“DİLSİZ ŞEYTAN”
Bilinen bir hadisi dün hatırlattılar:
‘Haksızlık karşısında susanlar, dilsiz şeytandır, vebal altındadır’
Afyon’da FETÖ/PDY operasyonu sonunda bir tartışma başladı.
Paralel örgütün, yedikleri naneleri özet olarak anlattım.
İmanli-inançlı insanların nasıl kandırıldığını ve sömürüldüğünü izah ettim.
Himmet adı altında toplanan paraların önemli bölümünün Pensilvanya’ya aktarıldığını, bu işlere alet olanların devletin istihbaratı tarafından tespit edildiklerini ve yargı önünde hesap vermeleri gerektiğini belirttim.
İsimlerinin açıklanması konusuna gelince:
Kimin paralelci olduğunu biz tespit etmedik. Mesela Apti, paralel örgüt elemanı olduğu için gözaltına alındı demedik. Bilinen, fotoğraflarından tanınan veya ilgili mahkeme tarafından iddianamesi kabul edilen ve bu yargılamada adı geçenleri yazdık..
Ortada bir haksızlık iddiası var ki, ağır cezada dava açılmış, yargı tarafından gözaltı kararı verilmiş..
Gazetecinin görevi, kamuoyunu aydınlatmak olduğuna ve paralel davası en önemli gündem konusu ise…
“Haksızlık karşısında susanlar, dilsiz şeytan” değil midir?
Kim şeytan olmuş oluyor?
Ortada, devletin var gücüyle mücadele ettiği paralel yapı örgütü varken, bu mücadeleye katılmamak destek vermemek devlete ihanettir..
PKK terör örgütüne verilen mücadele kadar önemli bu davanın, mahkeme tarafından kabul edilmiş iddianamesinde adı geçenleri halkın bilmesinde ne sakınca vardır?
Sazan akıllı olmayalım:
İki yıl önce, paralel örgüte ait bir gazetenin en yetkili kişisinin, PKK’nın kalesi sayılan Diyarbakır Belediyesine arka kapıdan girip saatlerce toplantı yaptığını hatırlatmak isterim…
Paralelcilerin, imanlı inançlı insanların nafakasından kesip vermek zorunda kaldıkları “Himmet” paralarından 1 kuruşunun dahi PKK için harcanması PKK ile eşdeğer olmaktır, bunu yapanlarda araç olanlarda, koruyan kollayanlarda, hem iblistir, hem vatan hainidir..
Devlet elden gitmek üzere, Humeyni gibi biri gelmek üzereydi…
“!7 Aralıktan sonra, paralele destek vermeyi bıraktı, devletin yanında oldu..” palavrasını atanlar gözaltına alınmıyor. Humeyni gibi Türkiye’ye dönmeyi planlayan adamın örgütüyle İlişkileri devam edenleri devlet tespit ediyor ve onları yargılıyor.
Neymiş, gözaltına alınanlar büyük işadamı imiş…
Kayseri’de 15 bin kişiye ekmek veren iki patron tutuklandı. 12 bin kişiyi istihdam eden İpek gurubu patronun kardeşi daha dün tutuklandı. Gözaltına alınırken bile resimleri çarşaf çarşaf yayınlandı. Ki, bunlar eski lions’cu da, değillerdi..
Afyon’da gözaltına alınıp, yargıya sevk edilenler için “bunlar suçlu veya suçsuz” demedik..
Gözaltına alınmayan kimseyi, “gözaltına alındı”diye yazmadık..
Aklansınlar, aklandılar diye aynen yazarız..
Gocunulan ne, batan ne?
Başkan denilen adam, bir gazetede arada bir köşe yazıyor.
Mermer sektörünün işleriyle ilgileniyor, fuar ayarlıyor, dergi basıyor ve bol bol reklam alıyor ..  Yani gazetecilik dışında çok şey yapıyor..
Gazeteci, gazetecilikten başka bir şey yapmamalı.. Sadece mesleği ile iştigal etmeyen biri eline kalem almamalı. Hele gazetecilerin başkanı hiç olmamalı..
Zira, asgari ücretle geçinen gazetecilerin sıkıntısından, derdinden anlamaz…
Öte yandan bu ne perhiz bu ne turşu hesabı; bu adamın dünya vergi borcu var, lüks jeepe biniyor…
Diğer taraftan: paralel yapı karşısında yayın yapanların para karşılığı yayın yaptığını söyleyenlere şunu söyleyeceğim: iddianızı ispat etmezseniz müfterisiniz, şerefsizsiniz, adisiniz, or… çocuğusunuz, dünyanın en aşağılık mahlukusunuz, vatan hainisiniz.. 
Sizi gidi üç paralık adamlar, sizi…
Ne diyor hadiste:
‘Haksızlık karşısında susanlar, dilsiz şeytandır, vebal altındadır’
Doğru değil mi, devşirme Hacım?