DR. UYGUR TEMİZER, MHP’DEN ADAY ADAYI

 

Kendilerine hizmet etme azim ve kararında olduğum çok kıymetli Afyonkarahisarlı hemşerilerim,

 

Değerli İl Başkanım, MHP’nin vefakâr ve cefakâr yöneticileri,

 

Bana aday olma gücünü veren, mensubu olmaktan şeref duyduğum Türkiye sevdalısı MHP’li kardeşlerim, aziz dava arkadaşlarım,

 

Yüreği Milliyetçi Türkiye idealiyle yanan, ruhu Türk-İslâm Ülküsü’ne sevdalanan, Al bayrağın aşkını gönlünde, Üç Hilâlin gururunu göğsünde taşıyan muhterem büyüklerim, saygıdeğer hanımefendiler ve sevgili genç ülküdaşlarım,

           

Çok değerli misafirler ve basınımızın güzide temsilcileri,

 

Hepinizi selamların en güzeli olan Allah’ın selâmıyla selamlıyor, sizlere en kalbî muhabbetlerimi sunuyor, toplantımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran siz değerli gönül dostlarıma teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.  

               

Çok kıymetli dava arkadaşlarım;

Yapmış olduğumuz basın toplantısının amacı; 07 Haziran 2015 seçiminde Milliyetçi Hareket Partisi’nden aday adayı olduğumu ilan etmek; aziz Türkiye’miz, yüce milletimiz ve Afyonkarahisar’ımızla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmaktır.

 

Aziz Hemşerilerim;

14 Yaşımdan beri gönül verdiğim, lise ve üniversite dönemlerimde gençlik teşkilatlarında görev aldığım, hayatım boyunca idealleriyle yoğrulduğum Türk milliyetçiliği ülküsünün emrinde olduğumu açıklamak, 35 yıllık çalışma hayatımda ve devlet kademelerinde edindiğim bilgi birikimimi ülkücü düşünceyle birleştirerek Afyonkarahisarlı hemşerilerime hizmet etmek için bu kutlu yola çıkmış bulunmaktayım.

 

Değerli hemşerilerim,

Mart-2015 itibariyle ülkemiz çok önemli ekonomik, sosyal ve siyasal meselelerle karşı karşıyadır.

-              Emekli perişandır ve ciddi geçim sıkıntısı içindedir. Maaşı her geçen gün gerilemekte ve fakirleşmektedir.

-              Esnafımız siftah yapmadan kepenk kapamaktadır.

-              Çiftçi ekemez, ektiği ise para etmez hale gelmiştir.

-              İşverenlerimiz ağır enerji ve faiz maliyeti kıskacındadır.

-              İşgörenlerimiz enflasyona ezdirilmiştir.

-              İşçinin iş güvencesi, işçi sağlığı ve kıdem tazminatı tehlikededir.

-              Ülke PKK terör belasına yenilmiştir.

-              Yolsuzluk ve soygun tavan yapmıştır.

-              Çok partili siyasi hayata geçildiği 1950 yılından günümüze kadar geçen sürede, yolsuzlukları nedeniyle dört bakanı istifa eden başka bir hükümet yoktur. Rekor AKP’dedir. Oy çokluğu ile yüce divana gitmeseler de millet vicdanında aklanmamışlardır.

-              Aylık 60.000 TL otele kira bedeli ödeyen bir bakan oğlu ile bu hükümet döneminde tanışılmıştır.

-              Evde para kasaları dolu bir bakan oğluna dünyada rastlanmamıştır.

-              Ayakkabı kutularında milyon dolarlar olan bir genel müdür batı ülkelerinde ayaklarından asılacağı halde, bu ülkede savunulmuş korunmuştur.

-              Asgari ücretin net olarak 949,07 TL olduğu bir dönemde hepinizin malumu olduğu bakan bugün Yediyüzbin TL bedelli saat takmaktadır.

-              Haram-Helal kavramlarının yer değiştirdiği, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” ifadeleriyle ahlaki erozyonun yaşandığı bir süreçten geçmekteyiz.

