Demirel: “Kobani’den yapılan hata El-Bab’ta tekrarlanmasın”

Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Raşit Demirel gündemi değerlendirdi
Türkiye’nin Kobani olayları esnasında büyük hata yaptığını ve bu yerleşim alanına teröristlerin konuşlandığına dikkat çeken Demirel aynı hataların El-Bab’ta olmaması için devletin dikkatli olmasını istedi
 
Milliyetçi Hareket Partisi’nin haftalık basın toplantısı parti binasında gerçekleştirildi. MHP İl Başkanı Raşit Demirel ve İl Başkan Yardımcısı Mehmet Kocacan gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ÇOBAN’A GEÇMİŞ OLSUN
Geçtiğimiz gün kalp krizi geçiren Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’a geçmiş olsun dileklerini ileten Demirel, “Geçtiğimiz gün Afyonkarahisar Belediye başkanımız sayın Burhanettin Çoban beyin rahatsızlık geçirdiğini duymuş bulunmaktayız. Milliyetçi Hareket Partisi Afyon İl teşkilatı olarak sayın belediye başkanımız Burhanettin Çoban beyefendiye sizlerin aracılığıyla geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, Cenab*ı Allah’tan sağlık sorunu yaşayan tüm hastalarımızla birlikte sayın başkanımıza da şafi adıyla mukabele etmesini, tüm hastalarımızın tez zamanda sağlıklarına kavuşması için şifalar vermesini niyaz ederiz” dedi.
MEHMET AKİF UNUTULAMAZ
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ebediyete intikalyinin 80. Yılında olduğumuza dikkat çeken Demirel, “27 Aralık.2016 Salı günü Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un aramızdan ayrılışının 80.ci yılını idrak etmiş bulunmaktayız. İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy 27.Aralık.1936 tarihinde vefat etmiştir. Mehmet Akif, ölümünden sonra bile yeri doldurulamamış edebiyatçılarımızdan birisidir. İstiklal marşımızın yazıldığı tarihte Anadolu’nun birçok şehri işgal altındaydı. Çok büyük bir devleti 4 yıl gibi kısa bir sürede kaybeden Türk milletinin bağımsızlığı tehlikedeydi. Halk perişan, yoksulluk had safhadaydı. Gençlerimiz cephelerde şehit oluyor, çok fazla şehit veriyorduk. En kötüsü de Türklerin bağımsızlığı tehlikedeydi. Askerlerin ve halkın morali bozuk ülke olarak kötü günler geçiriyorduk. Halkın ve askerlerin morale ihtiyacı vardı ve ülkenin milli marşı yoktu. Bu sırada şiir yarışması düzenlendi. Bu yarışmaya birçok şair iştirak etti. Ancak bu şairlerin yazdıkları şiirler yeterli bulunmadı. Mehmet Akif Ersoy kazanana para ödülü verileceği için bu yarışmaya katılmamıştı. Türk milletinin vatanseverliğini para için anlatmak ona ters geliyordu. O zaman ki Maarif vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine yarışmaya katıldı. Yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştı ancak içinden en çok beğenilen ve milli marşımız olmasına karar verilen şiir Mehmet Akif Ersoy’un şiiri olmuştur. İstiklal marşı, her okuduğumuzda tüylerimizi diken diken eden çok etkilendiğimiz bir şiirdir. Bu şiirin içinde birçok anlam yüklüdür. Ne şartlarda savaştığımız, Türklerin bağımsızlık isteği, Türklerin kazanma isteği gibi bizi anlatan birçok duyguyu barındırmaktadır. İşte bu yüzden bu şiir bizim milli marşımız olmuştur. Mehmet Akif, istiklal marşını Türk milletine ve kahraman askerlerimize armağan etmiştir. Milli marşımız bizim için bir bayrak kadar önemlidir. İste bu yüzden her pazartesi günü sabahları okullarımızda milli marşımızı söylüyoruz. Her Türk vatandaşının yapması gereken, milli değerlerimize sahip çıkarak bu değerlerimizi korumak olmalıdır. Bu vesileyle Milli şairimize Allahtan rahmet ve mağfiret diliyorum. Mekanı cennet olsun” dedi.
