FETÖ/PDY Paralel devlet oluşturarak Anayasal düzeni ele geçirmeyi hedefledi
 
FETÖ Elebaşının örgütüne yıllar önce verdiği emir;
Geriye adım atma, fırsat kolla...
Kuvvet dengesi yoksa, kuvvete başvurmayın...
Çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz...
Bütün Anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti kendi cephemize çekmeliyiz...
bir adliyede, bir mülkiyede, hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, böyle ferdi mevcudiyetler gibi ele alınıp böyle değerlendirilmemelidir. Yani gelecek adına bizim o ünitelerde garantilerimizdir. Bizim varlığımızın bunlar nabzıdır. Bu alanda varlığımızın teminatıdır
///
 
 
Yapının Terör Örgütü Olarak Kabulü ve Darbeye Teşebbüs
Süreç içinde Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından örgütün Milli Güvenliği tehdit ettiğine, bir terör örgütü olduğuna ve diğer terör örgütleri ile işbirliği yaptığına dair kararlar verilmiştir.
Bu bağlamda ilk karar 26.02.2014 tarihli toplantıda verilmiştir. Bu tarihten itibaren MGK toplantılarında düzenli olarak örgüte ilişkin değerlendirmeler yapılmış ve çeşitli kararlar alınmıştır. 30.12.2014 tarihli toplantı sonrasında yapılan açıklamada Paralel Devlet Yapılanması vurgusu yapılmıştır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesi yapılan 26.05.2016 tarihli MGK toplantısında, Millî Güvenliği tehdit eden Paralel Devlet Yapılanması bir Terör Örgütü olarak kabul edilmiştir.
Haziran 2016’da örgüt ile ilgili ilk yargı kararı verildi
Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin 10 Haziran 2016 tarihli kararıyla örgüt ilk kez bir Yargı Kararı ile Terör Örgütü olarak kabul edilmiş ve sanıklar hakkında değişik cezalar verilmiştir.
Ayrıca ülke genelinde gerek örgüt lideri Fetullah GÜLEN, gerekse örgüt mensupları hakkında Silâhlı Terör Örgütü Kurmak ve Yönetmek başta olmak üzere çeşitli suçlardan yargılamalar devam etmektedir.
Kaynağı Anayasa’dan alınmadan Devlet yetkisini kimse kullanamaz
Anayasa’nın Başlangıç’ının ilgili kısımları şöyledir:
Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; Anayasa VI. Egemenlik Madde 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
FETÖ/PDY Paralel devlet oluşturarak Anayasal düzeni ele geçirmeyi hedefledi
Özetle; Paralel Devlet Yapılanması; Anayasanın başlangıç ve 6. Maddesine Aykırı olarak hareket eden, Türkiye Cumhuriyet Egemenliğini belli kişi ve zümreler tarafından kullanılması amaç edinen kişilerin, Devlet organları içine girerek faaliyet göstermesidir. FETÖ/PDY Silahlı Terör örgütünün, strateji ve taktiği içerisinde Devlet modeline uygun bir şekilde, örgüt üyelerine devlet içine sızmasın sağlayarak, Paralel bir devlet oluşturarak Anayasal düzeni ele geçirmeyi hedeflemektedir.
 
 
///
FETÖ elebaşı maksadını çok yıllar önce örgütüne aktardı...
İşte FETÖ elebaşının o sözleri...
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık No: 1999/420 nolu dosya üzerinden düzenlemiş olduğu iddianamede Terör örgütü Liderinin Paralel Devlet Yapılanması ile ilgili basına yansıyan bazı TV konuşmalarının çözümünü iddianameye koymuştur bu iddianamede;
 
