Şenol: “Memur enflasyona ezdiriliyor”

 

Türk Eğitim-Sen Şb.Bşk.ve Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Nizamettin ŞENOL yazılı basın açıklamasında:

 

                Yandaş sendika şube başkanının 21 Ocak Çarşamba günü yerel medyaya yaptığı açıklama tarafımızca az da olsa bir gelişme olarak algılanmıştır. Düne kadar kendilerinin imzaladığı 2013 toplu sözleşmesinde memurların tatmin edici ekonomik kazanımlar elde ettiğini iddia ederken, bugün yüksek maaşlı memurlarda 123 TL’lik artışın enflasyonun altında kaldığını kabul etmesi bir gelişmedir. Yandaş sendika başkanının orta düzey maaş alan memurları da enflasyona ezdirdiklerini kabul edeceği günler çok yakındır.

                Yandaş Sendika Başkanı bizi anlamış, ama yanlış anlamış. Biz kendilerini hükümetle masaya oturdu diye değil, yan yana oturdu diye eleştirmiştik. Pazarlık etti diye değil, pazarlık edemedi diye eleştiriyoruz. Biz Memur-Sen’in kurumsal veya üyelerinin kişisel olarak bir siyasi partiye yakın olmalarından asla rahatsız değiliz. Elbette eğitimli insanlar olarak kamu çalışanlarının veya bunların kurumsal yapılarının siyasi tercihleri olacaktır. Bizim rahatsız olduğumuz husus Memur-Sen’in hükümetle olan bağıdır. Bakınız geliştirdikleri bu ilişki sendikacı – işveren hukukunu tamir edilemeyecek şekilde tahrip etti. Yandaş sendika memurun hakkını hukukunu korumak yerine ilçe milli eğitim müdürlerini, okul müdürlerini belirliyor. Şu anda da müdür yardımcılığı, alan-dal şefliklerini belirlemekte. Yani işverenin yapacağı işi yapıyor. Yandaş sendikanın göreve getirdiği müdür veya şube müdürleri ise başta aday öğretmenler olmak üzere kendilerine işi düşen herkesin önüne yandaş sendikanın üye formunu koyuyor. Sendikacının yapması gereken işi yapıyor. Ciddi bir rol karmaşası var. Biz bunu daha önceki açıklamamızda bilimsel bir terimle simbiyotik ilişki olarak adlandırmıştık. Karşılıklı bir çıkar ilişkisi söz konusu.

                Bu şahsın yaptığı açıklama kendilerinin önceliklerinin ne olduğunu da ortaya koymaktadır. Yaklaşan seçim nedeniyle eleştirilerimizin arttığını iddia etmeleri Memur-Sen – İktidar Partisi özdeşleşmesinin bir göstergesidir. Zira Memur-Sen partileşerek seçime girmeyeceğine ve bizim eleştirilerimiz yeterli zam alamayan bu yandaş sendikaya yönelik olduğuna göre, bunun seçimle alakası nasıl kurulabilir? Kendileri fazlaca politize olmuşlar. Kendilerini işveren rolüne fazlaca kaptırmışlar. Bu durum yandaş sendikanın geleneğine son derece uygundur. Zira daha önce Ahmet AKSU “Zam bakanlar kurulunun takdiridir. Çok konuşmak istemiyorum.” derken Ahmet GÜNDOĞDU da geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde kendisine “Enflasyon beklentilerin üzerinde çıkıyor. Ek zam talebiniz olacak mı?” diyen gazetecilere “Gündemimiz cumhurbaşkanlığı seçimi” diye sendikacılık tarihine geçecek bir gafa imza atmıştı. Hatta cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bastırdıkları sınava hazırlık kitabında Erdoğan’ı cumhurbaşkanı ilan etmişlerdi. Aynı Erdoğan kendilerine sendikacılık dersi verdi. O da yetmedi, İlahiyatçı Prof. Dr. Hayri KIRBAŞOĞLU Türkiye’de birçok STK var ama bunların çoğu SDK. Yani sivil devlet kuruluşu. Bunlar karar vermeli, STK mı olacaklar SDK mı olacaklar? Hükümet adına konuşmayla sendikacılık olmaz. Sendika demek sivillik demek, muhaliflik demektir. Ben de İslami camianın içindeyim. İktidarın İslami eğilimleri olmasına rağmen bir yanlışını gördüğüm zaman muhalefet etmek ve karşı çıkmak benim görevimdir. İktidarı destekleyebilirsiniz, hatta iktidarı destekleme derneği kurabilirsiniz ama iktidarı destekleyerek sendikacılık yapılamaz!” diyerek bunlara işin etiğini anlattı. Umarız ki geç olmadan anlarlar. ”

Bizim için daha önce “solcu oluyorlar.” derken şimdi de sağ bir partiyle birlikte hareket ettiğimizi iddia ediyor. Biz basın açıklamalarımıza, eylemlerimize diğer sendikaları, STK’leri, muhalefet partilerini elbette ki çağırıyoruz. Çağırmaya da devam edeceğiz. Yandaş sendikayı da daha önce çağırdık. Hatta ortak yazacağımız basın açıklamasını da bu beyefendinin okumasını teklif ettik, ama gelmediler, gelemediler. Sanırız bir yerlerden izin alamadılar.

Yandaş sendika başkanı sendika genel başkanlarının nasıl seçildiğini, konfederasyonun nasıl oluştuğunu ya bilmiyor, ya da bilmezden gelmek işine yarıyor. Kendi iş kolunda genel başkanlık seçimini kaybeden birisinin Kamu-Sen genel başkanı olarak nasıl devam edeceğini tüm yandaşlar bir araya gelse izah edemezler. Dönüp dönüp on iki yıl öncesini eleştiriyorlar. Bahsettikleri kişi kendi iş kolunda genel başkanlık seçimini kaybetmiş, delege olamamış ve Kamu-Sen genel başkanlığı da otomatik olarak düşmüş. Bakınız bu durum şunu gösterir: Türkiye Kamu-Sen bünyesindeki sendikalar çok adaylı seçimler yapmakta, üye memurların iradesi sandığa direk yansımaktadır. Bunun en bariz örneği Afyonkarahisar Türk Eğitim-Sen Şubesi’dir. Sadece ve sadece delege iradesinin tezahür ettiği ve iki listenin yarıştığı bir seçimle iş başına gelmiş bir yönetim var. Kendileri en son ne zaman çok adaylı bir seçim yapmışlar? Bu şahıs nasıl seçilmiş? Tam bir “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı!” durumu…

Türkiye Kamu – Sen her türlü baskıya, yasal düzenlemelerle çıkarılan engellemelere, ahlaksız tekliflere rağmen üye sayısını arttırmaktadır. Bu, hormonsuz, danışıklı dövüşsüz, tertemiz bir büyümedir. Türkiye Kamu – Sen’in eriyor dedikleri üye sayıları:

2013: 444.935

2014: 447.641

Türk Eğitim – Sen olarak ise

2013: 225.250

2014: 230.994

 

Bizce erime kendisinin de bahsettiği gibi yaklaşan seçimler nedeniyle yandaş sendika başkanının yüreğinin yağındadır. 

 

Editör: Haber Merkezi