Demirkırkan: Türkiye'de her çocuk rızkıyla değil borcuyla doğuyor

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, haftalık basın toplantısında ülke gündemini değerlendirdi. Demirkırkan, ekonominin iyi gitmediğini belirterek kişi başına düşen kamu borcunun 8 bin 717 liraya yükseldiğini vurguladı. 

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, CHP İl Başkanlığı'nda haftalık basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki konuları değerlendirdi. Ekonomiden teröre birçok konudaki sorunları kamuoyuyla paylaşan Demirkırkan'ın açıklamaları şöyle:
10 Aralık 2016 tarihinde İstanbul’da yaşanan terör saldırısında şehit olan polislerimize ve sivil yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde insanlığa karşı apaçık suç işleyen bu saldırının faillerini, azmettiricilerini ve arkasındaki güçleri lanetliyoruz. Bilinmelidir ki, milletimize karşı alçakça saldırılarla dolu tarihine yeni bir katliam ekleyen PKK terör örgütü işlediği bu suçlarla amacına asla ulaşamayacaktır. Ayrıca Mecliste grubu bulunan partilerin bu hain saldırıyı kınama mesajına imza atmayan HDP’yi de kınıyorum.
Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de kamu düzeninin sağlanması, huzur ve güven ortamının kurulması, terörle mücadele edilmesi Hükümetlerin görevidir. 
Üzülerek ifade edelim ki, yaşanan yönetim zafiyeti nedeniyle 1 yılda 17 büyük bombalı saldırıda 360’ın üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bin 800’den fazla vatandaşımız yaralanmıştır. 
Hükümet makamları yalnız kınama mesajı yayınlayarak değil, bu olaylar yaşanmasın diye önlem alınacak yerlerdir. Bu açıdan gereken özeleştiri açıkça yapılmalı, terör örgütlerine alan bırakan yönetim zafiyeti son bulmalıdır. İktidar, ülkemizin akılcı, bilimsel, sürdürülebilir ve milli bir terörle mücadele politikasına ihtiyacı olduğunu vakit geçirmeksizin kabul etmelidir. 
Bu bağlamda, terörle mücadeleyi zaafa düşüren, güvenlik güçlerimizin etkin mücadelesini engelleyen uygulamalardan vazgeçilmeli, huzur ve güven ortamını zedeleyen, toplumsal barışımıza zarar veren anti demokratik uygulamalar bir an önce son bulmalıdır.
Ülkemizde Başkanlık sisteminin Meclis gündemine taşındığı bu günlerde, İtalyan halkı, demokratik hakları ve parlamenter sistemi kısıtlayacak, Senato'nun yapısının değiştirilmesi ve yetkilerinin azaltılması ile  “tek adam-tek parti” modeline gidişin önünü açacak Anayasa Değişikliği Referandumu’nda “Hayır” diyerek , yasaya karşı çıktı. Referandumda yüzde 41 “Evet” oyuna karşılık, yüzde 59’luk “Hayır” oyu çıktı. Mussolini tecrübesi yaşayan İtalyan halkı  “tek adam-tek parti” modeline hayır dedi.
2015 yılında 9257 dolar olan ve 2016 yılı için 7800 dolar civarında tahmin edilen kişi başı milli gelir, hesaplama yönetiminin değiştirilmesi ile bir anda 11014 dolara yükseldi. TÜİK milli gelir hesaplama modelini değiştirdi. Bugün açıklanan yeni verilerle bir anda 1757 dolar daha zengin olduk. Bu hesaba göre Doları 3,5 lira alırsak herbirimizin yılık geliri 38.550 TL, 4 kişilik ailenin yıllık geliri ise 154.200 TL olmuş. Ya da tersten söylersek her birimizin aylık geliri 3212.5 TL olmuş. Yerseniz. Ne mutlu ki sofrasına iki günde bir et balık veya tavuk yemeği koyamayan 27.340.000 vatandaşımız artık proteinle beslenebilecek.
