AKÜ’YÜ DERİNDEN SARSACAK İDDİA!..

Fetullahçı terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, örgüt mensuplarına karşı başlatılan soruşturma kapsamında, üniversitede halen görevli bir akademisyen, Afyon Kocatepe Üniversitesi üst yönetimi hakkında sarsıcı iddialarda bulundu: “Üniversitedeki FETÖ’cüleri araştıran akademisyen ekip iyi araştırılmalı!”
AKÜ’nün içyüzünü, gerçekleri bizim bilmemiz ve gündeme getirmemiz imkanı olmadığından, gelen iddiaları mümkün olduğunca iyi araştırıp kamuoyunun bilgisine hiçbir ilave yapmadan aktarıyoruz.
İşte sarsıcı iddialardan önemli bir bölüm:
“….Bu kısmı Doç.Dr.Mustafa Sandıkçı'ya ayırmak istiyorum. Sandıklı’nın eski müdür yardımcısı. Dil puanının şaibeli olduğu söyleniyor. Gerçi aynı iddia Yusuf Karaca ve bazı arkadaşları için de deniliyor. Gerçeklerin ortaya çıkması için keşke hepsini aynı anda dil sınavına soksalar..
Mustafa Sandıkçı hoca bilindiği üzere sosyal tesislerin ve üniversite uygulama kreşinin müdürü. Muhtemelen turizm fakültesi dekan yardımcısı olduğu için yaptık diyeceklerdir, hani onların uygulama alanı diye!.. Ancak muhtemelen biliyorsunuzdur ama uygulama kreşinde (renkli ev kreşi) eğitim fakültesi okul öncesi öğretmenliğinin hiçbir uygulaması bulunmamaktadır. Ne öğrenciler nede hocalar oranın kapısından bile geçmez. Yeni dekan yardımcısı Bülent hoca dışında. O da zaten okul öncesi bölümü hocası değil. Zaten kreşte öğretmen olan eşini almaya gidiyor o da. Enteresandır ki bölüm hocaları öğrencilerin Afyon’da staj yapmasına izin vermedikleri tek kreş te bizzat üniversitenin kendi uygulama kreşidir. Sebep nedendir bilinmez.. Ama yönetimde ve personel alımında belirli bir gruplaşmanın varlığı hemen dikkat çekmektedir. Dost-ahbap-akraba ilişkileri..
Mustafa Sandıkçı hocayla ilgili bu kadar yazılıp çizilme olurken hala sosyal tesisler ve kreş müdürü ve aynı zamanda turizm fakültesi dekan yardımcısıdır. Kimler koruyor bu kişiyi?  Kişisel tahminim bu kişileri kendi adamı yapan, ekibinin bir parçası yapanlardır. Çünkü başta rektörlük seçimi olmak üzere bir güç savaşı yaşandığı için herkes kendi adamına kadro alma ve bunları yönetici yapma peşinde. Çünkü ekibi genişledikçe ve yönetimde yer buldukça bu hocalar (Yusuf hoca, Şuayip hoca, vb.) daha da çok güç elde ederek kendi güçlerini daha da çok arttıracaklardır. Muhtemelen sizin yazılarınız olmasaydı bir sonraki rektörde bu ekipten birisi olacaktı. Ki bence hala da onlardan birisi olacak.. Elbette bu benim öznel görüşüm ve düşüncem. Tesadüftür ki kendisine yardımcı olarak Mustafa hocayı atayan turizm fakültesi dekanı Şuayip Özdemir aynı zamanda eğitim, fen-edebiyat, turizm, İİBF fakülteleri ve tüm yüksekokulların FETÖ soruşturmasını yapan komisyonun da başkanıdır. “Çok ince ve adaletli incelemeler yapıyoruz” diyen ve bugün hükümete yakın birçok STK'nın da çalışmalarında aktif rolü olan bu insanın gözü nedense hiç "atadığı ve halen de koruduğu" yardımcısına gitmemiş. Gitmiyor... Ve sanırım da gitmeyecek...
