PKK-KCK İle Kandil’de Aracısız Çözüm Müzakereleri
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay MİT ve Kamu Güvenliği Müsteşarlıklarının Kandil ile doğrudan müzakerelere başlayacaklarını, aracısız olarak yürütülecek bu görüşmelerde “eve dönüş-dağdan iniş” programlarının ele alınacağını açıkladı.
Atalay’ın bu açıklamayı yaptığı saatlerde Lice’de ise PKK Mezarlığın’a konulan ve 1983’teki ilk PKK saldırılarını gerçekleştiren Mahsum Korkmaz’ın heykeli güvenlik güçlerince indirilirken çıkan çatışmalarda 1 yurttaşımız hayatını kaybetti.
Hükümet Kandil ile aracısız görüşmeleri gündemine alırken, Lice’deki bu olay sonrasında Kandil’den yapılan açıklamada “AKP devleti ateşle oynuyor, bölge halkını tahrik ediyor, çatışmaya zemin hazırlıyor” açıklamasını yaptı.
Bir gün önce de PKK’lılar hem askere hem de polise saldırı düzenledi. Bu açıklamaların anlamı nedir. Şayet çözüm süreci Kandil ve İmralı ile “aracısız” sürdürülecek, HDP devreden çıkartılacak, Müsteşarlar ya da MİT görevlileri görüşmeleri yürütecekse pazarlık masasına ne konulacak?
Meclisin, muhalefet partileri ve demokratik kurumların bilgisi dışında hükümetin ya da Cumhurbaşkanı olsa bile gerçekte Başbakanın görevlendireceği mutemel bürokratların devlet adına yürütecekleri görüşmelerde verilecek sözlerin, taahhütlerin güvencesi ne olacak, yaptırımı ne olacak?
İlginç olan bu açıklamalar yapılırken, Kuzey Irak’ta da hızla bağımsız Kürdistan’ın kuruluşu doğrultusunda hazırlıklar yapılıyor, adımlar atılıyor. Kuzey ırak Bölgesel Kürt Yönetiminin Başkanı Mesud Barzani Bağımsız Kürdistan’ı ilan etmek için referanduma gideceklerini açıkladı.
Irak’ta merkezi hükümetin kuruluş çalışmaları devam ederken, IŞİD’in saldırılarını Irak’ın kuzeyine yoğunlaştırması, Kürt bölgesine, Türkmenlerin, Hristiyanların ve Yezidilerin yaşadığı bölgelere saldırarak, yüz binlerce insanı Türkiye sınırlarına doğru sürmeye başladı.
Hükümetten Barzani’nin bağımsızlık açıklamasına karşı bir tepki olmadı. Görüş de açıklanmadı, sessizlik tercih edildi.  
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (KIBKY) Başkanı Mesut Barzani, hakimiyetleri altındaki bölgede, bağımsız bir Kürt devletine, ABD ve Türkiye’nin karşı çıkmayacağını açıkladı. Almanya ise IŞİD’e karşı Kürtlere silah yardımı yapacaklarını ancak Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletine onay vermeyeceklerini ilan etti.
Barzani’nin bağımsızlık açıklaması yapmasının anlamı, en üst düzeyde bu konunun Türkiye ile konuşulmuş olduğudur.
Barzani’nin, ABD ve Türkiye’nin muhtemelen bağımsız bir Kürt devletinin ilanına karşı çıkmayacaklarını söylemesi, “Aktif bir destek veya direniş beklemiyorum” demesi, bu konuda bir hazırlığın da yapıldığını gösteriyor.
Ancak bu açıklamalara İran ve Rusya’dan çok sert tepkiler geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Irak’taki gelişmelerin kaygıyla izlendiğini, Irak’ın “toprak bütünlüğünden ve bunun korunmasından yana” olduklarını duyururken, İran’ın açıklaması daha da sert bir tutumu yansıtıyor.
Irak’ın bölünmesini ‘İsrail planı’ olarak değerlendiren İran Dışişleri Bakanlığı, buna asla izin verilmeyeceğini duyurdu.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın açıklamalarına baktığımız zaman, böyle bir gelişmenin, yani Bağımsız Kürdistan ilanının, İran’ın askeri müdahalesine kadar uzanabileceği ortaya çıkıyor.
İran Bakan yardımcısı: “Kuzey Irak liderleri Mesud Barzani ve Neçirvan Barzani’ye dostane ve açık olarak Irak anayasasının ihlalinin, herhangi bir tarafın çıkarına olmayacağını aktardık. Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığından bahsetmek, Kürdistan’ı birkaç 10 yıl öncesine geri götürmek demektir. Bunu, kardeşçe Kuzey Irak yetkililerine söyledik. Kuzey Irak liderlerini soğukkanlı olmaya çağırıyoruz ve aceleci eylemlerden kaçınmalarını talep ediyoruz.” diyor.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, Türkiye’nin stratejik bakış açısının da kendileriyle aynı doğrultuda olduğunu ifade ediyor.
İran yönetimi, Türk yetkililerle yapılan resmi görüşmelerde, Irak’ın bölünmesine karşı olduklarını kendilerine ilettiklerini belirterek, “Ankara’nın bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına onay vermeyeceği inancındayız. Türkiye, koşullar gereği göreceli olarak, Irak Kürtlerinin bazı isteklerini kabul edip, yahut bu aşamada sert bir tepki vermekten kaçınabilir. Fakat Kuzey Irak’ın bağımsızlığı konusunda, Ankara’nın stratejik bakışı İran’la aynıdır” açıklamasını yaptı. Hükümetten ne Barzani’nin açıklamalarına ne de İran Dışişleri Bakan Yardımcısının sözlerine bir tepki gelmedi. Ancak böyle bir durumda yani bağımsız Kürdistan’ın ilanı ve Irak’ın bölünmesi durumunda, bunun arkasından nelerin geleceği, hangi süreçlerin gelişeceği kestirilemez.
NSA’nın gizli belgelerini ve telefon dinlemelerini ifşa eden ve ardından kaçarak önce Hong Kong’a ardından Rusya’ya sığınan Amerikalı Ajan Edward Snowden, birkaç gün önce “IŞİD projesinin birkaç yıllık bir proje olduğunu ve arkasında ABD ile İsrail’in bulunduğunu” açıkladı.
Bütün bu gelişmeleri birlikte değerlendirdiğimizde, IŞİD’in Irak ve Suriye’deki eylemleri, işgal altına aldığı bölgeler, ilan ettiği Hilafet ve Irak’ın fiilen üçe bölünme yolunda olması yanında, Suriye’de de benzer durumun söz konusu olduğunu yani Sünni, Şii ve Kürt olarak bölündüğünü görüyoruz.
Dolayısıyla Irak’ın, Suriye’nin, Libnan’ın bölünmesinden, küçük küçük çok sayıda devletçiğin ortaya çıkmasından en çok yarar sağlayacak olan, düşmanlarının bölünüp zayıflamasından en fazla güçlenecek olan bölgede İsrail.
Bu çerçevede daha önce IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin CIA ajanı olduğu CIA tarafından eğitildiği yönündeki iddialar da NSA Ajanı Edward Snowden’in açıklamalarıyla teyit edilmiş oluyor.
Bölgemizde yaşananlar ülkemizi yakından ilgilendiriyor. Yakın takibe ve vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz.
 
                                                                                         
 
 
                             
 
 
Editör: Haber Merkezi