DEMİREL; ‘DOĞRU GİDEN NE VAR?’

Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Raşit Demirel, basına yaptığı yazılı açıklama ile hükümeti eleştirerek “Allah aşkına herkes elini vicdanına koysun. Doğru giden ve var? Huzurlumuyuz?” diye sordu.
Demirel açıklamasında şunlara yer verdi; “15 Temmuz gibi bir belayı hep birlikte yaşadık. Yenikapı ruhuyla ümitlendik. MHP olarak belayı ortadan kaldırsın diye iktidara destek verdik. Aradan 70 gün geçti. Allah aşkına, herkes elini vicdanına koysun ve cevap versin. İyiye giden, vatandaşımıza huzur ve rahatlık getiren bir şey var mı? Her şey daha kötüye gidiyor.” Dedi. Demirel; “Darbe girişiminin kilit ismi olduğu anlaşılan Adil Öksüz'le ilgili ortalığa saçılanların, akılla, izanla, ciddiyetle izahını yapabilecek biri var mı? Bu teröristler "Yurtta Sulh Konseyi" diye ortaya çıkıp milletin kafasına bomba yağdırdılar. Bu konseyin kimlerden oluştuğu, nereden talimat aldığı dahi ortaya çıkarılamadı. Devlete yerleşen belli, kilit noktalara çöreklenenler ortada ve bunlar biliniyor, toplanıyor, ama bunları oralara kimlerin getirdiği, yetki verdiği, arkasında durduğuyla ilgili en ufak bir gelişme yok. O darbecileri kim Generalliğe yükseltti? Atamasını kim yaptı? Sabık İçişleri Bakanı 81 ilin 74'ünde FETÖ'cü Vali olduğunu açıkladı, bunları kim atadı? Bu kadar açık ve zerre kadar aklı olan herkesin beynini kurcalayan bu sorular cevap ararken, iktidarın sözcüleri ve yanaşmalarının ekranlara çıkıp, AKP'nin tertemiz olduğunu açıklamaları ve muhalefeti suçlamaları hangi vicdana sığıyor? Bu açıklamalar doğrudan doğruya FETÖ'yle mücadeleyi sulandırmak ve hatta üzerini örtmek değil de nedir?  Sayın başbakan, "Nereye kadar giderse gitsin, gereği yapılacaktır" diyor. Ama her ne hikmetse her türlü yetki ve imkana sahip olmasına rağmen, hiçbir yere gitmiyor ve yerinde sayıyor. Hiç kimse, bu noktada muhalefetin bir yanlışı olduğunu söylemesin. Özellikle MHP, eşi-benzeri görülmemiş bir fedakarlıkta bulundu. Terörle mücadele başta olmak üzere, ülkenin düze çıkarılması için ne gerekiyorsa yaptı ve bu yolda her türlü desteği verdi. Bu desteğin doğru kullanıldığı yönünde, ciddi endişelerimiz oluşmaya başladı. MHP desteğini, AKP yöneticileri ekranlara çıkıp kendilerini aklasın diye vermedi. Hatırlayın. MHP'nin itmesiyle PKK uzantısı bazı siyasilerin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Aradan aylar geçti ve hala yargı önüne dahi çıkarılmadılar. Türkiye, tarihinin en büyük belasını yaşadı, bunu bile dünyaya doğru dürüst anlatıp, tam destek alamadık. Bu durumu, bizim dışımızdaki ülkelerin vurdumduymazlığı olarak izah edemeyiz. Bugüne kadar AKP'nin yalpalamalarının, tutarsızlıklarının, kararsızlıklarının, dengesizliklerinin tezahürüdür. Dışarıdan bakanlar "yalancı çoban" misali, ne zaman doğru, ne zaman eğri söylendiğini bilemiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız ABD'de çeşitli temaslar yaptı, Biden'le görüştü. FETÖ elebaşının iadesinden, terör örgütü PYD'ye yapılan ve yapılacağı ilan edilen silah yardımından duyduğu rahatsızlığa kadar birçok şeyi dile getirdi ve talepte bulundu. BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada yetersizlikleri dile getirdi. Bunların hepsi güzel. Peki, sonuç ne oldu? Beslemelerin manşetlerine çektiği gibi, dünyaya ayar verip, herkesi hizaya mı getirdik? Biden'e ders verip, yanlışların düzeltilmesini mi sağladık? Ne yazık ki, değişen hiçbir şey olmadı. Adamlar dalga geçer gibi, bütün itirazlarımızı, bütün tezlerimizi, bütün beklentilerimizi boşa çıkaran adımlar attı. Keşke yanaşmaların iddia ettiği gibi olsaydı. Keşke Biden'e ders vermiş ve yaptıkları yanlışları, ihanetleri geri almasını sağlamış olsaydık. Bundan en çok biz memnun olur ve teşekkür ederdik. Ama ne yazık ki, gerçekler farklı ve her şey aleyhimize gelişiyor.”
 
Editör: Haber Merkezi