TERÖR YOK EDİLMELİ
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet teşkilatımızın terörle mücadele konusunda gösterdiği kararlılığın sürmesini isteyen Demirel, “Türkiye'nin başının belası olan terör örgütlerinden PKK-PYD ve IŞİD Kuzey Irak ve Suriye'de mevzilenmiş durumdalar. Dolayısı ile buraları kurutmadan huzura kavuşmasız mümkün değil. Bu acı gerçek yeni ortaya çıkmış olmamakla birlikte, PKK terörü uzun süredir mevcudiyetini sürdürmektedir. AKP öncesindeki hükümetler, bu katil terör örgütleriyle yapılan mücadeleyi sadece sınırlarımızın içinde değil, girdikleri ve hayat sürdükleri her alanda bulup imha etmekte son derece kararlı bir şekilde yürütmüşlerdir. Kandil dahil, bulundukları her yere, hem de ağır kış şartlarına rağmen defalarca sınır ötesi operasyonlar düzenlenmiştir. PKK terör örgütü sonunda pes etme ve dağılma noktasına geldiği için terör sıfır noktasına getirilmiş ve hükümet olma yetkisi AKP'ye teslim edilmişti.  Sonrası malum. AKP hükümetleri, bu kararlılığı sürdürmek yerine, yıllarca sınırımızın bir metre dışına dahi çıkmadılar. Bu da yetmezmiş gibi, bu katil sürüsüyle masa başında müzakereye oturdular. Şehirleri bu kalleşlere bırakıp güvenlik güçlerimizi geri çektiler. Sınırlarımızı yolgeçen hanına dönmesine fırsat verdiler. PKK'lı kahpelerin kat ettiği mesafe ve sahip oldukları imkanlar, diğer terör örgütlerine de referans olmuştur. Buna BOP'lu yollarda herkesten önce koşarak Suriye'nin büyük bir bataklığa dönüşmesi için bütün imkanların seferber edilmesi eklenince, bugün yaşadıklarımızın önü de böylece açılmış oldu. İşte PYD böyle bir ortamda büyüdü ve serpildi” dedi.
EL-BAB KOBANİYE DÖNMESİN
Türkiye’nin KObani olayları sırasında yanlış davrandığını ifade eden Demirel, “Kobani, sarı öküzü verdiğimiz yer oldu. Sarı öküzü teslim eden zamanın başbakanı, ortaya çıkıp Kobani'dekilere selam göndererek övgüler yağdırmaktan bile geri kalmadı. Suriye'deki bataklığı oluşturanlar, BOP'un (b) planı olarak IŞİD denilen yeni ve büyük bir belayı ürettiler. Önceleri bu belanın bize bulaşmayacağını zannettik. Sonra üretimi yapanlar geri çekildiler, bizi bu kanlı belayla baş başa bıraktılar.  Bu tespiti yapmadan, olup biteni anlayabilmemiz mümkün değildir. İçimiz yanarak bir defa daha belirtelim ki, ülke göz göre göre, bağıra bağıra bu noktaya getirilmiştir. Önce Allah, sonra Türk milleti şahittir ki, biz bu olacakları hep söyledik. Birileri "analar ağlamayacak, çözüm olacak, kazanan biz olacağız" diye televizyon kanallarını parselleyip bu milleti kandırırken, biz ısrarla ülkenin Sevr şartlarına sürüklendiğini, bu milletin bir kurtuluş savaşı daha yapmak zorunda bırakılacağını haykırdık ama sesimizi maalesef duyuramadık. Hiç kimse, "bölgenin şartları değişti, Suriye bölündü, Irak parçalandı, terör örgütleri için alan açıldı" gibi bahanelerle bugünkü hazin durumu izah etmeye çalışarak, aklımızla dalga geçmesin. Bunu söyleyenlere, "BOP'u hiç mi duymadınız? Aralarında Türkiye'nin de olduğu 22 ülkenin sınırını değiştireceğini bütün dünyaya ilan edenlere hiç mi rastlamadınız? Bunları söyleyenlerin gereğini da yapacaklarını hiç mi aklınıza getirmediniz?” Gibi soruları yönetmek mümkündür” dedi.
