Mehmet DEMİRHÜYÜK
     [email protected]                    
                                                                                             
 
YİNE MEVSİM HAZAN OLDU

          Her ölüm biraz erkendir geride kalanlar için.  Lakin ölüm randevu vermeden geliyor hep. Her an gelebilirim der sanki..
Behçet Aysan’ın  dediği gibi;
Çünkü beyaz bir gemidir ölüm, siyah denizlerin hep çağırdığı.
Sen bu şiiri okurken ben belki başka bir şehirde ölürüm…..
İnsanların hayat serüvenini anlatırken  benzetmeler yapılır. Mevsimler en çok kullanılan teşbihtir. Bahar insanın doğuşunu ve gençliğini, yaz olgunluğunu, sonbahar yaşlılığını, kış ölümü anımsatır.
Kaç zaman oldu ki simalar nevbaharı, sineler muştu verecek bir nadi bekleşir.
 Lakin gönüllerimizde yine gam ve mevsim hazan oldu.
Canı, Mevlasına tertemiz teslim etmiş yiğitler cennetteki makamlarına oturduğu ve orada mevsim her daim bahardır amenna.
Canlar ömrünün baharında toprağa düştü ve düşmekte.. Mezarı soğumadan    hatırası tozlu raflarda ve parıltılı çerçevelere kaldırılmakta. Şahadet erleri belki de vefasızlığımıza küskün bu sebepten girmiyorlar düşlerimize. “Ağlamazsınız anladık ey his yoksunları, bari kahkahalarınızın volümünü düşürün, tıkabasa  yerken biraz kaldırın başınızı ve şu öksüzün göz yaşlarına bir lahza bakın” Bu hazanı nede çabuk savurdunuz harmanını kaldırdınız, der gibi.
Yahya Kemal Beyatlı diliyle;
Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer
Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber.
Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu;
Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu.
Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü,
Lakayd olan mühimsemiyor gamlı bir günü.”
 
Ve gönüller sultanı Hazreti Mevlâna teselli eder gam’a düşmüşleri;
 
Lâ Tahzen... (Üzülme!)
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman: (c.c), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
O halde ne diye üzülürsün ey can?
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;
Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..
Derdim var” diyorsun;
Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki;
Sendeki derdi nimet sayanlar da var…….
Lâ tahzen! (Üzülme!)
Ayağın kırıldı diye üzülme!
Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek…….......
İstediğin Bir şey; Olursa Bir Hayır,
Olmazsa Bin Hayır Ara...
Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir. Bu âlem bir rüyadır. Zanna kapılma ey can! Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir. Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki? Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vaz geçme:
 Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin:
Aç da kendini oku ey can!
Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta…
Ama sen bunun farkında bile değilsin.
Derdin ne olursa olsun korkma!
Yeter ki umudun Allah olsun…
Herkes bir şeye güvenirken;
Senin güvencen de Allah olsun………..
 
Lâ tahzen! (Üzülme!)
Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi...
Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla ,
Dilersen hiç konuşma...
O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma.
Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır.
Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar.
Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır.
Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin Ey Can?
 
Lâ tahzen! (Üzülme!)
………..Belalar sağanak yağmurlar gibi yağar.
Ancak başını ona tutabilenler aşk kaydına geçerler.
Belâ yolunda muayyen bir menzildir âşık.Her nereden gam kervanı gelse de.
Aşk derdinde olan kişi;
Baş derdinde değildir…
Ne istersem ben Mevlâ'dan isterim.
Verirse yüceliğidir. Vermezse İmtihanımdır…
Allah'tan bir şey istersen:
Kapı Açılır, sen Yeterki Vurmayı Bil !...
Ne Zaman dersen bilemem ama,
Açılmaz diye umutsuz olma,
Yeterki O Kapıda Durmayı Bil...!