Adliye ve Mülkiye’ye işaret ediyor
İslami gelecek adına 2 hedef Adliye ve Mülkiye: Arkadaşlarımızın mevcudiyeti İslami geleceğimiz adına bu işin garantisidir. Bu açıdan Adliye Mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ülkelerde garantimizdir. Bizim varlığımızın bunlar nabzıdır. Zayiata meydan vermeyin. Daha bunun neye ihtiyacı var, nasıl takviye edilmeli, bu demeli, sürekli o araştırılmalı, daha bir takviye edilmeli, fakat mevcuttan da bir ölçüde taviz verilmemeli derken yani fevkalade korumaya alınmalı, katiyyen zayiata meydan verilmemelidir.
Esnek olun, sivrilmeden hareket edin
Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir. Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Bu açıdan, bir taraftan bu kanun ve kuralları kullanma, biraz önce anlattığım esneklik içinde, diğer taraftan bir kanun ve kural adamı olma imajını uyarmak, yani harfiyen riayet ediyor bunlar denmeli, denmeli ki muntazam terfilerin arkasında bir ölçüde bu vardır. Ve sizin ileriki dönemde daha hayati, daha önemli yerlere gelmenizin arkasında da bu vardır. Yani sivrilmeden mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerilere gitmek, iş de bu iki müessesede olduğu gibi hayati dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur.
İstikbale yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin
Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara alınmadan hissettirmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır. İstikbale yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin. Adliyede, ister Mülkiyede arkadaşlarımızın gittikleri yerlerde daha rahat iş yapmaları, tutulmaları, Kaymakam iseler Vali olmaları, sıradan bir hâkim iseler takdir olunan bir hakim olmaları, siyasi güçlerle ve bize yüzde yüz ters olan insanlarla açık bir diyaloğumuz olmasa bile böyle çatışmamalı. Fakat az buçuk aynı cephe sayabilecekleri, yani duygu ve düşüncelerimize, siyasi mülahaza ile bile sıcak bakan ve bizi terk etmeyen bir çevre içinde mülahaza edebileceğimiz siyasiler vardır.
 
Geriye adım atma, fırsat kolla
Müslüman durmaz, koşamıyorsan yerinde zıpla. Türkiye’de önümüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi bir de gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksın. Çünkü durmak, hem de durgunluk paslanma meydana getirir. Bu mülkiyede de, adliyede de her zaman söz konusu olur. Yürümeli, eğer biz tüm nabzı tuttuk, kalp dinledik. Baktık ki geriye adım attıracaklar, bence adım atmam beklerim, fırsat kollarım. Yani her şey bir oyundur. Kung Fu gibi bir oyundur. Taekwondo gibi bir oyundur. Yani her zaman insanın hasmını bir yumruk vurup yere yıkması şeklinde değildir. Bazen hasmımdan kaçmak bile çok önemli bir manevradır. Kuvvet dengesi yoksa kuvvete başvurmayın. Çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz. Dışarıdan bizi korkaklıkla itham edeceklerdir.
 
Bütün Anayasal müesseselerde ki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır
Yine orada o esnekliği gösterecek, geriye çekiliyor gibi yapacak, fakat adımlarınızı daha ileriye atıp gideceksiniz, işte bu herkes için, yani ister değişik şekilde resmi olsun, ister Mülkiye’de çalışan arkadaşlarımız olsun, ister Adliye’de çalışan arkadaşlarımız olsun herkes için söz konusudur bu. Fuzuli kahramanlık yerine ele geçirmeyi tercih ederim. Bazı arkadaşlar bir takım cesaretli ruhları cesaretlendirmek, secaatlendirmek, bir takım ruhları heyecanlandırmak için belki kahramanca tavırlara ihtiyaç vardır diye düşünebilirler. Fakat ben kuvvet dengesi olmadığı için şahsen o yol yerine kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu şahsen tercih ederim. Bu mesele mülkiye ve adliyede çalışan arkadaşlarımız için çok önemlidir. Bence hususi ile öyle devlet memuru olan arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Fuzuli kahramanlık olur. Böyle bir dönemde tam özümüzü bulacağımız, kıvama geleceğimiz ana kadar, dünyayı sırtımıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacağımız ana kadar, o kuvveti temsil edeceğimiz şeyler elimizde olacağı ana kadar, Türkiye’de ki devlet yapısı ölçüsüne göre, bütün Anayasal müesseselerde ki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır.
 