MÜSLÜMAN MÜSLÜMANI ÖLDÜRÜYOR
Batı dünyasının Müslüman coğrafya üzerinde kirli emelleri olduğuna dikkat çeken Demirel, “Ne yazık ki, bugün gereğini yerine getiriyorlar ve Müslümanı Müslümana kırdırarak sınırları değiştiriyorlar. Geldiğimiz noktayı ise ülkenin başbakanı ve Cumhurbaşkanı açık ve net şekilde anlatıyor. Bir beka sorunu yaşadığımızı, Sevr'in yeniden dayatıldığını ve yeni bir istiklal harbi verdiğimizi söylüyorlar. Türkiye'yi 14 yıl tek başına yönetip, sonra da çıkıp bunları söylemek, başarısızlığın, yetersizliğin ve siyasi iflasın ilanı değilse nedir?   Elbette MHP olarak, "ne yapalım olan oldu" deyip kenara çekilerek her şeyi kabullenecek değiliz. Ülkeyi yönetenler de yaptıkları yanlışı çok geç ve ağır bedelleriyle de olsa fark etmişlerdir. AKP'nin "teröristleri bulundukları yerde bulup imha edeceğiz" övünmeleri, yeni bir durum değildir. Bu zaten böyleydi ve böyle yapılıyordu, yanlış olan AKP'nin bunu unutması ve uygulamamasıydı. Neyse ki, sonunda doğruyu buldular. MHP olarak Bu durumda "hayır siz eski bildiğinizde devam edin. Yanlışınızı düzeltmeyin, ülkeyi felakete sürüklemeye kaldığınız yerden devam edin" diyecek halimiz yoktu. Eğer yapılan doğruysa onaylayacağız. Bu da yetmez, destek verecek ve arkasında duracağız. Bir ölüm-kalım savaşının içindeyiz. Burada kaybeden AKP olmayacaktır, ülke ve millet olarak biz kaybedeceğiz. Ne yazık ki, yılların yanlışlarının, teslimiyetlerinin, bedelini 80 milyon hep birlikte ödüyoruz. PKK kahpe tuzaklarını kurarken, kimsenin kimliğine, siyasi görüşüne, verdiği oya filan bakmadan katlediyor. IŞİD sınır illerimize yağdırdığı bombaların üzerine adres filanda yazmıyor. 15 Temmuz'daki hedef AKP değil, Türk devleti idi. Eğer başarılı olunsaydı bedeli hepimiz ödeyecektik. Haliyle vatanımıza sahip çıkma duygusu her şeyin önüne geçmiş bulunmaktadır. Önce içine sürüklendiğimiz Sevr şartlarından kurtulalım, yeniden vermek zorunda kaldığımız İstiklal Harbi'ni zafere dönüştürelim, sonra yine kendi aramızda siyasi meselelerimize devam ederiz.  Bu acı gerçek aynı zamanda MHP'nin ne yaptığının da izahıdır. MHP'nin AKP'ye koltuk değneği olduğunu söyleyen zavallıların anlayamadığı nokta burasıdır. MHP kimseye destek olmuyor, ülkesine, milletine, devletine, bayrağına, imanına sahip çıkıyor. Sevr şartlarını düzeltmeye, İstiklal Harbinde ön safta yer almaya uğraşıyor. CHP, güdük zihniyetinin gereği olarak AKP'nin yine terör örgütleriyle müzakere etmesini isteyebilir. Bozuk sicilini devam ettirebilir. AKP'nin gitmesi uğruna vatanın batmasına razı olabilir, Bu davranışını MHP'den beklemesi bir zavallılığın ötesinde, sapkınlıktır. Bu söylediklerimiz aynı zamanda MHP'nin bu büyük fedakarlığını saptırmaya çalışan ve utanmazlığın, kepazeliğin zirvelerinde dolaşan Aktroller için de geçerlidir. Bu sapıklara MHP ve onun lideri sayın Bahçeli’ye bir şey söylemeden önce aynaya bakmalarını ve ülkenin bugünkü hazin durumunda ne kadar pay sahibi olduklarını vicdanlarına sormalarını tavsiye ederim. Eğer vicdanları, akıl ve izanları varsa bunun cevabını kendi içlerinde versinler” dedi.
