Paralel Başbakan
Başbakan, 10 Ağustos seçimlerinin hemen akabinde yaptığı balkon konuşmasında, artık alışık olduğumuz ve tutmayacağını bildiğimiz vaatleri sıralayarak, “77 MİLYONUN CUMHURBAŞKANI” olacağını söylerken, kafasındaki ve tavırlarındaki modelin bunun tam tersi olduğu görülüyor.
YSK’nın 15 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere elden gönderdiği kesin ve resmi seçim sonuçları hâlâ bekletiliyor. Resmi Gazete Müdürü ne hikmetse bu esnada senelik izne ayrılıyor. Aynı bildirim TBMM Başkanlığına, kamuoyuna duyurulmak üzere TRT Genel Müdürlüğüne ve RTÜK Başkanlığına gönderildiği halde resmi kesin sonuçlar açıklanmıyor.
Çünkü açıklandığı anda Başbakanın, Başbakanlığı ve Milletvekilliği düşecek. Ülkemizin önde gelen tüm hukukçuları, anayasa hukukçuları, Başbakanın Başbakanlık makamında “FUZULİ ŞAGİL” konumunda olduğunu söylerken, o hâlâ üçlü atama kararnameleri ile bürokraside kilit noktalara atamalar yapıyor.
İşte bu tavır hukuk, yasa, anayasa tanımazlığın kanıtıdır ve 12. Cumhurbaşkanının nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağının da açık işaretidir!
Yüksek Yargı Kurumları işlevsiz durumda ve bir yandan da tehdit altındadır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Eylül’deki Adli Yıl Açılışı’na Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu katıldığı takdirde “katılmayacağını” açıkça söyleyerek Yargıtay’ı tehdit etmektedir.
Yargının yıllardır oluşmuş geleneklerini, ilkelerini yok saymaya yönelik bu tavır üzerine Yargıtay Başkanlar Kurulu “olağanüstü” toplantıya çağrılarak, adli yıl açılış programını ve kimlerin konuşup, kimlerin konuşmayacağını belirlemeye çalışmaktadır.
Daha göreve başlamadan, yargıyla kavgalı bir tutum benimseyen Başbakanın, Cumhurbaşkanının asli ve anayasal görevlerinden birisi olan “Devletin kurumları ile yasama, yürütme, yargı arasında uyum ve ahengi sağlamak”  konusunda bir kaygı taşımadığı, sorumluluk hissetmediği gibi, aksi yönde davranma konusunda, daha istekli ve kararlı olduğu anlaşılmaktadır.
ANAYASA VE YASALAR NEZDİNDE, 15 Ağustos’tan bu yana Başbakanlık makamı işgal edilmiş durumdadır. Alınan kararların, Başbakan imzasıyla uygulanan tüm işlemlerin “yok hükmünde” olduğu açıktır.
27 AĞUSTOS’TAKİ AKP KONGRESİ’NE Başbakanın AKP Genel Başkanı ve Başbakan olarak katılması, oy kullanması, parti Genel Başkanını belirlemesi hukuksuzluğun zirvesi olacaktır.
Bütün bu ısrarlı tavırlar ve tutumlar, 28 Ağustos’tan itibaren ülkeyi daha önce olduğu gibi ayrıştırarak, yasaları, yargıyı tanımayarak, yetkilerini ve görevlerini aşarak yönetmeye kalkacak bir Cumhurbaşkanı profili ile karşı karşıya olacağımızı göstermektedir.
Başbakan, kendisine yakın gazetecilerle yaptığı söyleşide, Çankaya Köşkü’nü kullanmayacağını “Müzeye dönüştüreceğini” söylemektedir.
Atatürk Orman Çiftliği’nde inşaatı TÜM YARGI KARARLARINA RAĞMEN YASADIŞI BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRÜLEN yeni Başbakanlık kampüsünde, Cumhurbaşkanı için plan tadilatı yapılarak, çalışma ofisi düzenlenmektedir.
Bu da Cumhurbaşkanının, çalışmalarını Başbakanlıkta yürüteceğini, bir anlamda “Paralel Başbakan” olmayı ve hükümet üzerinde sürekli gölgesini bulundurmayı düşündüğünü göstermektedir.
Kaldı ki, Cumhuriyetin simgelerinden Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’nün “ESKİ TÜRKİYE” olarak müzeye dönüştürülmesi projesi, Cumhuriyetin ve kurumlarının tahrip edilmesi yönünde atılmış büyük ve kabul edilemez bir adımdır.
ÇANKAYA KÖŞKÜ, ilk günden bu yana Cumhuriyet’e ev sahipliği yapmış bir mekandır. Bu mekanı kullanmayı ret eden bir CUMHURBAŞKANININ hedefleri, hesapları, hayalleri ve Türkiye’mizi getireceği nokta, iyi sorgulanmalıdır!
Yalçın GÖRGÖZ
CHP İl Başkanı
 
 
Editör: Haber Merkezi