle, Anadolu’nun ilk tanışması, milletin kansız ve kavgasız, “ben de varım” dediği günün yıldönümüdür.
Bugün ülkemiz açısından çok önemli bir gündür. Siyasal iktidarın milletin iradesiyle, kararıyla değiştiği, Türkiye’nin gerçek anlamda, çağdaş demokrasiyle buluştuğu ilk gündür.
Türkiye, 14 Mayıs 1950 günü gerçek bir demokrasi bayramı yaşamış; sivil siyaseti, kayıtsız şartsız millet egemenliğini, kalkınmacı, liberal ekonomik düzeni, dışa açık, barışçı diplomasiyi, huzur ve refah içinde büyümeyi tercih ettiğini sandıkta göstermiştir.
Aziz milletimizin teveccühü ve kararlılığı neticesinde tesis edilen millet egemenliği ve tercihi ile iktidar olan Demokrat Parti, Türkiye’nin ufkunu açmış, 10 yıllık iktidarı süresince ülkemizin gerçek hedefi olan kalkınma, muasır medeniyet seviyelerini aşma yarışında çok büyük merhaleler kat etmiştir.
“14 Mayıs 1950’de iktidara gelen bizzat milletin kendisidir”
14 Mayıs 1950’de iktidara gelen sadece Demokrat Parti değil, bizzat milletin kendisidir. Devletin, milletin ayağına gitmesidir. Devletinden kaçan, korkan vatandaşın devleti ile buluşmasıdır. Milletin mukadderatına sahip çıkmasıdır. Türk Devleti ile Türk insanı, Türk milleti arasına örülen duvarların yıkıldığı gündür.
Tek partili siyasi dönem, Demokrat Parti liderlerinin cesur çıkışları, olgun ve aklı önceleyen, milleti dikkate alan siyaset anlayışları neticesinde yine milletin çoğunluğunun arzusu yönünde neticelenmiş; Türkiye büyük bir hızla dünyanın yükselen yıldızı haline gelmiştir.
“Türkiye’nin DP ile birlikte gelişip kalkınması süreci,
bir askeri darbe ile kesintiye uğramıştır”
Maalesef, Türkiye’nin DP ile birlikte demokrasi içinde gelişip kalkınması süreci, bir askeri darbe ile kesintiye uğramış; ülkemiz ve insanlarımız bu talihsiz dönemin faturalarını çok ağır bir şekilde ödemiştir.
İşin üzüntü verici yönü şudur ki, siyasi hayatımızın ilk seçilmiş başbakanının ve hükümetinin antidemokratik şekilde görevden uzaklaştırıldığı darbe döneminin başlangıç günü, ülkemizde uzun yıllar halka rağmen “Hürriyet Bayramı” olarak nitelendirilmiş ve kutlanmıştır. Bu mantık ve akıl tutulmasının ürünü süreç, daha sonraki darbeler bakımından da meşruiyet sağlayan bir zemini teşkil etmiştir.
“Ülkemiz artık farklı bir noktadadır”
Bedelini çok ağır ve üzüntü verici bir şekilde ödeyerek geldiğimiz bu günlerde, çok şükür ki, ülkemiz artık farklı bir noktadadır. Her türlü darbe, cunta girişimlerine de, antidemokratik düşünce sistemlerine de ve hatta bunları çağrıştıracak önerilere de millet vicdanı izin vermemiş, bundan sonra da izin vermeyecektir.
Büyük milletimizin hafızasına ve siyasi tarihimize güzel, şanlı, anlamlı bir sayfa ilavesi olan 14 Mayıs’a ilişkin olarak, sadece bu günü aziz milletimizle birlikte yaşayan biz Demokrat Parti’nin ve güzide mensuplarımızın değil, tüm siyasi kurumlarımızın, sivil toplumumuzun ve demokrasiye duyarlı, bağlı tüm vatandaşlarımızın bir bayram coşkusuyla kutlaması, 14 Mayıs’ın siyasi tarihimizde bir “Demokrasi Bayramı” olarak tescili kuşkusuz ki, her türlü antidemokratik düşünce ve anlayışlara milletçe karşı olduğumuzun çok güzel bir göstergesi olacaktır.
Bu demokrasi bayramını, aziz milletimize yine onların iradeleriyle, kararlılıklarıyla, mücadeleleriyle kazandıran Demokrat Parti’dir. Şu anda onların maddi ve manevi mirasçısı olarak görev ve sorumluluk üstlenmenin gururunu yaşadığımız şehit liderimiz Adnan Menderes’tir, 3. Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’dır.
Demokrat Parti, Türk siyasi hayatında var olduğu andan itibaren, yüksek sesle, kararlılıkla, samimiyetle her zaman millet iradesinin hâkimiyetini, aklı, çoğulculuğu, kalkınmayı ve refahı savunmuştur.
“Aşkla, üzerimize düşen sorumluluğun idraki ile hizmet edeceğiz”
Bilinmelidir ki, Demokrat Parti olarak bu anlayışımız asla değişmeyecektir. Menderes’le başlayan bu uzun, kararlı, samimi mücadele hiçbir şekilde kesintiye uğramayacak; aziz milletimizin geleceğinin inşasında yine büyük bir aşkla üzerimize düşen sorumlulukları hep beraber yerine getireceğiz.
Adımız Demokrat Parti, işimiz ise güzel bir yarın kurmak için uğraş veren gençlerimize, onların kıymetli ailelerine ve geleceğimize sahip çıkarak emek veren, üreten, ürettiğinin karşılığını alan, umutlarını yarınlara erteleyen değil, milletin isteklerine göre hedeflerini belirleyen bir anlayışı var etmektir.
Demokrat Parti, bugünden başlayarak yine milletin sesi olmaya, sözcüsü olmaya, milletin hakkını, hukukunu aramaya devam edecektir. Bu demokrasi meşalesini yakıp bugüne kadar taşıyanlardan, bu davayı sürdürenlerden bu mekânı yapanlardan ve bu kapıları bugüne kadar açık tutanlardan sizlerin huzurunda Allah razı olsun diyorum.
“Bugün herkesi partimize davet ediyoruz”
Bu geleneğin bir evladı olarak bugünün önemine binaen bizden ayrı kalan herkes için bir davet günüdür. Partimiz tarihinde yerlerini alanlar bizlerin gönüllerinde yerlerini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Bugün herkesi yeniden kucaklıyor ve partimize davet ediyoruz.
Bu vesileyle, başta merhum Menderes ve Bayar olmak üzere, aramızdan ayrılan tüm demokrasi kahramanlarının aziz ruhlarını rahmet ve şükranla yad ediyorum.
Bu güzel ve anlamlı günün, Türk siyasi hayatında geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki süreçte de büyük atılımlarının başlangıcı olmasını temenni ediyor, tekrar katılımlarınızdan dolayı, başta kıymetli hanımefendiye şükran ve minnet duygularımı ifade ediyorum.”
Görev dağılımı yapıldı
Yaklaşık 4 saat süren GİK toplantısında Genel Sekreterliğe Baki Mert, Genel Muhasipliğe ise Niyazi Aktaş seçildi.
 
Editör: Haber Merkezi