RİZE BELEDİYE BAŞKANINI KINIYORUZ
Rize Belediye Başkanı’nın kent meydanında bulunan Atatürk Heykelini kaldırmasının utanç verici olduğunu kaydeden Demirel, “Türkiye, sınır ötesinde, sınırda ve ülkenin birçok yerinde terörle mücadeleye odaklanmışken, Atatürk ruhuna en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, Rize Cumhuriyet meydanından Atatürk heykelinin kaldırılması gündeme bomba gibi düşmüştür. Rize Belediyesi tarafından 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında yapılacak yenileme bahane gösterilerek Mustafa Kemal Atatürk'ün heykeli Rize'deki meydandan sökülerek valilik önündeki tören alanına taşınmıştır. Tepki gösterilmese belki de oraya da konulmayacaktı! Atatürk'ün fikirlerine, düşüncelerine, miraslarına karşı nasıl bir düşmanlık körüklendiği ortadadır. Ama Atatürk'ün emanetlerine sahip çıkan milyonlarca insanımızın varlığı da bunlar karşısında milli bir güç olarak durmaktadır” dedi.
ATATÜRK HEYKELİNE PUT DİYENLER
BAYRAĞIMIZA DA BEZ PARÇASI DERLER
Türkiye’nin milli ve dini değerlerine herkesin sahip çıkması gerektiğini söyleyen Demirel, “Atatürk düşmanlığının nasıl ve nerelere ulaştığını Rize Cumhuriyet meydanından Atatürk heykelinin kaldırılması sonrasında bir defa daha görürken, bazılarının da adeta bayram yaptıklarına şahit olduk. Atatürk düşmanlığıyla tanınan sözde tarihçi, FETÖ'ye geçmişte birçok hizmeti olmuş Yeni Şafak gazetesi yazarı Mustafa Armağan, Rize'de kaldırılan Atatürk heykeliyle ilgili attığı twitter’de "Uçan heykel 15 Temmuz'dan sonra halkın istediğinin olacağı Türkiye'ye direnmenin manası yok. İsterseniz referandum yapalım 'Rize'de Atatürk'" diyerek  referandum içerikli çağrıda bulunması buna örnektir. Bu ülkeye kimin armağanı (!) olduğu belli olmayan Mustafa Armağan ayrıca "Bize bu şan yeter" diyecek kadar çukurlaşmıştır. Daha sonra korkudan twitter’lerini silse de bu mesajları, arşivlerde yerini almıştır. Sosyal medyada "Put'tan kurtulduk" naraları atan alçaklar geçidi de unutulacak gibi değildir. Tüm bu tür Atatürk düşmanlarını Rize Belediyesi'nin çapsızlığı harekete geçirmiştir” dedi.
YAPILAN UYGULAMA ÇAPSIZLIKTIR
Heykelin kaldırılmasını çapsızlık olarak değerlendiren Demirel, “Öyle bir çapsızlık ki, Cumhuriyet meydanında bir projen varsa bunu önceden kamuoyuna duyurursun. Atatürk'ün heykeli eskidi ise "daha güzelini yeni proje çerçevesinde tekrar koyacağız" diye bir duyuru yaparsın. Bunu yaptığın vakit, kimse çıkıp da sizleri Atatürk düşmanlığıyla suçlamaz. Ama Atatürk'ün heykeline, Irak'ta Saddam'ın heykellerine yapılan muameleyi yaparsan, tüm Atatürk düşmanlarını mutluluktan hava uçurursan, işçin heykelin söküldüğü yere çıkıp "İşte yeni Atanız" diye poz verirse, 15 temmuz sonrası yeni kapıda yakalamış olduğumuz birlik ve beraberlik ruhunu rüyalarınızda bile göremezsiniz. O heykeller taş yığını, demir yığını değil, ülkeyi kuran ve kurtaranın bağımsızlığı hep akılda, fikirde, yüreklerde sıcak tutan bir liderin duruşudur. Bugün heykele "put" diyenlere yol verirsen, yarın Türk bayrağına "bez parçası" diyenlere de referans olursunuz. Hatırlayınız. "Türk bayrağının adını değiştirelim" diyenlerde bu süreçte ortaya çıkmıştı. İnanıyoruz ki, bölücülüğe, hainliğe geçit vermeyen Rize halkı, hemşehrisi Mustafa Kemal Atatürk'ün her şeyine sahip çıkacak kadar fazilet sahibidir. Ve inanıyoruz ki, yanlış varsa yanlışın, art niyet varsa art niyetin, proje varsa projenin takipçisi Rize’liler olacaktır. Yine bu Rize'liler, Mustafa Kemal Atatürk'ün arkasından ürüyen alçaklara da asla fırsat vermeyeceklerdir” dedi.
 
Editör: Haber Merkezi