 

Kıymetli hemşerilerim örnekleri çoğaltmak mümkündür. Referansının İslam olduğunu iddia eden bir grup için bütün bunlar yüzkarasıdır. Mahkeme-i Kübra’da milyonlarca kul hakkının hesabının sorulacağından da kuşkumuz yoktur.

 

Kıymetli hemşerilerim,

-              AKP anlayışının; adaletten, işi ehline vermekten, haktan hukuktan uzaktan yakından alakası kalmamıştır.

-              Kamu kurumları ehliyetsiz kişilerce haksız şekilde doldurulmuştur.

-              Senelerce iş peşinde koşanlar yok sayılmış, yakınları sınavsız işe yerleştirilmiştir.

-              Türkiye iş aramada “ umudunu yitirmiş” insanlarda dünya rekortmenidir.

-              Türkiye kadın cinayetlerinde dünyada en baştadır.

-              Son bir yılda 125.000 aile boşanmıştır. Toplumun temeli dediğimiz aile çatırdamaktadır.

-              Uyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar inmiş, ahlakdışı ilişkiler tavan yapmıştır.

-              Ülke geçim sıkıntısında, yolsuzlukta kendi rekorlarını yeniler hale gelmiştir.

-              Maalesef kadına şiddet ve tacizde dünya rekoruna gidilmekte, insanımızın kanını donduran cinayetler işlenmektedir.

-              Ülkemiz israfta dünya birincisi haline getirilmiştir. Dünyada bizden 10 kat, 20 kat daha zengin ülkelerin başkanlarında, bu kadar lüks, şatafat ve makam aracı yoktur.

 

Kıymetli Hemşerilerim,

AKP hükümeti 13 yılda işsizliği çözememiş, ciddi yatırımlar yapamamıştır. Ülkemizde inşaata dayalı kent rantları oluşturulmuş, üretime dayalı reel sektör yok sayılmıştır.

 

- Afyonkarahisarımız AKP’ye çok ciddi destekler verdiği halde, milli gelirden üzerine düşen payı alamamıştır.

 

Kıymetli hemşerilerim,

 

Çok daha önemlisi ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü tehlikededir. Güneydoğunun birçok yöresinde vatandaş sokağa çıkamaz hale gelmiştir. Bırakın vatandaşımızın can güvenliğini, asker ve polisimizin dahi can güvenliği yoktur. Bu bölgede maalesef PKK’nın şehir örgütlenmesi olan KCK denilen gerçek paralel yapı alan hâkimiyetini eline geçirmiştir.

 

                Değerli Gönül Dostlarım, 

                Konuşmamın başında şu hususu özellikle ifade etmek isterim ki, 07 Haziran seçimleri; Türkiye’nin üzerinde yeniden  “Sevr” oyunlarının oynandığı, ülkenin bölünmenin eşiğine getirildiği, Türklüğün aşağılanmaya çalışıldığı, İslâm’ın çıkar hesaplarına meze yapıldığı, millî hassasiyetlerin dumura uğratıldığı, toplumun temeli olan aile müessesemizin ve ahlâkî değerlerimizin hiçe sayıldığı, esnafın, çiftçinin, memurun, emeklinin perişanlık çektiği, üretimin düşerken tüketimin çılgınca arttığı, ama birilerinin haram para ile zenginliğine zenginlik kattığı, yoksulluk, yolsuzluk, yalan, talan ve hırsızlığın ayyuka çıktığı, partizanlığın, adam kayırmanın ve haksız kazanç elde etmenin marifet addedildiği,  hak sahibi fakir-fukara boş gezerken kendi yakınlarını torpille ballı işlere sokanların adaletten bahsettiği, birileri tarafından vatanın emlâk, bayrağın bez parçası, millî marşın aranjman sayıldığı, millî kimliğin, millî kültürün ve millî hassasiyetin yok edilmeye çalışıldığı, gençliğin küresel rüzgârlarla ruh kökünden koparıldığı, milletimizin 36 etnik kimlikle tarif edilmek istendiği, gayrı millî unsurların el üstünde tutulduğu, muhtaç hâle düşürülen insanımızdan “Sadaka Kültürü”yle oy devşirildiği, devlet imkânlarının siyasi yandaşlara peşkeş çekildiği ve toplumsal patlamanın çok büyük bir tehlike arz ettiği bir dönemde yapılan çok mühim ve kritik bir seçimdir. 

