Sandıklı’da Dededen Toruna Bakırcılık
 
Sandıklı’da ki Üstün ailesi deden gelen 4’üncü kuşak bakırcılık mesleğinin yok olmaması için mücadele veriyor.
 
İlçemiz de 4 bakırcı esnafından biri olan Üstün ailesi, eski sanayi sitesinde ki dükkanlarında deden gelen 4’üncü kuşak bakırcılık mesleğinin yok olmaması için mücadele veriyor. Hidayet,Ahmet ve Mehmet Üstün kardeşler bakırcılık mesleğini babaları Ali Üstün’den öğrendi. Ali Üstün’de bu mesleği annesinin babası olan dedesi Ahmet’den yıllar önce öğrendi. Ali Üstün ve dedesi Ahmet yıllar önce hayatını kaybederken, Üstün kardeşlerden Hidayet Üstün’de 5 yıl önce hayatını kaybetti. 51 yaşında ki Ahmet ve 46 yaşında ki Mehmet Üstün kardeşler, bakırcılık mesleğini sürdürürken bu mesleğin yok olmaması için Mehmet Üstün’ün oğlu 20 yaşında ki Alladdin ve 5 yıl önce hayatını kaybeden Hidayet Üstün’ün oğlu 28 yaşında ki Ali Üstün’e de öğretti.
 
Babaları ve amcalarından bakırcılık mesleğini öğrenen 4’üncü kuşak olan 20 yaşında ki Allaaddin ve 28 yaşında ki Ali Üstün bakırcılık mesleğini ömürleri elverdiği sürece sürdüreceklerini söylediler.
 
Babadan bakırcılık mesleğini öğrendiğini söyleyen 46 yaşında ki Mehmet Üstün: “Bakırcılık çekirdekten yetişilmesi gereken bir meslek. Sonardan ve kolaylık ile öğrenilen bir meslek değil. Babam bu mesleği dedesinden öğrenmiş bende babamdan öğrendim. Aile olarak yüz yılı aşkın bu mesleği yaptığımızı biliyorum ama ondan öncesini bilmiyorum. Bakırcılık mesleğinin sıkıntısı malzemesinin çok pahalı olmasıdır. Devletin desteği var ama desteklenirken meslekler genellendiği için biz bakırcı esnafları olarak arda kaynıyoruz. KOSGEB’in sigorta desteği var. Ama soy isimi aynı olanlar yararlanamıyor. Azalan bu mesleklerde de ancak çocuklar yetiştirilebiliyor. Birde düzenlenen toplantılarda bütün esnaflar bir arada toplandığı için yani meslek guruplarını tek tek toplamadıkları için ortaya konulan sorun sigortadan ileriye gitmiyor. Elma ile portakalı topluyorlar. Çıkan sonuçta elmalı portakal oluyor.” Dedi.
 
Bakırcılık Mesleğini sürdürmek için üniversiteyi bıraktığını söyleyen 51 yaşında ki Ahmet Üstün: “Liseyi meslek lisesinde tamamladım. Sonra Hacatepe Üniversitesi Maden Bölümüne gittim. Bakırcılığı yapmak için okulu bıraktım 1984 yılının sonlarında bu mesleğe girdim. Tabi çocukluğumuzda bakır dükkanında geçti. Bu meslek kimseyi aç koymaz. Ama sanatkar olmak ve sabretmek şartı ile. Bakırdan çorba tası, yumurta dığanı, haranı, kazan, desti yaparak bu mesleğe başladım. Çelik, alamiyum, plastik gibi malzeme çıkınca bundan para kazanamaz hale geldik. Daha sonara cami alemleri ve süs eşyaları yapmaya başladık. Sakarya Hendek Rasim Paşa Camisinin alemini yaptık. 3 metre Hilal capı ve 700 kilogram ağırlığı bulunmakta. Bunu dünyada ilk olduğunu düşünüyorum. Çünkü tamamen el yapımı. Hiçbir türlü pres makine kullanmadık. Daha sonra Amisterdami Frat Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesine yaptık. Son olarak ta Irak’ta Erbil ilinde yeni yapılan camiye yaptık” diye konuştu.
 
15 yıldır bakırcılığı mesleğini sürdürdüğünü söyleyen 28 yaşında ki Ali Üstün: “Babam 6 yıl önce vefat etti. Babam dedemden öğrenmiş. Bende babam ve amcalarımdan öğrendim. Elimiz elverdiğince, ömrümüz yettiğince bizde bu mesleği devam ettirmeye çalışacağız. Mesleğimizi öldürmemek için gayret gösteriyoruz. Genellikle bakırdan cami alemleri imal ediyoruz. Hediyelik eşyalar yapıyoruz.” Dedi.
 
20 yaşında ki Alladdin Üstün:”Şuan açık lisede okuyorum. Okurken de boş zamanlarımda dükkana gelerek babamın ve dedemin yanında bu mesleği öğrendim.Dedem babasından öğrenmiş bizde demeden ve babamdan öğrendik. Biz 4’üncü kuşağız” dedi.
 
 
Editör: Haber Merkezi