FETÖ elebaşının başka bir ortamda yaptığı konuşmada söyledikleri
NTV isimli televizyon kanalında yayınlanan videokasetin çözümünde şu sözler yer almıştır;
İster mülkiyede, ister adliyede, ister diğer sahalarda böyle bir münasebetle bahsetmiştim, arkadaşlarımızın mevcudiyetinin İslami geleceğimiz adına, o işin garantisidir. Yani bu açıdan bir adliyede, bir mülkiyede, hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, böyle ferdi mevcudiyetler gibi ele alınıp böyle değerlendirilmemelidir. Yani gelecek adına bizim o ünitelerde garantilerimizdir. Bizim varlığımızın bunlar nabzıdır. Bu alanda varlığımızın teminatıdır. Bu ölçüde ve eğer şimdiden mevcut olanlar mevcudiyetini koruyamazsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız veya korumada şimdi onları kazanmaya çalıştığımız gibi zorlanırız.
 
//
 
Mülkiye:
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Mülkiye yapılanması kapsamında; 3 Vali Yardımcısı ve 4 Kaymakam gözaltına alınmış tamamı tutuklanmıştır. Dosyalar yetkisizlik kararı verilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
 
Devlet Modeline Uygun Paralel Örgütlenme ve Paralel Devlet Yapılanması:
Örgüt 1970’li yıllardan günümüze kadar uygulamış olduğu “örgütlenme yöntemleri”, “taktik” ve “stratejiler” çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla incelendiğinde; uygulanan yöntemler değişse de amacının değişmediği, temel hedefinin Türkiye'de devletin bütün Anayasal kuramlarım ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır.
 
Bu kapsamda FETÖ/PDY’nin; tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme,
Öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme,
Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adli; maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma,
Yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme, Kamu, ÖSYS ve benzeri sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kuramlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarından tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yerleştirme yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır.
 
Sistemi yıkmak yerine, ele geçirmeyi hedeflediler
Örgütün özellikle, TSK, Emniyet, Yargı, MİT, Mülkiye ve Bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girmiştir.
F.GÜLEN ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle, mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir.
STK lar ve Medya gücüyle gizli faaliyetler yaptılar
FETÖ/PDY, yurt İçinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, Tv istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurarak; amacına uygun planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini yürütmüştür.
Askeri ve stratejik birimlere yöneldiler
'Hizmet ve eğitim hareketi' olarak görünmesine rağmen, FETÖ/PDY’nin paralel kadrolaşma hedefinin, “askeri”ve “stratejik” birimlere yöneldiği; gücün stratejik bilginin ve paranın olduğu her yerde örgütlendiği görülmektedir. Bu hedeflerden birisinin de askeri ve stratejik projelerin, kriptolu telefonların üretildiği, bilirkişi raporlarının verildiği TÜBİTAK birimleri olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç itibariyle, Paralel Devlet Yapılanması; sayılan yüzleri aşan söz konusu kuram/kuruluşları aracılığıyla, devlet kurumları içindeki üyeleriyle “Devlete Paralel”, olarak örgütlenen organize bir yapıdır.
 