 

 Çünkü -siyasi âmâ olan AKP hariç-  herkes şu gerçeği çok açık olarak görmüştür ki, bölünme ve Türk milletini etnik kökenlere ayrıştırma süreci sonunda ülkemizin bir bölgesinde hayali değil gerçek “paralel devlet”, terör örgütü ve siyasi uzantıları tarafından fiili olarak hayata geçirilmiştir. Çözülme süreci sonunda artık teröristlerle müzakere süreci başlamıştır. PKK'nın siyasallaşma süreci gittikçe artmış ve gelişmeler de PKK'nın talepleri ve hedefleri doğrultusunda ilerlemiştir. İktidarın söylemlerinin aksine silah bırakmayan, sınır dışına çıkmayan, ancak buna karşın il ve ilçe merkezlerinde kol gezerek, daha çok silahlanan ve eylemlerini geçmiş dönemlere göre daha rahat bir şekilde düzenleyebilen bir PKK gerçeği ortaya çıkmıştır. Aynı senaryo önümüzdeki seçimlerin arifesinde yeniden tekrarlanarak PKK’lı teröristlerin “silahlı mücadeleyi bırakacakları” iddia edilmektedir. Ancak sözde çözüm sürecinde iki yılı aşkın süredir edindiğimiz tecrübeler göstermektedir ki, bu söylemin içi boş, aslı yok ve amacı ise genel seçimlerde aziz milletimizi aldatmaya yönelik bir çabanın ürünüdür. Zaten “silah”ın değil “silahlı mücadele”nin bırakılacağı ifade edilirken, AKP ve HDP’nin birlikte oynadığı bir algı operasyonu sahnelenmektedir.   “6-8 Ekim Olayları”nda; PKK’nın ayaklanma başlattığı ve bölgedeki güçlerini sınandıkları da herkesin malumudur.   “Çözüm Süreci”nin “kalkışma” ve “ayrılma süreci” ne gittiği de açık bir hakikattir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin bu yönde yapmış olduğu “Çözüm” değil “Çözülme” isimlendirmesi, yaptığı bütün tahliller, parti olarak haklılığımızı her yönüyle ortaya koymaktadır. Türkiye iyi yönetilememekte, Türk Milleti’nin değerleri korunamamakta, Türkiye’nin güneydoğu bölgesi her geçen gün ayağımızın altından kaymaktadır. Bu sebeplerle Büyük Türk Milleti’nin HDP ve PKK’nın dümen suyunda hareket eden AKP’ye bu seçimlerde büyük bir ders vermesi gerekir.

 

Bu seçim; “Çözülme Süreci”nin devam edip etmeyeceğine, AKP eliyle PKK’ya verilen tavizlere dur denip denmeyeceğine, ülkemizin güneydoğusunun bölünerek “Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi”ne eklenip eklenmeyeceğine, nihayet “Dört Parçalı Kürdistan”ın birleştirilerek “Büyük Kürdistan”ın kurulup kurulamayacağına karar verilecek hayatî bir seçimdir.

 

Bu seçim; hepinizin çok iyi bildiği gibi sadece ülkemizin kaderini belirleyecek bir seçim değil, hem Türkiye’nin, hem Türk Dünyasının, hem de İslâm coğrafyasının kaderinin çizileceği bir seçimdir.  Küresel güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi’ni bütün detaylarıyla hayata geçirmek için var gücüyle çalıştığı, Ortadoğu’da haritaların yeniden çizildiği, yanı başımızda İsrail’e ikinci bir biraderin peydahlanmaya çalışıldığı, Türk Milleti’ne Anadolu Beylerbeyliği’nin bile çok görülerek,  kolunun bacağının budanmak istendiği bir dönemde yapılan çok önemli bir seçimdir.      

