Sağlık Bakanlığına bağlı Halk Sağlığı İl Müdürlüğünde neler oluyor?
 
Aile Hekimleri bilindiği gibi Halk Sağlığı Müdürlüğüne bağlı.
15 Temmuz’dan sonra tüm kamu kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi bu Müdürlükten de FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunanların ilişikleri kesilmeye başlandı.
Tam tespiti yapılanlar bu kurumdan ihraç edilirken, ilişiği ile ilgili bilgiler bulunanlar ise ilk etapta açığa alındılar.
Karı koca bu kurumda çalışan iki kişi var.
Bunlardan birisi kurumdan atıldı, ihraç edildi.
Diğeri, doktor hanım ise açığa alındı.
Geçenlerde bu doktor hanım çalıştığı aile hekimlik merkezine gider.
Daha önce kocasıyla aynı yerde çalıştığı yer burası.
 Meslekten atılan kocasının yerine gelen doktorun bilgisayarını açarak, kendi hastalarının kime nakledildiğine bakar.
O sırada kendisine müdahale etmek isteyen bayan çalışanlara da hakaret ettiği bilgisi de geldi ama, konumuz bu değil.
Hangi doktor kaç hastasını almış buna baktıktan sonra sinirli bir halde oradan uzaklaşır.
Bu durum diğer doktor tarafından tutanakla anlatılır ve Halk Sağlığı İl Müdürlüğüne konu aksettirilir.
Bu işin birinci boyutu.
**
Gelelim işin ikinci boyutuna...
FETÖ/PDY’den dolayı ihraç edilen doktorun yerine bir başka doktor burada görevlendirilir.
Açıkta olan diğer doktorun hastaları kendilerine bakacak doktor olmadığı için bu yeni görevlendirilen doktorun kendisine bakması için matbu dilekçeleri imzalayarak prosedürü yerine getirirler.
Bu dilekçeler Halk Sağlığının Toplum Sağlığı Merkezi (HSM) ye gönderilir.
Ancak hastalar nedense aktarılmaz.
Neden aktarım yapılmadığı sorulduğunda da, açığa alınan doktorun görevine geri geleceği gerekçesi belirtilir.
Kaldı ki hastanın istediği doktoru seçmek gibi bir özgürlüğü var.
Hasta ben doktor değiştirmek istiyorum dedikten sonra buna müdahale etmek, Bakanın dahi yetkisinde olmayan bir durum değil midir?
**
Halk Sağlığı Müdürlüğünün başında her zaman takdir ettiğimiz bir Doktor görevli şimdilik.
Kendisi ile ilgili pek çok kez çalışmalarını anlatan olumlu haberler yaptık.
Şahsen de sevdiğim bir kişidir.
Ama bu sevgi ve takdirimiz kurumda yanlışlıklar olduğu zaman görmeyeceğimiz anlamına gelmez.
Hele hele konu FETÖ/PDY ile ilgiliyse, her şeyi bir yana bırakırız.
**
Geçtiğimiz hafta bir haber yapmıştık.
Ambulans haberi...
Bir caddede günlerce duran ambulans.
Ambulansın üzerinde 112 Acil Servis yazdığı için haberi bu şekilde yapmıştık.
Meğer ambulans bir protokolle bu Halk Sağlığına devredilmiş, o caddede bulunan reklamcı da bu ambulansa yeni yazılar yazacakmış. O nedenle günlerce orada durmaktaymış. Hava soğuk olduğu içinde işlem yapılamıyormuş.
O zaman bahara kadar bekleyecek ambulans orada o şekilde, dedik konuyu bize aktaranlara. Hiç deponuz yada park yeriniz yokmu, ne zaman yapılacaksa o işlem, o zaman alıp getirseniz reklamcıya dedik. Haklısınız dediler. Ve ertesi gün ambulansı o caddeden alıp, depolarına götürdüler.
Ve ODAK bu haberi yaptığı için İl Halk Sağlığı Müdürümüz pek bi hiddetlenmiş.
Daha öncede hiddetlendiğini duymuştuk bu beyefendi Lütfü Akgün’ün.
Emniyet’teki bazı ilgililere hiddetlenip onları Başbakanlığa şikayet ettiğini duymuştuk.
Yaptığının yanlış olduğunu o zaman kendisine de söylemiştik.
Sanırız kızdığı zaman ağzından çıkanlara ve hareketlerine pek mukayyet olamıyor Lütfi Bey.
Bu durum hem kendi sağlığına, hem de kurumuna zararlı olabilir.
Dikkat etmesi gerek.
Dedik ya, kendisini sevip takdir ederdik.
Böyle olaylar ardı ardına gelmeye başladıktan sonra yapacak bir şey yok. Yanlış yapanı savunacak değiliz. Dediğimiz gibi konunun bir boyutu da FETÖ/PDY ye dayanıyorsa, birileri bu insanlara bilerek ya da bilmeyerek arka çıkar konuma geliyorsa, yapacakta bişey yoktur.