Yusuf Karaca, Şuayip Özdemir, gibi bazı isimler aynı tornada perdahlanan yani aralarından su sızmayan ve birbirini kollayan özel bir oluşumdur. Hem birbirlerini ve hem de birbirlerinin alt ekiplerini iyi kollarlar. En azından bizim gördüğümüz bu. Aksini iddia eden önce yazdıklarımızı araştırır sonra bunlara verebiliyorsa cevap verir. Ama sizin de bahsettiğiniz gibi Yusuf hoca ve Taytak hocanınkiler gibi saçma sapan olmasın bi zahmet.
Bundan önce yazılanlar şahıslarla ilgiliydi. ve şahıslar çok daha fazla arttırılabilir. Ancak şimdilik bu kadarı kafidir diye düşünüyorum. En önemli konu ise FETÖ’yle mücadele konusunda yapılan büyük ihanetlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız FETÖ ile mücadele konusunda başbakan ve diğer ilgililerle yaptığı görüşmeler sonrasında her kuruma mücadelenin nasıl yapılacağı konusunda adeta bir rehber, bir harita ortaya koymuştur. Tüm personelin memur, işçi, taşeron vs. hepsinin bu rehber/talimat içinde tek tek incelenmesini emretmiştir. Bank Asya da para bulundurmak, çocuklarını FETÖ okullarında okutmak, FETÖ sendikalarına üye olmak, FETÖ ye ait STK’arda görev yapmak yada maddi/fiili destek vermek, sosyal medya hesaplarında onları övücü/savunucu bildirim veya paylaşımda bulunmak, onların periyodik toplantılarına katılma, gazete ve diğer yayın organlarına abone olma ya da başkalarının abone olması için faaliyette bulunma, FETÖ ile irtibatlı öğrenci, ev, okul, STK ve benzeri kişi ya da kurumlara maddi destek sunma, fetö lehine kamu kaynaklarını kullanma, vd.. maddeler için tüm personelin tek tek incelenmesi kesin olarak istenmesine rağmen
Üniversite yönetimi bu konuda sadece ana sayfasında bir form oluşturarak ad-soyad, kimlik ve özellikle eş bilgileri (adı soyadı, mesleği, çalıştığı kurum,) gibi bilgilerin tüm personelce doldurulmasıyla yetinmiştir. Bu formun oluşturulma amacı da eşi ihraç edilen ya da açığa alınan personelin tespit edilmesidir. Ancak yukarıdaki soruların cevaplanmasına yönelik sorular özellikle bu formda kendisine yer bulamamıştır.. İstihbarattan gelen bazı isimler ve masa başında kendi oluşturdukları ve akabinde açığa aldıkları az sayıdaki kişiler dışında hiç kimse bu konuda araştırılmamıştır. Ya da araştırılmasına rağmen haklarında hiçbir işlem yapılmamıştır. Yapılmış olsa hala herkes tarafından bilinmelerine rağmen güle oynaya işlerinin başında olmazlardı. Rektör hocaya son seçimde 150 paralelci öğretim üyesi oy verdiği iddiası olduğuna göre açığa alınan ve ihraç edilen öğretim üyesi (oy hakkı olan) sayısı bunun yarısı bile değildir.
Bugün, Afyon merkezde bulunan Osmanbey ve Zafer Kolejinde 15 Temmuz sabahı çocuğu okuyan birçok idari ve akademik personel hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır. Her okulda velilerin iş, meslek ve iletişim bilgileri kayıt altına alınır. Özellikle de kolejler de. emniyet/savcılık bu okullardaki veli bilgilerini (mesleği, çalıştığı kurum, vs.) bildiğim kadarıyla tüm ilgili kurumlara gönderdi. Kaldı ki; üniversite istese bu listeleri çok rahat bir şekilde temin eder, muhtemelen de etmiştir. Yazılacak bir resmi yazıya bakar. Ancak açığa aldıkları kişiler dışında bu konuda hiçbir çalışma yapılmamıştır. Yani diğer kişilere neden çocuğunuz burada okuyordu sorusu hiç sorulmamıştır. Afyon ilçelerinde ya da diğer okullarda bulunan kolej, dersane, etüd merkezi, vakıf üniversitesi vs. olanlardan zaten bahsetmiyorum. Kaldı ki bir velinin çocuğunun bu okullarda okuması haliyle Bank Asya hesabının olmasını da gerektirir. Peki, bu hesaplar okul taksiti yatırmak dışında da kullanılmış mı? Tasarruf amaçlı gibi mesela... Ya da kredi çekmek.. eft ler yapmak..vs.. Bunlar araştırıldı mı? Cevap: koskocaman bir HAYIR.  Daha doğrusu ilgililer hakkında hiçbir şey yapılmadı... Yapılmıyor ve muhtemelen de yapılmayacak..