 

Bu seçim; Türk Milletinin birlik ve beraberliği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası, Türk Milleti ve Devletinin bölünmezliği, ülkemizin maddi ve manevi kalkınması için Türk insanının; kirli oyunlara karşı Milliyetçi Hareket’e destek vererek “vatanın bölünmez bütünlüğü” için oy atması, yani bölünüp bölünmeme tercihini ortaya koyması gereken seçimden öte bir seçimdir. 

 

Bu seçim; her türlü emperyalist oyuna, küresel tezgâhlara, iç ve dış mihrakların ülkemiz üzerindeki sinsi plânlarına karşı çıkmak ve onların suratına bir Osmanlı tokadı indirmek için;  yeniden Kuvâ-i Milliye ruhuyla hareket edip, parti tercihinin ötesinde Türk Milleti’nin istiklâline sahip çıkmamız gereken tarihi bir seçimdir.

 

            Bu seçim; sadece sıradan bir milletvekili seçimi olmayıp, Türklüğün istikbalinin oylandığı bir seçim olacaktır. Bu seçim; “Başkanlık Sistemi” adı altında Türk vatanını eyaletlere ayırmak, “Yeni Anayasa” denilerek “Türk Milleti” gerçeğini yok etmek isteyen AKP iktidarı ve bölücü yandaşlarına karşı; gururla “Ben Türküm!” diyen herkesin “Türk Vatanı, Türk Bayrağı, Türk Milleti ve Türk Devleti”nin teminatı olan Milliyetçi Hareket Partisi’ne destek vermesi gereken bir seçimdir. 

 

            Çünkü Türk vatanının bölünmez bütünlüğü, Türk devletinin bekâsı, Türk bayrağının semalarımızda ebediyen dalgalanması ve Türk milletinin ilelebet payidâr olması için milli bir duruş sergileyen tek siyasi parti Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Hepinizin çok iyi bildiği gibi MHP’ye verilen her oy; kilise ahlakından milletimize elbise dikmek isteyen şer güçlerin ve ortaklarının tezgâhlarına son verecektir. 

           

            MHP’ye verilen her oy; bölücülüğe yağlı bir kurşun sıkmaktır. 

 

            MHP’ye verilen her oy; Türk kimliğini, millî birlik ve bütünlüğü savunmaktır.

     

            MHP’ye verilen her oy;   bölgesinde sözü dinlenen, kardeşlerinin haklarını koruyan, Kıbrıs’a, Kerkük’e, Kafkaslara, Halep’e, Bosna’ya, Doğu Türkistan’a, Batı Trakya’ya sahip çıkmak, Turan illerini gözetmek, İslâm ülkelerini kollamak, ülkemizi çağlar üzerinden sıçratarak Bilgi Çağı’nın ötesine geçmeye namzet olan bir Türkiye’yi kurmaktır. 

 

            MHP’ye verilen her oy;   hem maddede hem de manada zirveleri tutmak, haksızlığı, yoksulluğu, yolsuzluğu ve hırsızlığı ortadan kaldıracak lekesiz bir adalet nizamı kurmaktır. 

 

            MHP’ye verilen her oy;   madde ile manayı, ilim ile imanı birleştiren, Türk Cihan hâkimiyeti mefkûresini cihad ruhuyla yüceltip İslam’da yeniden dirilişi esas alan yüzde yüz yerli ve millî bir idareyi iktidar yapmaktır.   

 

            MHP’ye verilen her oy;  insanımızın titreyip kendine dönerek yeni bir diriliş gerçekleştirmesi, Türk Milletinin silkinip yeniden ayağa kalkması, gayrı milli güçlerin heveslerinin kursağında kalması, yeniden Milliyetçi Türkiye’nin kurulması, Dünya Türklüğünün şahlanması ve İslâm Âlemi’nin güven içinde olması demektir. 