Böyle yanlışları olduğunda söylemek boynumuzun – kalemimizin borcu.
Şimdi soruyoruz İl Halk Sağlığı Müdürü Doktor Lütfü Akgün’e...
  • Eşi FETÖ/PDY nedeniyle ihraç edilen ve kendisi de bu konudan dolayı açığa alınan bir doktor nasıl olur da eşinin ve kendisinin daha önce çalıştığı yere gidip bilgisayarı açıp oradaki hasta doktor bilgilerini inceleyebilir?
  • FETÖ/PDY nedeniyle açığa alınan bu kişiyi Müdürlüğünüzde koruyan birisi mi vardır?
  • Halen açıkta olan bu doktorun eski görevine geri geleceğine ilişkin bilgi nereden ve kimden alınmıştır?
  • FETÖ/PDY nedeniyle açığa alınanları görevlerine iade etme yetkisi sizin uhdenizde midir?
  • Kendilerine bakmakta olan doktor FETÖ/PDY nedeniyle görevinden ihraç edilmişse, bir diğeri aynı nedenle açığa alınmışsa, bu hastalar kendilerine bakması için doktor isteme hakkına haiz değil midirler?
  • Neden Müdürlüğünüze gönderilen bu dilekçeler için anında gereği yapılmamaktadır?
  • Size bağlı olan hekimlikte meydana gelen bu olay ile ilgili olarak Emniyet, Savcılık veya Valiliğe konu hakkında tarafınızdan bilgi verilmemiş midir?
  • Verilmediyse neden böylesine önemli bir konu hakkında ilgililer bilgilendirilmemektedir?
Sorularımız şimdilik bu kadar Dr Lütfü Bey...
 
**
**
PRP VURGUNU MU VAR?
Bugünü sağlığa ayırdık ya, bu şimdi anlatacağım konuda Kamu Hastanelerini ilgilendirmekte.
Hem Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterinin, hem de Devlet Hastanesi Başhekiminin konuya duyarlılık gösterip gereğini yapacaklarından eminim.
Gelelim konumuza;
Konu kök hücre tedavisi.
Hastanın kanının alınıp, özel bir tüp içerisinde bunu belli bir işlemden geçirip ayırarak kök hücre diye adlandırılan hücrelerin hastaya geri enjekte edilmesi işlemi.
En çok eklemlerde ağrısı olan hastalara uygulanmakta.
Fizik tedavi ve Ortopedi doktorları bu yöntemi çok kullanıyorlar.
Şimdi bunları neden anlattık?
Geçen gün bir hasta yakını geldi.
Devlet hastanesine eşini götürmüş.
Dizlerinden rahatsızlığı varmış eşinin.
Orada muayenesini yapan doktor PRP adı verilen bu uygulamanın yapılması gerektiğini söylemiş.
Hasta yakını, ‘Tamam yapın doktor bey’ demiş.
Doktor eline bir kağıt tutuşturmuş.
‘Bu malzemeyi alıp gelin yapalım’ demiş.
Hasta hemen doktorun söylediği malzemeyi almak için araştırmış.
PRP yapılması için kullanılacak tüp.
Fiyatı 350.- TL.
Malzemeye bakmış bir cam tüp.
Bu bu kadar eder mi diye düşünmüş düşünmesine ama el mecbur malzemeyi de almış.
Sonra bu durum aklını karıştırmış.
Yakını olan bir başka doktora sormuş bu konuyu.
Ondan öğrendikleri iyice aklını karıştırmış.
Bu işi yapmak için kullanılan malzemeler 50 ila 100 TL arasında bulunuyormuş aslında.
Ama doktor illa bu malzeme olacak diye eline kağıt tutuşturunca yapacak bir şey olmamış tabiki.
O malzemede 350.- TL.
Şimdi iş böyle olunca o hasta yakınının aklına gelen sorular bizimde aklımıza geldi haliyle;
  • Doktorların mark ismi verip bir malzeme aldırmaları ne anlama geliyor?
  • 50 veya 100 TL ye alınabilecek malzemeyi hastaya 350 TL ye aldırınca bu aradaki para birileri tarafından paylaşılıyor mu?
  • Hastayı tedavi ediyoruz diye uygulama yapan doktorlar bu işten komisyon alıyorlar mı?
  • Şimdiye kadar bu uygulamadan kaç kişiye yapıldı?
  • Günde kaç kişiye yapılıyor?
  • Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri böyle bir şeyden haberdar mı?
  • Devlet Hastanesinin Başhekimi böyle bir şeyden haberdar mı?
  • Burunlarının dibinde böyle olaylar oluyor ve duymuyorlarsa bu ne demektir?
  • Bu uygulamayı yapan doktorlar kimlerdir?
  • Gerçekten bu işi hastaları tedavi amaçlı mı yapmaktalar, yoksa işin içinde bir komisyon olayı varmıdır?