AKÜ’deki bir öğrencinin yazdıkları...
Bir  Gazeteci Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesinde Okurken Başından Geçenleri Kaleme Aldığı Yazısında bakın neler anlatıyor;
Bizi otogarda karşılayıp aldılar
“Üniversiteyi kazandığımın açıklanmasının ertesi günü bu sefer onlar beni bırakmadı. Eve yerleştirmek için aradıklarını söylediler. Tabi bilmediğim bir şehirde bana birilerinin yardımcı olmak istemesi mutlu etti. Babamla gittiğimizde bizi Otogardan Ablalar aldı, Babamı ise Abiler. Dinlendikten sonra hep birlikte kayıt işlemlerimi yaptırdık. Üniversiteye kayıttan sonra cemaatin bir yurduna çağırdılar ve ev kirasının aylık 240 TL olduğunu, yazları da bu kirayı ödemek zorunda olduğumu söylediler. Ama evde 6 kişi kalacaktık ve Afyon’da zaten kaloriferli ev, aidat dâhil 450 TL falandı. Bizden gelen para yaklaşık 1500 TL olacaktı. Bu paranın bir kısmının gazete aboneliğine, bir kısmının Sızıntı, Aksiyon Dergisine gittiğini falan söylüyorlardı. Onun haricinde Su, Elektrik Faturası ya da Mutfak Masrafı da yine bu paradan yapılacaktı. Kabul ettim, imzaları attık ve çıktık”
(Öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme,)
Gülen’in kitaplarını okumak zorundasınız
‘İlk haftalar yavaştan kitap okumalara başlamıştık. Önce Risale okuyorduk ilk başlarda, sonra Fetullah GÜLEN’in kitaplarını. Yaklaşık bir saatlik okuma yapardık. Çoğu kişinin olduğu gibi Gülen’in kitaplarından hiçbir şey anlamıyordum. Ablaya başka kitap okumak istediğimi söyledim. Bana yapılan baskıdan nefret ederim ve ters teper. Bu baskı sinirlendiriyordu beni. Abla, başka kitapta tabiî ki okuyabileceğimi ama bu saatte Gülen’in kitabını okumak zorunda olduğumu söylerdi. Genellikle 6 gibi herkes evde olurdu ve bu programa akşam namazından sonra başlardık. Kitap okumadan sonra Gülen’in kasetlerini dinlerdik.
Asker gelir baskın yaparsa...
Çoğu evde CD çalar vardı ama bizde teyp vardı o yüzden eski kasetlerden dinlerdik. Abla not almamızı ister sonra aklımızda kalanları sorardı. Bu arada eve ilk geldiğimizde dayalı döşeliydi. Bütün cemaat evleri böyledir, öğrenci olarak siz sadece kendinize portatif dolap ve yastık yüzü falan alırsınız sadece. İstişare gruplarımız başlamıştı artık. Perşembe günleri, Gülen’in CD’si gelir bunda da sohbet olurdu. Aynı sohbetin herkul.org’da da yayınlanacağını, ancak bunun kaçak gibi gözükmemesi için izledikten sonra kırılması gerektiğini söylerlerdi. (Bu CD’leri ablanın bölgeden getirdiği laptoptan izlerdik) Zaten anti asker düşüncelerle yetiştirildiğimiz için, her an bir asker gelir de baskın yaparsa (sanki dağdayız) bu delillerin ortada olmaması gerekir derlerdi.
Haftalık nelerin yapılması gerektiği talimatı gelirdi
İstişare toplantılarında CD izledikten sonra Gülen tarafından geldiği söylenen gündemi okurlardı. Bunda haftalık ne yapılması gerekiyor falan onlar yazardı. Hani atıyorum Ramazan ise, Ramazan da burs toplanacak, herkesin hedefi şu kadar diye. Ya da bir kişi 2 kez abone olmalı gündemi gelirdi.’
(Yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme,)
Neden adliyede katip olmak önemlidir?
“KPSS olacağı yıl Ev Ablası bizi toplamış, Polis olmak isteyen var mı diye sormuştu. Ben 2. Sınıftayken bir arkadaşım olmak istediğini söylemişti, onunla ayrıca konuşmuşlardı. Bu arkadaşım başörtülüydü, sonra ne oldu, KPSS’ye girdi mi bilmiyorum. Başka bir gündem daha geldiğinde Adliyelerde Kâtip olmak isteyen var mı diye sormuşlardı. Bazı evlerden olmak isteyen varmış, hatta onlara F klavye çalışın, o alandan az giren var derlerdi. Neden kâtiplere bu kadar önem verdiklerini sormuştum, abla da bana, bizden birinin adliyede işi varsa, kâtip dosyanın yerini değiştirebilir, bizim hâkimlere denk gelecek şekilde ayarlama yapabilirdi. Hocaefendimizi ilgilendiren bir dosya vardı bir keresinde dosyası böyle değişmiş, başka tarihe atılmıştı demişti”
(Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adli; maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma,)
///
Bir başka tanığın anlattıkları...
Memur olacak çocukları onlar belirlerdi
 “Şükrü Hoca isimli şahıslar özellikle üniversite ilk sınavından sonra bizlere bile öğrencilere haber verin şu kadar puan alanlar gelsin diyerek Memur olacak çocukları belirlemeye çalışırlardı. Bizlere Memur edeceğiz derlerdi. Ancak bu çocukları Polislik için seçtiklerini ben öğrenmiştim. Bu çocukları tespit ettikten sonra kendilerinin belirledikleri sayıdaki öğrencilere mesajla şu gün şu saatte Nedim Soner Öğrenci Yurdunda toplantı var diyerek mesaj gönderiyorlardı ya da telefonla haber veriyorlardı. Bu çocuklar toplandıktan sonra da içeride ne konuştular ben bilemiyorum. Bu toplantılar neredeyse haftalık bir kamp şeklinde gerçekleşiyordu. Ancak toplananları görüp biliyorduk. Hatta ben merak ettiğim için birkaç tanesine ne yaptınız toplantıda diye sorduğumda. Bana Polislik Sınavının Cevap Anahtarını verdiler demişlerdi. Ancak ben o çocukları isim olarak bilemiyorum”
(Kamu, ÖSYS ve benzeri sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kuramlarına ve etkin okullara girmesini sağlama, yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır.)
 