 

            MHP’ye verilen her oy, sadece küresel emperyalizmin ve bölücülüğün çanına ot tıkmakla kalmayacak; aynı zamanda Î’lâ-yı Kelimetullah Davası’nın, ecdadımızın tarihî mefahirinin ve Türk-İslâm Medeniyeti’nin yeniden inşasına vesile olmaktır. 

 

            İşte bütün bu yüce değerler manzumesini, Devlet-i Ebed Müddet ilkesini ve siyasi hedefler mefkûresini savunan tek parti MHP ve duruşundan taviz vermeyen, gücünü yalnızca milletinden alan, yabancılardan medet ummayan, dürüstlükten asla ayrılmayan ve çizgisinde kırıklık olmayan tek lider Devlet Bahçeli’dir.  

Bu itibarla siyaseti, millete ve devlete hizmetin önemli araçlarından birisi olarak görmenin ötesinde, içinde yaşadığımız bu tarihî şartlarda Türk’üm diyen herkesin MHP’ye destek vermesi gerektiğine inanıyorum. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu amaca ulaşılacak yegâne siyasi hareket olduğuna da bütün kalbimle inanıyorum. Bin yıllık Türk vatanında, milletimizle birlikte, bölgesinde lider ve dünyada güçlü bir Türkiye hedefi için çalışmaktan gurur ve heyecan duyuyor, bu dava için çalışan, ter döken ve mesai sarf eden bütün ülküdaşlarımı cân-ı gönülden kutluyor ve teşekkür ediyorum. 

                Gençlik yıllarında bu davaya icâbet eden ve hayatı boyunca bu yoldan ve “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti” ülküsünden ayrılmayan bir kardeşiniz olarak bu kutlu yürüyüşe hizmet etmek ve 35 yıllık meslekî birikimlerimle katkı vermek için 07 Haziran 2015 seçiminde Milliyetçi Hareket Partisi’nden aday adayı oldum. 

 

Bu seçimlerin; Türk Milleti, Afyonkarahisar ve MHP camiası için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Milletimize hizmeti şiar edinmiş bir gönüldaşınız olarak, sizlerden yardım ve destek istiyor, dualarınızı bekliyorum.  

Türk Milletine hizmet etmeyi kendine hayat felsefesi edinmiş bir ülkücü olarak; hiç bir ayrım yapmaksızın toplumun tüm kesimlerinin problemlerini, dertlerini kendi derdim ve meselem olarak görüp hizmet etmeye talibim. İnsanımız; kendine yakın, onlarla kolay iletişim kuran; yüreğini ve elini dostça uzatan temsilciler ister. Bu kardeşiniz de; “ben” olmayı bir yana bırakıp, “biz” olmayı düstur edinmiştir. Şahsıma teveccüh gösterilmesi halinde; 08 Haziran 2015 sabahı MHP iktidarı ile doğacak günle beraber, Afyonkarahisar’da topyekûn bir kalkınma seferberliğine öncülük etmeye, çok kapsamlı projelerimle birlikte hazır olduğumu ifade etmek istiyorum.

Bu göreve talip olan ve liyakatlerine güvendiğim bütün milletvekili aday adayı arkadaşlarımı kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyor ve aday adaylarımızın camiamıza hayırlı uğurlu olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

         Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, millî birlik ve beraberliğimizin ilelebet devamı için,           Vatanımızın içinde bulunduğu tehlikeli siyasi gerilim ve “çözülme”  sürecinin son bulması için, Ülkemizde ve Afyonkarahisarımızda da topyekûn bir kalkınma hamlesinin başlangıcı için bütün hemşerilerimi, 07 Haziran 2015 seçimlerinde MHP’ye oy vermeye ve destek olmaya davet ediyorum.