Hasta yakınının ve o anlattıktan sonra bizlerinde aklına gelen bu soruların cevabını yetkililerin vermesini bekliyoruz.
Sadece cevap vermek yeterli değildir elbette.
İlgili makamlarda oturanların bu konu hakkında bir soruşturma açıp açmayacaklarını da merakla bekliyoruz.
Kendisinin duyarlılığından emin olarak bu konuyu buradan Değerli Valimiz Aziz Yıldırım’ın da dikkatlerine sunmuş oluyoruz.
***
 
AKÜ HASTANESİNDE YİNE AYNI MANZARALAR
Bugünkü manşetimiz dikkatinizi çekmiştir mutlaka.
AKÜ Hastanesinden bir manzara daha...
Daha önce bir kaç kez AKÜ Hastanelerinin durumunu anlatmıştık.
Sadece anlatmakla kalmadık, fotoğraflarını da yayınladık.
Ama nedense Rektör Solak bu konulara karşı beklenilenin aksine tepkiler vermeye devam ediyor.
Beklenilen nedir?
Böyle olaylar basında yer aldığında başta Rektör olmak üzere ilgililerin teşekkür etmeleri beklenilir, bizlerin gözünden kaçmış sayenizde bu eksiklikleri veya hataları gördük diye...
Ama bu zatlar maalesef en küçü eleştiriye bile tahammül gösterebilecek yapıda değiller.
Dünyanın her yerinde ve Ülkemizde ‘Üniversite Hastanesi’ denildiği zaman ‘en üst düzeyde ve gelişmişlik, modernlik ve hijyen’ beklentisi vardır.
Hiç bir yerde yapılamayan ameliyatların yapıldığı, doğru teşhis ve tedavilerin uygulandığı yerlerdir Üniversite Hastaneleri.
Tüm dünyada ve Ülkemizdeki diğer Üniversite Hastaneleri öyledir de...
Ama Afyonkarahisar’daki AKÜ Hastanelerinde bu modernlik, hijyen ve hasta memnuniyeti maalesef yerlerde sürünmekte desek hatalı olmayız.
Bakın bugünkü manşete.
Bir hasta yakını diyorki, ‘Biz üşüyoruz, ısınamıyoruz. Dışarıdan ek battaniye aldım geldim’ diyor.
Şaka gibi bişey olsa gerek.
Ve o hasta yakını hemen oradan uzaklaştırılıyor.
Neden?
Çünkü içeride Bakanlar var.
Onlar duymasınlar.
Rektöre ne bu rezalet diye sormasınlar, en azından Rektörün suratına öyle bakmasınlar.
Daha önce yazmış ve fotoğraflarını yayınlamıştık.
Kırık yatağın altına karton konularak hastanın yatırılması mevzuu...
Bir diğeri.
Oğlu AKÜ hastanesinde mikrop kapıp, yoğun bakıma alınan gencin hikayesi.
O genç daha sonra hayatını kaybetmişti.
Kadıncağız gideceği yeri olmadığı, parası da olmadığı için orada ikili koltukta günlerini geçirmişti.
Bunun fotoğraflarını yayınlamıştık.
Küplere bindi Solak.
Savcılığa şikayet etti bizi.
Yetmedi tazminat davası açtı.
O’da yetmedi tekzip gönderdi.
Yılmadık, yılmayacağız da...
Adalet karşısında boynumuz kıldan ince.
Artık bundan sonra Hakimlerimize, Savcılarımıza güveniyoruz.
Yargıdan FETÖ/PDY bağlantılı olanların ayıklandığını biliyoruz.
Ama buradan Rektör Solak’a söylüyorum.
Gözlerini ve diğer duyu organlarını iyi aç ve okuduğunu anla Hoca Solak.
Bak bu Üniversite Hastaneleri kolay kurulmadı.
Nice zorluklarla bu hallere getirildi.
Ne senin, ne de etrafındaki üç beş kişinin babasının malı değil o hastaneler.
Devletin malı.
Devletimizde o hastaneleri ve içerisindeki personeli bu halka hizmet versinler diye yaptı, istihdam etti.
Her ay milyonlarca lira Afyonkarahisar halkının sağlığı için veriyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
Nasıl ki bir bakan yardımcısının tahlil neticelerini vermek için altındaki devletin aracıyla otel kapısına kadar gitmeyi biliyorsan ve bunu da anlatmaktan gocunmuyorsan, oraya gelen her hasta içinde sen olmasan da oradakiler aynı duyarlılığı göstermek mecburiyetindelerdir.
Şimdi o üşüyen hastalar için gidin ve gereğini yapın.
Gereğini yapın derken, neden böyle konuştun diye adama çıkışma Hoca Solak.
Görevlendir ilgililerini, neden üşüyorlar araştırmalarını sağla.
Bir Bakan yardımcısı ya da zengin birisi bu durumda olsa ne yaparsan, git veya gönder ilgililerini aynı duyarlılıkta gereğini yapsınlar.
 
Editör: Haber Merkezi