KÖYDEN KENTE GÖÇLER NEDEN DEVAM EDİYOR?
Bir zamanlar Dinar’a bağlı 60 köyde 60 binin üzerinde nüfus vardı, bu gün 60 köyün nüfusu 11.688 erkek olmak üzere 11.356 kadın var bunların toplamı 23.044 bu nedenle köylerde bulunan okullar birer birer kapandı…
Köylerin nüfusunun düşmesine neden olanların başında eğitim gelmektedir. Çocuğunu okutabilmek için köyden kente göçler nedeniyle köylerde genç kalmadı bu nedenle köyler yaşlandığı için doğumlarda da bir düşüş yaşandı…
Biraz geriye dönüp bakacak olursak:
1935 yılında 16 milyon nüfusumuzun 12 milyonu köylerde yaşıyordu…
Bu nedenle Atatürk Köylü Milletin Efendisidir demiştir…
Her şeyin başı eğitim:
Türkiye’de zorunlu ilköğretim uygulaması 11. Mahmut’un 1824 yılında fermanıyla başlamıştır…
Öğretmen açığının kapanması için Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından 17.4.1940 yılında 3803 sayılı yasayla kurulan Hasanoğlan Köy Enstitüsü açılmıştır… Bundan sonra Hemen kulağımızın dibinde bulunan Isparta’nın Gönen beldesinde açılan Köy enstitüsünde bölgemiz insanlarından birçok öğretmen yetişmiştir…
Köy enstitülerinde toplam 17.342 öğretmen yetişmiştir. Bunların 15.943 erkek 1.398 bayandır… Ayrıca 7.300 sağlıkçı 8.756 eğitmende bu okullardan yetişmiştir…
Köy enstitüleri Demokrat partinin. İktidara gelmesiyle 27.Ocak. 1954 yılında 6234 sayılı yasayla köy enstitüleri kapanmıştır…
Köy enstitülerinin kapanmasıyla eğitim ve öğretim büyük yara almıştır…
Kendi köyüm olan Uluköyden biraz bahsetmek gerekirse, Köyde genç kalmamış köyümüzde ilkokul olmasına rağmen köyümüzden okula giden öğrencinin olmadığı sadece çevre köylerden taşımalı öğrencilerin gelmesiyle eğitim ve öğretim zorunlu olarak devam etmektedir…
Köyler giderek yaşlandığı içinde doğumlarda büyük bir azalma olmuştur…
Ben 1945 yılında Uluköyde İlkokula başladığımda köyümüzde 5 sınıflı bir okulumuz vardı. Her sınıfın bir öğretmeni birde okulumuzun başöğretmeni vardı. Sınıflarda enaz 15-20 öğrenci vardı…
Öğretmenlerimizin tamamı Gönen Köy Enstitüsü öğretmenlerinden oluşuyordu…
Köy Enstitüsünden mezun olan öğretmenlerimiz sadece eğitim öğretimle uğraşmazlardı tarımla ilgili aldıkları tarım eğitimi nedeniyle Devlet tarafından kendilerine köyün en kırsal yöresinden tarla verilirdi birde Adapazarı yapımı dört tekerlekli at arabası, bir çiftte at pulluk ve tarımla ilgili araçlar verilirdi… Okulda aldıkları tarım dersleri nedeniyle kırsal olan arazilerini verimli hale getirip köylüye örnek tarımın nasıl yapıldığını gösterirlerdi…

Köy Enstitüleri bu güne kadar kapanmadan devam etmiş olsaydı bugün Tarımda Dünya lideri olurduk…
1940 yıllarda köylerin kalkınması için Öğretmen, Cami İmamı ve Muhtar üçlüsü birlikte hareket ederlerdi… Biz okulda sadece eğitim öğretim dersi görmezdik. Öğretmenlerimiz köy enstitüsü mezunu öğretmenleri oldukları için tarım dersimiz vardı. Okulumuzun bahçesine ağaç diker onların bakımını öğretmenlerimizle birlikte yapardık…
Hasta olduğumuz zaman ailemiz bizi okulumuzun başöğretmenine götürürdü öğretmenimiz tarafında bize kinin verilirdi. Daha çok hasta olduğumuzda da doktora öyle giderdik…
O dönemlerde Devlet tarafından okullara yakacak yardımı yapılmazdı. Kışın her öğrenci sabah okula giderken sırtımızda okul torbası koltuğumuzun altında birde odun parçasıyla okula giderdik… Odun getirmeyen öğrenciye sınıf öğretmeni tarafından tek ayaküstünde bir müddet durma cezası verilirdi…
Köy enstitüleri kapanmamış olsaydı bugün neler olmazdı!
Bunlardan sadece bir kaçını sıralamak gerekirse:
Köyden kente göç olmazdı.
Yoksulluk, hırsızlık, gasp olmazdı,
Okumayan çocuk kalmazdı,
Çorak toprak kalmazdı,
Dışarıdan tarım ürünleri satın almazdık,
Terör olmazdı,
Paralı eğitim olmazdı,
Dershaneler olmazdı,
Adaletsizlik olmazdı.
25.Şubat.2015