Yargıtay'ın İcra Freni Kararı

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin aldığı içtihat değişikliği kararıyla şirketlerin 3 bin 300 TL'nin altındaki borçlar için hemen icra takibi başlatamayacağı yönündeki kararı değerlendiren Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Afyonkarahisar Şube Başkanı Av. Şükrü Elbir, "Bu karar sadece icra sürecini geciktirecek, vatandaş açısından olumlu bir karar değil" dedi.

TÜKODER Afyonkarahisar Şube Başkanı ve Tüketici Hakem Heyeti üyesi Elbir, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada kararın aslında yeni olmadığını kaydederek, sadece Yargıtay'ın verdiği son karar ile yeniden gündeme geldiğini ifade etti. Bu konuda Tüketici Hakem Heyetlerine çok sayıda dosyanın geldiğini hatırlatan Elbir, "Bu aslında yeni bir konu değil. Bu konu 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu ile ilgili bir durum. 3 bin 300 TL'nin altındaki borçlarla ilgili mahkemeye başvurmadan önce ihtilafın çözülmesi için hakem heyetlerine başvurulması gerekiyor. Bazı kurum ve şirketler bu tutarın altındaki borçlarının tahsili için icra takibi başlattıklarında bu icra takiplerine vatandaş 'benim bu kadar borcum yok, bu borç hatalıdır' diyerek itiraz ettiklerinde, alacaklı kurumları itirazın kaldırılması için icra ya da Asliye Hukuk mahkemelerine dava açıyorlardı. O davalarda mahkemelerimizde 'konu tüketici hukukunu alakadar eder, biz görevli değiliz siz icra takibine girişmeden önce hakem heyetlerine başvurmanız gerekirdi' diye ret kararları veriyordu. Onun son noktası da Yargıtay tarafından mahkemelerin vermiş oldukları kararları onaylamış oldu. Dolayısı ile artık kurum ve şirketler 3 bin 300 TL'nin altında alacakları ile ilgili icraya giderse eğer vatandaş borcuna itiraz ederse o zaman hakem heyetine gidip karar almaları gerekecek. Kuruldan çıkacak kararlarda, kuruldaki arkadaşlar da kendi hukuk bilgileri kadarı ile karar verebiliyorlar. İşte tam bu noktada da bu kararın vatandaşın lehine ya da aleyhine işleyip işlemeyeceği gündeme geliyor. Yani kuruldaki kişiler gerçekten hukukun uygulanması noktasında karar verebilirlerse vatandaşın aleyhine olmaz, ama kuruldaki kişiler vakıf olmadıkları bir konuda karar vermek zorunda kalırlarsa o zaman vatandaşın aleyhine de gelişebilecek bir pozisyon olabilir" diye konuştu.

 

"BEDELİN DOĞUMUNA İLİŞKİN İHTİLAF OLMASI GEREKİR"

 

Yasa kapsamında vatandaşın aleyhine gelişebilecek başka konuların da olabileceğini belirten Elbir, açıklamasında şunları söyledi:

 

"Kurula alacaklı kurumlar iki türlü geliyor. Birincisi icra takibini başlatıyorlar vatandaş icra takibine 'benim borcum bu kadar değildi' diye itiraz ediyor ve bize geliyor. Yargıtay bu kararında o husus gözden kaçırarak ya da mahkemelerin iş yükünü hafifletmek amacı ile bu iş yükünün bir kısmını Tüketici Hakem Heyetlerine atmak istiyorlar. Ama bu itirazın kaldırılması için bu itirazı ancak mahkemeler kaldırabilir şeklinde İcra İflas Kanununda bir madde var. Yani bizim itirazı kaldırma yetkimiz yok, çünkü biz mahkeme gibi çalışan bir kurum değiliz. Kurum itirazın kaldırılması için Asliye Hukuk mahkemelerine gidince ve haklı bulunursa yargılama ücretleri de vatandaşın üzerine kalıyor. Bunda da vatandaşın şöyle bir avantajı olabiliyor, dava Tüketiciyi Koruma Yasası kapsamında açıldığı için normal yargı giderlerinden daha düşük oluyor. Diğer taraftan kurumlar direk bize gelip bizim bir alacağımız var ve bu ihtilaflı dedikleri zaman biz o zaman karar veriyoruz. Bana sorarsanız da tüketici yasası anlamında bedelin ödenmemesi uyuşmazlık olarak kabul edilemez, bedelin doğumuna ilişkin ihtilaf olması gerekir taraflar arasında. Yargıtay'ın bu karar sadece icra sürecini geciktirecek, diğer bir anlamı ile bu karar vatandaşa doğrudan doğruya olan bir karar da değil."

Editör: Haber Merkezi