Çok şükür ki; mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi ve onun bilge lideri kararlı duruşu ile milletimizin umut ışığı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi, 07 Haziran seçimlerinde;  Allah’ın inâyeti ve hepimizin elbirliğiyle, çalışmasıyla Afyonkarahisar’daki eski gücüne tekrar erişecek ve mecliste çok daha güçlü bir biçimde temsil edilecektir.  Türk-İslâm Davası’nın yücelmesi istikametinde çalıştığımız sürece, Hakk yolundan ayrılmadığımız müddetçe Cenâb-ı Hakk bizlere yardım etsin, muzaffer etsin, aziz eylesin.

 

Değerli Gönül Dostlarım, Aziz Ülküdaşlarım;

Biz MHPliler; aç hürler, tok esirler ülkesi istemeyen, külfet-nimet dengesinin insanımıza eşit dağıtılması gerektiğini savunan Türk Milliyetçileri olarak, paramızı pul olmaktan, insanımızı Batı’ya kul olmaktan kurtaracağız.

 

Biz MHPliler; duran ekonomi çarkını harekete geçirerek insanımızı aş ve iş sahibi yapacak bir ekonomik kalkınma planını yürürlüğe koyacağız.

 

Biz MHPliler; iktisâdî bağımsızlık olmadan siyasi istiklâlin garanti altına alınmayacağının şuurunda olan bir anlayışa sahip olarak “İstiklâli tam bir Türkiye için Kuva-yı milliye” ruhu ile çalışacağız.

 

Biz MHPliler; Türk Milleti’nin inanç, kültür ve tarihiyle barışık yaşaması, milli kimliğimizin ihyâ edilmesi ve Türkçenin korunup kollanması için var gücümüzü ortaya koyacağız.

 

Biz MHPliler; cehâlete karşı ilim, tefrikaya karşı ittihat, düşmanlıklara karşı muhabbet silahıyla mukabele edeceğiz.

 

Bu sebeple biz ülkücüler; Türkiye’yi Sevr şartlarına mahkûm edenlerden, AB/D’ye köle yapanlardan, ülkemizi insan hakları, iş güvenliği, eğitim, ilmî çalışma, sağlık, refah düzeyi açısından dünyanın en geri ülkelerinden biri hâline getiren bu “sistemi” kökünden değiştirmek için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz.

 

Biz ülkücüler; hortumcudan, vurguncudan, soyguncudan-, yalancıdan, talancıdan, dolandırıcıdan, milleti ezip inin inim inleten tuzu kurulardan hesap sormak,  milletin kaynaklarını partili yandaşlara, üç beş dönme-devşirmeye, gayrı Türk ve gayrı Müslim kesime peşkeş çekenlerin, sureti haktan görünüp insanımızı kandıranların, kendi yamukluklarını millete de sirayet ettirmek isteyen mandacıların boğazına yapışmak için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz.

 

Biz ülkücüler; her şeyin eğitimden geçtiği gerçeğinden hareketle, eğitim sistemimizi ilmî, millî ve modern bir anlayışla yeni baştan organize edip, bir elinde bilgisayar, diğer elinde Kur’an olan, gönlü Türk Dünyasına sevdalı, kalbi İslâm Âlemi’yle birlikte atan ve yalnız Türk-İslâm dünyası için değil bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olacak çözüm önerilerini tebliğ ve temsil etmek için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz.

 

Biz ülkücüler; toplumsal yapının ayrışan sınırlarını değil bütünleşen noktalarını öne çıkarıp, insanımızın inandığı gibi yaşamasını ve düşüncelerinden dolayı takibata uğramamasını temin edecek bir demokrasi kültürünü hâkim kılmak ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını utanmadan yiyenlerden hesap sormak için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz.

 

Şu hâle bakın ki, çiftçimiz kredi batağındayken, esnafımız Bağ-Kur primlerini ödeyemezken, emeklimiz geçim sıkıntısı nedeniyle ek iş ararken, işçimizin çalıştığı fabrika kapatılırken, gençlerimiz işsizlik girdabında sürüklenirken, Türk ekonomisi en az üç başlı halde ve halkımız borç sarmalında bankalara esir hale gelirken, Türkiye’yi 13 yıldır idare ede(meye)n AKP hükümeti “ekonomik istikrar”dan ve “refah düzeyi” nin arttığından bahsetmektedir. 