Çağ atladığı iddia edilen Türkiye’de İmalat sanayi ihracatı içerisinde yüksek teknolojili ürünlerin payı 2,6 puan düşerek 2015’te yüzde 2,2’ye gerilemiştir. Aynı oran Güney Kore’de yüzde 26,9 iken, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi benzer ülkelerde yüzde 14 civarındadır.
Eğitimle Ekonominin, OHAL’le Ekonominin ne ilişkisi var diyenler: PISA 2015 sınav sonuçlarına göre Türkiye hem matematikte, hem fen bilimlerinde, hem de okuma becerilerinde 35 OECD ülkesi arasında Meksika’dan sonra en düşük puana sahip ikinci ülke konumundadır. Ne ilginç rastlantıdır ki  Meksika ve Türkiye son dönemde parası en çok değer kaybeden iki ülke durumunda. İşte size eğitimle ekonominin bağlantısı. Türk Lirası 3 Ekim’den bu yana 150 ülke arasında en çok değer kaybeden 4. Para birimi oldu. Yapısal sorunların derinleştiriliyor olması ve reformsuzluk Türk Lirası’nı en az 2 yıldır zaten en çok değer kaybeden 12 ülke arasına taşımıştı, bunun üzerine OHAL ile, KHK’lar ile, rejim ve Başkanlık sitemi tartışmaları ile eklenen siyasi riskler Türk Lirası’nı en çok değer kaybeden 4 ülke arasına taşımıştır.
Ülkemiz bir yandan darbe girişimine maruz kaldı. Bir yandan Irak ve Suriye  de savaşıyoruz. Bir yandan PKK ve diğer terör örgütleri ile savaşımız var. Bir yandan Ekonomik krizle boğuşuyoruz. Öte yandan Avrupa ve Amerika ile ilişkilerimiz berbat. Ülkede halen OHAL şartları hüküm sürüyor. Bütün bu karmaşanın arasında Başkanlık sistemi diye diretmenin alemi ne. Bırakın bunları ülkenin çok daha acil ihtiyaçaları var.
İlimizde ekonomik durum nasıl. Hepimiz biliyoruz içler acısı. Ekonomik krizin vatandaş üzerine etkisi henüz daha ortaya çıkmamışken bile Kurtuluş caddesinde, Ambaryolu’nda kiralık dükkan dolu. İlimizde faaliyet gösteren 3 banka, İş Bankası, Akbank ve Yapı Kredi Bankası birer şubelerini kapatma ve dolayısıyla personel eksiltme yoluna gittikleri yolunda bilgiler geliyor. 
AKP İktidarı bu ülkeye ne kattı:
Çocuklara cinsel istismar  % 434 arttı
Uyuşturucu Bağımlılığı % 678 arttı
Boşanmalar % 37 arttı
Fuhuş % 790 artı
Adam Öldürme % 261, Cinsel taciz %449 arttı
Tarımı bitiren, ithal ürünlerle çiftçiye rekabet şansı yaratmayan AKP politikaları ile Çiftçinin banka borcu 2002’de 5.1 milyar TL den 2015 te  61.1 milyar TL’ye çıkarak 10 kar arttı. 
Tüketicinin banka borcu 2002’de 6.6 milyar TL’den, 2015’de 381. 2 milyar TL çıktı.
Aile gelirinin borca oranı 2002’de  %4,7 den, 2006’da %55.2 ye çıktı. Her aile, evine giren paranın yarısından fazlasına borcunu ödemek için kullanıyor. Ayın ilk günü parasız kalan  milyonlarca insan bu ülkede yaşıyor
Kişi başına kamu borcu 2002’de  3677 TL den 2015’de 8717 TL ye çıktı. Artık çocuklarımız rızkıyla değil borcuyla birlikte doğuyor.
Editör: Haber Merkezi