BAK HELE; “YÜZDE 100 DANA ETİ” İMİŞ…
Ülke çapında büyük marka olan sucukçu firma, birinci sınıf sucuk imalatı yaptığını ispat etmek için etiketinde “yüzde 100 dana etinden imal edilmiştir” ibaresini koyuyor...
Sorulduğunda imalatını övmek için saatlerce konuşuyor…
Ne demiş, Yunus Emre: “Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz..” 
Yunus Emre, bu ünlü sözü sanki, bu firma için söylemiş.
Etiketinde yazan “yüzde 100 dana eti” ibaresi külliyen yalan…
Neden mi?
Et ve Süt Kurumu’nun, et fiyatlarını indirmek için ithal ettiği ve piyasaya sattığı kilosu 21.50 TL olan inek etini alıyor ve sucuğu bu ithal ucuz etten imal ediyor…
Maliyeti 25 lira olan sucuğu, övüne, gerine kilosunu 40 TL’den satıyor…
Vergisini tam veriyor mu? 
Duyumlara göre hayır, verse ülke çapında vergi rekortmenleri arasına girer…
Yunus Emre, ne demiş; “Çok para haramsız olmaz..” 
Dur, daha bitmedi…
İddiaya göre; Et ve Süt Kurumundan et almadığı zaman, Nazilli ve Banaz’da şartlı kesim yapan kalitesi çok düşük etleri alıyor ve sucuğu bu etlerden imal ediyor..
Oysa, şartlı kesim etleri satılamaz.. 80 derecede pişirilerek kavurma yapılıp satılması şarttır… İddiaya göre fatura düzenleriyle kavurma yerine çiğ et getirilir ve sucuk yapılır…
Nazilli ve Banaz’dan hangi firmadan hangi kişiden aldığı biliniyor..
Öte yandan;
Kesime giren her hayvanın bir pasaportu var. Hayvanlar belgeli olarak kesiliyor ve veteriner tarafından rapor düzenleniyor…
Yani, kesilen hayvan 10 yaşında ki inekse inek, danaysa dana raporu düzenleniyor…
İnek etiyle dana eti arasında en az 7-8 lira fark var. Yani dana eti her zaman pahalı et…
Bu firma, kendine güveniyorsa: “biz milleti kandırmıyoruz, sucuğumuzda yazan yüzde 100 dana eti, ibaresi doğrudur…” diyebilir mi?
Ben iddia ediyorum, diyemez…
Çünkü; biz doğru ve gerçek olanı yazıyoruz…
Sucukta kullandıkları dana etlerinin raporlarını göstersinler, kalemimi kırmaya hazırım, söz…
Günde 15-20 ton sucuk yapacaksın ve yüzde 100 dana eti kullanacaksın ha…
Yalancıyı?...
TEDARİKÇİ…
Postal giyince boyu görünen yerden bitme biriyle, cumhuriyet çocuğu diye anılan birileri var…
Tedarikçi, para için her düzene uyan, her kılığa giren, küçülüp küçülüp postala bile giren biri..  Ve cumhuriyet çocuğunun akıl hocası ve tedarikçisi…
Siyasetteki işlerini takip eden bir ayakçıları var…
Attığı zaman mangalda kül bırakmayan, kaşar bir tip…
Postala bile giren bacaksız, her pis işin baş aktörü..
Fatura oyunundan tutun, mekanik kıyma, kelle-kulak tedarik etmeye kadar her işin içinde…
Muhtemelen, cumhuriyet çocuğu denileni kasığından bağlamış…
Ancak ikisi de, cambaz… İki cambaz bir ipte oynamaz ama bunlarda, menfaat birliği olduğu için teraziyi dengede tutuyorlar… Birbirinin arkalarından da, çok söz sarf ediyorlar…
Yunus Emre ne demiş?
“Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür..”