 

Elhak doğrudur; AKP’lilerin çocukları ve yandaşları refah içinde yaşıyor olabilir, ancak milletin kâhir ekseriyetinin geçim sıkıntısından canı burnundadır.  Doğrudur; bazı AKP’lilerin evlatları kaynağı izah edilemeyen ve kamyonlarla taşınan çok büyük paraların sahibi olmuştur. Üstelik bu kirli işlere adı karışan eski bakanlar Yüce Divan’da yargılanmaktan plânlı ve kararlı bir şekilde kurtarılmıştır. TBMM’deki iktidar çoğunluğu ellerindeki sayısal gücü; halkımızın dertlerine çare olmak yerine, kirli iş ve akçalı ilişkileri aklamak için kullanılmıştır. İşte biz, bütün bunların hesabını sormak, gırtlaklarından haram lokma geçenlerin burunlarından fitil fitil getirmek için aziz milletimizden ve değerli hemşerilerimizden destek istiyoruz.  

 

Biz, “Önce Türkiye, sonra partim, sonra şahsım” diyen Türk-İslâm Davası’nın müntesipleriyiz. Biz ülkemizi karşılıksız severiz. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, kendisini ülkesine ve milletine adamışların partisidir. 12 Eylül’den önce; “Vatanımın ha ekmeğini yemişim, ha uğrunda kurşun!” diyenler, Türkiye’yi bir Sovyet peyki yaptırmamak için beş bin şehit vermişlerdir. Ülkücüler; bugün de, yarın da bu aziz vatanımızı; ne bölücülere, ne de ne idiğü belirsizlere bırakmayacaktır... Bu vesileyle 12 Eylül’den 35 yıl sonra Ege Üniversitesi’nde şehit verdiğimiz Fırat Çakıroğlu’na bir kere daha Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyorum.   “Hepimiz Hırant’ız!” diye gezen Ermeni artıklarına karşı, bütün ülkücüler olarak büyük bir aşkla ve kâvî bir imanla  “Hepimiz Fırat’ız!”  diyor, bütün şehitlerimize ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na Fatihalar gönderiyorum.

 

   Bu duygu ve düşüncelerle son olarak şunu ifade etmek isterim ki; gözü olana gün ışımıştır... Anadolu yaylasında yalan, talan, vurgun, soygun, şahsiyetsiz politikalar ve bölücülüğe verilen tavizler artık son bulacak, İslâm medeniyetine, Türk kültürüne,  millî hassasiyetlerimize düşmanlık yapanların, kendilerini Türk değil “Türkiyeli” olarak görenlerin, Türk milletine “mozaik” diyenlerin, PKK ile oyun sahneleyenlerin ipliği pazara çıkacak, Milliyetçi Hareket devri başlayacaktır.

 

Verilecek her türlü karara saygılı olduğumu, her zaman ve her zeminde partimizin emrinde nefer olarak hizmet edeceğimi belirtiyor, bu vesileyle MHP camiasına, bütün ülküdaşlarıma ve kıymetli hemşerilerime bir kere daha saygı ve sevgilerimi arz ediyorum.  

 

07 Haziran 2015 Seçimlerinin Türk Milleti ve MHP için hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi Türk’e has İslâm imanıyla selâmlıyor ve cümlenizi Allah’a emanet ediyorum. ALLAH UTANDIRMASIN VE CÜMLEMİZİN ALLAH (C.C.) YAR VE YARDIMCISI OLSUN.     

 

 

                                                                                             

                                                                                                               DR. UYGUR TEMİZER

                                                                          MHP Afyonkarahisar Milletvekili Aday Adayı

                                                             

 

 

 

Editör: Haber Merkezi