Hizmet hareketinden mezun olmayan hiç kimse polis – asker olamayacak
 “.... isimli şahsın Körfez Dershanesinde İngilizce Öğretmeni olduğunu, Yarıyıl Tatillerinde yapılan kamplarda çocukların başlarına giden ve zaman zaman kendileri ile yaptığı sohbetlerde Fetullah GÜLEN’den bahsederek, gün gelecek hizmet hareketinden mezun olmayan hiç kimse ne polis ne asker olabilecek demiştir”
(Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adli; maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma)
 
Devletin kılcal damarlarına eleman yetiştirme
“Polis, Asker, Savcı Hakim ve Kaymakamlık gibi meslek gruplarına geçecek öğrencilerle ilgilenecek kişiler mahrem yapı birimleridir. Bunlarla ilgilenen imamlara ve takibi yapan kişilere Doktor denmektedir. Ben bu kişilere neden doktor dendiğini sorduğumda, devletin kılcal damarlarına, Müslüman kişileri yerleştiriyoruz, bu kişilerle özenle ilgileniyoruz diyorlardı”
 (Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adli; maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma)
 
Ve bir başka tanığın anlatımları...
 “15 Temmuz darbe girişiminden sonra ben bu Fetulah Gülen yapılanmasını Terör Örgütü olarak görüyorum. 15 Temmuz darbe girişimi hain kişilerin, yaptıkları eylemlerdir. Bu eylemi de Fetullah GÜLEN liderliğindeki FETÖ Terör Örgütünün yaptığını anladım. 15 Temmuz gecesi Ankara’dan Afyona otobüsle gece saat 22.00 gibi geldim evdeydim sabah kalkınca darbeyi öğrendim. Şuan anlıyorum ki, takma isimler, ByLock gibi programlar bu yapının kötü amaçları için kullanılan yöntemlermiş, zamanında bu kişilerin hareketlerini sorgulamadığım için çok pişmanım.
Sistematik olarak bizleri örgüte sokmuşlar
FETÖ yapılanmasına bağlı olarak faaliyet gösteren Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrenci evleri, FETÖ örgütüne bağının artmasını sağlama, örgüt yapısının kurallarını benimsetme, beyin yıkama gibi faaliyet gösteren Fetullah Gülen ideolojisinin aşılatıldığı yerlerdir. Fetullah GÜLEN yapılanmasındaki öğrenci evleri benim gibi fakir ve dini hassasiyetleri olan öğrencileri yavaş yavaş, sistematik olarak zaman içerisinde örgüte içine sokarak, insani ilişkilerle bağlar artırılarak, düşünmez, sorgulamaz insan haline getirilmektedir. Bulunduğun çevredeki herkes bu yapıdan olunca kopmak, ayrılmak imkânsız hale gelmekteydi.
Düşünce anlayışımız kıt imiş...
FETÖ öğrenci evlerinde iken sanki denizde ki bir balık misali, denizden çıkarsak boğulacağız gibi bir düşünce içerisinde oluyorduk. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ yapılanması çöktü, dağıldı fakat biz hale hayatımıza devam etmekteyiz. Düşünce anlayışımızın ne kadar kıt olduğunu anladım. Örgüt ve yöneticileride bizim bu düşünce içerisinde olmamızı sağlayacak etkinliklerde bulunuyordu”
(Yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme,)
 
Editör: Haber Merkezi