Meslek yüksekokulları imamı, polis imamları, ve diğer bazı kurumların imamı olduğu iddia edilen akademik personel muhtemelen birçok kişi tarafından bilinmesine rağmen (yönetimin bilmemesi zaten düşünülemez, zannımca) ilk etapta açığa bile alınmamışlardır. İstifa ettirilmiş ve belirli bir süre kendilerine dikkat yönelmemesi için korunmuştur. Bazısı ikinci dalgada bazıları ise çok daha sonralarında açığa alınmıştır. Bazılarının ise açığa bile alınamadığı herkesçe malum. Tutuklandıktan sonra haklarında işlem başlatılmıştır. Hastanede hasta muayene ederken polis tarafından gözaltına alınan hoca vakasını hatırlayacağınıza eminim..  15 Temmuz sonrası görevi değiştirilen bölüm/program başkanları, anabilim dalı  başkanları sadece medyaya yansıyanlarla sınırlı değildir. Yüksekokul ve fakültelerde az sayıda da olsa muadilleri vardır. Bu muadiller gerçekten FETÖ bağlantılı mıdır bilemem ama acaba yıllardır değişmemesine rağmen, bu insanlar burada kök salmasına rağmen durup dururken değişmesi, insanın merakını çekiyor..
FETÖ ile yapılan mücadele kutsaldır. Çünkü içerideki ve dışarıdaki vatan hainlerine yöneliktir. bu işin sulandırılması, değersizleştirilmesi de vatana ihanettir. Çünkü mücadelenin zorlaşmasına belki de sona ermesine neden olacaktır. Halkın, çalışanların gözünde bu itibarsızlaştırma ancak adaletsizlikle ve savsaklamayla söz konusu olabilir. Düşünün bir kere etrafınızda bir sürü FETÖ’cü var ve dalga geçer gibi saltanatlarına devam ediyorlar.
Diğer taraftan da sürekli haksız yere atılan ya da açığa alınan insan haberleriyle zamanınız geçiyor. FETÖ'yle mücadele etkin ve adaletli bir şekilde yapılıyor diyebilir misiniz? Hala ve bu mücadele şekline güven duyabilir misiniz?. Halk güven duyamazsa yöneticiler, devlet nasıl cesurca bu işin üzerine gidebilecekler?
Bir taraftan az da olsa hakkında tek bir bilgi, belge yokken aylardır haksız yere açıkta bekletilenler... Diğer taraftan FETÖ ilişkisi ayyuka çıktığı halde hala korunan ve hakkında tek bir işlem dahi yapılmayanlar.. Bırakın Afyon dışını ya da Afyon ilçelerini sadece Afyon’daki iki adet kolejin kayıtları bile incelense AKÜ-FETÖ yapılanması ve koruyucu ağlarıyla ilgili çok önemli bilgiler kendiliğinden ortaya çıkacaktır zaten. FETÖ soruşturması yapan resmi ve gayri resmi bazı hocaların bile FETÖ ya da fETÖ’cü olduğu bilinen hocalarla ciddi ticari ilişkileri bulunmaktadır. FETÖ’cülerle belediyeden ihale alıp tapu müdürlüğünün hemen yanına bina dikenine...”
 
 
Editör: Haber Merkezi